Çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmak

Saygıdeğer Ferruh bey merhaba,

şahsınızı ve şahsınızda tüm öbek mensuplarının vermiş olduğu mücadeleleri vede bilgilendirmeleriniz için  teşekkür ederim. Fen Bilimleri sahifesine diğerlerini ilave etmiş olsak, 1111 sahife toplanıyor.

Bu sayı yinede din derslerinin sahife sayısından düşük. Akıl tutulması işte buna deniyor. Ülkemizin ve insanlarımızın yaklaşık çeyrek asırdır maruz kaldığı ızdıraplar, ülkemizi yangın yerine çevirdi. Türkiye Cumhuriyeti cayır, cayır yanıyor. Körelmiş gözler ve kalpler farketmediği gibi koruması altında bulunduğumuz kamu görevlileri farketmemek için elinden geleni yapıyor. Buhal görev suçudur. Dünyamızda bulunan ülkelerde yaşayan insanların mutluluğu üzerine yapılan istatistiklerde altkatlarda ikamet ettiğimiz tespit ediliyor.

Müslümanların yüce kitabı Kur’anı- Kerim’in Mülk Suresi 10. Ayetinde Allah insanoğluna şu cümleleri tebliğ etmiş ve uyarmış!;

Ve derler ki; “Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık.”

Çok zor ve olumsuz şartlarda kurulan Türkiye Cumhuriyeti, bana göre; laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğu AYM kararıyla tescil edilen çevrelerce yıkıldı. Eğer bizler, güzel yurdumuzu büyük ve zorlu mücadelelerle kuran yüce Kahramanlarımızı biraz anlamış olsaydık, bugün çok farklı ve çok güçlü bir devletin mensubu olacaktık(1). Ayrıca bu tespit Mülk suresindeki “Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık.” düşüncesiyle örtüşmekte.

1924-1938 yılları arasındaki 15 yıllık dönemde  tahsil edilen vergilerin GSMH’ya oranı 6,34%. Vergi tahsilatları öncelikle Osmanlı’nın yıkılmasıyla bıraktığı borçların taksitlerinin  ödenmesi için kullanılmış, üste kalan para ile ülkenin imarı ve uçak üretimi dahil sayısız sanayi tesisleri kurulmuştu.

Sonra tuhaf bir slogan üretildi:

BABALAR GİBİ SATARIZ!

Denildi ve yüce Kurucuların sağladığı tesisler satıldı. Bunlar tükenince ülkemizin topraklarının, vatandaşlığının  satıldığını hep birlikte haberlerde öğreniyoruz. Altını siyanürle çıkaran yabancı şirketler altının %98’ini alıyor, geriye galan %2 karşılığında ise ülkemizi,  özellikle akarsuları zehirleyen siyanürü bize miras/bedava  bırakıyorlar. Son dönemin bütçeleri incelendiğinde GSMH’nın üçte biri vergi olarak tahsil ediliyor. Hatta usulen mümkün olmasa dahi vergiden, vergi tahsil ediliyor.

İslamiyetten bir başka öğreti:

Bir gün Sevgili Peygamberimiz (s.a.s),abdest almakta olan Sa’d b. Ebi Vakkas’ın yanına uğramıştı. Derken onun suyu fazla kullandığını görmüş olmalı ki: Bu ne israf? buyurdu. Sa’d, abdestte de israf olur mu ya ResulAllah? diye sorunca;

“Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), Evet, akan bir nehirden bile abdest alsan israf olur şeklinde karşılık verdi.”

Bu öğretiye dikkat edilirse, akar suda abdest alan kişinin abdestinden dökülen su damlacıkları nehire geriye dönmesine rağmen, Hz. Muhammet İSRAF OLUR cevabını vermiş.

