Ulusal egemenlik ve dünyadaki tek çocuk bayramı…
23 Nisan’ın 101. yılı çocuklarımıza ve milletimize kutlu olsun…
Bakın, Atatürk küçük hanımlar ve beylere nasıl hitap ediyor bu günün bayram ilan edilmesi öncesinde:
“Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bahtımızın aydınlığısınız. Memleketi asıl aydınlığa gark edecek sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz; çocuklar!” (1922,Bursa)
Mustafa Kemal ATATÜRK
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
Allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
Oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
Dünyayı çocuklara verelim
Kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
Hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
Bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
Çocuklar dünyayı alacak elimizden
Ölümsüz ağaçlar dikecekler…
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz.
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz diyor Nazım Hikmet de…
Eveeet, milletin, eşsiz önderinin öncülüğünde, tanrıdan güç ve yetkisini alan bir egemenlik anlayışına son noktayı koyup, yedi düvele parmak ısırtan bir kurtuluş savaşından sonra kanı ve canı pahasına egemenliğine sahip çıkmasının bu müstesna günün tüm dünyada yegâne çocuk bayramı olarak ilan edilişinin üzerinden tam bir asır geçti…
Az gittik, uz gittik… Dere, tepe düz gittik … Nereye vardık… Hepimiz üzerinde derin derin düşünmeliyiz…
Siyaset bilimde ise klasik egemenlik kuramı, kavramın temelde iki farklı boyutu üzerinde oturur: İç ve dış egemenlik.
İç Egemenlik ve Dış Egemenlik Ayrımı(1)
“Ulusal” alanı kapsayan iç egemenlik, Devletin, belirli bir coğrafi alan ve o alanda yaşayan halkı üzerinde hükmetme yetkisidir. Tarihsel süreçte devlet bu yetkiyi tanrı yerine milletten alır olmuş, çağdaş devlette ise bu yetki yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında paylaşılır olmuştur.
Dış egemenlik ise devletlerin uluslararası sistem içerisinde eşit özneler olarak belirmeleri, birbirlerinin içişlerine karışmamaları, fiilî özerkliğe sahip olmaları demektir. Bu nedenle dış egemenliğin anlamını “bağımsızlık” sözcüğü ile özdeşleştirmek yanlış olmayacaktır.
İç egemenlik, “pozitif egemenlik” olarak anılırken, devletin, dış otoritelerin müdahale ve denetimlerinden bağışık olması anlamında kullanılan “negatif egemenlik” karşılığı olan dış egemenlik, ülkenin vatanında, kara, deniz ve hava uzamında hükümran olması ve her tür yabancı otoriteye karşı mutlak, kayıtsız, şartsız egemenliğini ifade eder.
Dolayısı ile bağımsızlığını korumak isteyen her devlet, diplomasinin karmaşık dünyasında şaşkın ördek gibi davranmak yerine, ustaca hamle yapan ehil bir satranç oyuncusu olmak zorundadır.
Örnek Olaylar:
İşte size bu bağlamda iki örnek… Biri egemenlik kavramının hakkını veriyor… Diğeri tam tersi…
Hakkını veren tarihsel açıdan karşıt olsak da İngiltere… Örnek olay: Artık kendisi için pek büyük bir önemi kalmamış olmasına rağmen Falkand müdahalesi…
Tam tersi olan ise zamanında yeterince tartıştırılmayan Şah Fırat Operasyonu, Ege’deki aidiyeti kısmen belirli kısmen belirsiz, ama silahlandırılması uluslararası hukuka aykırı ada, adacık ve kayalıklar…
Sonuç:
Ulusal onur doğrultusunda bir irade ortaya koyamayacak duruma gelinmişse birileri bu boşluktan derhal kendi lehine yararlanması gayet doğaldır…
Örneğin; 10-12 milyon nüfusu ile Yunanistan’ın boşluklardan cesaret alarak şımarıkça, küstahça eylem ve meydan okumaları…
Osmanlı ve T.C. tarihinde hiç savaşmadan toprak kaybedenler millet ve tarih belleklerinin derinliklerinde yerlerini almışlardır.
Bu gibi hem ulusal varlığın kaybı hem de ulusal onuru zedeleyici gelişmeleri önündeki en önemli engel herhalde milletin egemenliğine sahip çıkmasıdır…
Sözün kısası, bilincinde olunan ulusal egemenlik, ucunda ışık görünen bir tüneldir demokrasiye, aydınlığa, özgürlüğe, adalete, eşitliğe, bağımsızlığa ve uluslararası saygınlığa açılan…
İşte bu nedenle yaşadığımız günlerde çok daha büyük bir önem kazanan 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramını çocuklarımızla, torunlarımızla birlikte kutlarken, tarih boyunca hep yumurta kapıya geldiğinde anlam ve önemini idrak edebildiğimiz milli egemenliğimizin korunması ve korutulmasının bir yurttaşlık bilinç ve görevi olarak hepimizin sorumluluğu olduğunu anımsayalım derim…
(1)Dr. H. Emrah Beriş; “EGEMENLİK KAVRAMI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME”,A.Ü. SBF Dergisi 63-1
Bir yanıt yazın