15 Temmuz kalkışmasından 6 gün evvel CB.’nı izne ayrılmıştı. 15 Temmuz’da kalkışma oldu ve 250’nin üzerinde masum vatandaşımız şehit edildi. Bir Gencimizin kafasını kesenin, birilerinin ensesinde çektirdiği fotografı hiç unutamıyorum.  Aradan birbuçuk hafta geçti, CB’nı televizyonda şu cümleleri sarf ediyordu:

DÖRT AYRI NOKTADA ASLINDA HAZIRLIĞIMIZ VARDI

“Helikopterdeki pilotum yıllardır benim yanımda. ‘Buradan Dalaman’a kaç dakikada gidersin?’ dedim. Pilotum ‘Ben yakıtım bitene kadar bunlara yakalanmam’ dedi ve hemen biz ailece havalandık. Dört ayrı noktada aslında hazırlığımız vardı. Dört ayrı noktada da uçaklar bizi bekliyordu. Dalaman, Bodrum, Çıldır, İzmir…
http://www.sabah.com.tr/gundem/2016/07/31/erdogan-o-gece-istanbula-inisinin-detaylarini-anlatti

Erdoğan 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını bu kez A Haber’e anlattı.
“Saat 21.30’da eniştem aradı. ‘Beylerbeyi Sarayı’nın orada bir hareketlilik var’ dedi. İnanamadım.‘Ziya dalga mı geçiyorsun, ne alakası var’ dedim. Daha sonra MİT müsteşarını, genelkurmay başkanını aradım ama ulaşamadım. Saat 22.00’ye doğru Hakan Fidan’la görüştüm. Sayın Fidan’a ulaşabildiğimde kendisinden bilgileri aldım. Böyle bir durum olduğunu, kendisinin genelkurmaya gittiğini, genelkurmaydayken böyle bir durum olmadığını anlattı.
http://www.diken.com.tr/erdogandan-enistesine-dalga-mi-geciyorsun-ne-alakasi-var/

Bir yandan islamiyetin İsraf hakkında öğretisi, diğer yandan aile bireyleriyle birlikte tatile çıkan CB’nını 4 Uçak bekliyor! Gerçeği. Altın varaklı kaçak saraylar cabası…

Anayasalarımızın bazı maddelerinin değiştirilmeleri hususundaki çalışmalar usulen TBMM’nin uhdesinde yürütülmesi gerekirken, Başbakanın danışmanın mekanlarında, eşi hanımefendiyle birlikte Mehmet Uçum efendi ve diğerleriyle birlikte anayasa taslağının hazırlandığı bilgisi basınımıza yansıdı.

Mekanlarını anayasa maddelerinin hazırlıklarına tahsis eden danışman ve Bilderberger müdavimi Cüneyt Zabsu ve AKP Başkan yardımcısı Şaban Dişli bey seneler evvel ABD’nin başkenti Washington’da görüşmeler yapar iken, danışmanın sarf ettiği şu cümle; 

“Bu adamı kullanın, deliğe süpürmeyin”.

Takdir edilir ki, ülkemizin yönetiminin kimler tarafından yapıldığının anlaşılması için önemli bir anekdot.

Şüphesiz bir Milletin temsilcisi nezdinde, bizler için çok ağır bir aşağılama. Zira büyük bir Milletin temsilcisi ünvanını taşıyan kişinin zaafiyeti yüzünden delikten, lağıma süpürülmeye layık görüldük…

Saygıdeğer Ferruh bey,

müritlerini dergahlarında ikieli ve ikiayağı üzerinde köpek havlaması “hav-hav” nidalarıyla; müritlerin bir diğer ifadeyle insanlarımızın  köpek gibi kullanıldığı tarikatlar cehenneminde yaşıyoruz ve bu eylemlerin hiçbir şekilde takibata uğramadığını ve cezalandırılmadığını görmek çok büyük bir üzüntü.

Üzüntüyle ifade etmek isterim ki;

AKIL ETMİŞ OLSAYDIK. ŞU ÇILGINCA YANAN ATEŞİN HALKI ARASINDA OLMAYACAKTIK.

Bilvesile sağlıklı uzun ömür ve çalışmalarınızda kolaylık dilerim. Aynı dileğimi tüm öbek mensupları içinde temenni ederim.

Kalın sağlıcakla
Rehan Gündoğmuş
(1) 1930’lu yıllarda Türkiye Cumhuriyeti, Alman imparatorluğundan 44 milyon mark alacaklı.
Kaynak: Dr. Johannes Glasneck’in 1964 senesinde yazdığı “Die imperialistischen Großmächte und die Türkei am Vorabend und während des zweiten Weltkrieges” konulu doktora tezi.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir