Aldığı para karnının doymasına yetmiyor…

Başlığa aldığımız cümle Türkiye’de geçinebilmenin büyük sıkıntılara neden olduğu açık biçimde gösteriyor. Artan enflasyon ve pahalılıktan geçinebilmek cambazlık istiyor. Çok aile borçlanarak çarkı döndürmeye çalışıyor.

Açlık sınırı altında hayat mücadelesi verenlerin sayısı her geçen gün artıyor.

Artık karın doyurmanın dışında başka bir şey düşünemeyenlerin sosyal yaşamları da olmuyor. Ev eşyalarını yenilemeleri de imkânsız. Çaresizlik içinde günlerini geçirmeye çalışıyorlar. Pahalılıktan dışarı yemek yiyenlerin sayısı da düşüyor. Bu durum da küçük esnafı vuruyor.

Ucuz et ve ekmek alabilmek için uzun kuyruklarda bekleyenlerin sayısı da her geçen gün artıyor. Uzayan kuyruklar insanların karın doyurmak için nasıl mücadele ettiğini de gözler önüne seriyor.

Kalabalık ailelerde geçim zorluğu daha da sıkıntı yaratıyor. Evi olmayanlar ise kira ödeyemiyor.

Türkiye’de yaşam maliyetlerinin artışı, DİSK/Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından yapılan son araştırmayla bir kez daha gözler önüne serildi.

Mart 2024 dönemine ait ‘Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması’na göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenme maliyeti günlük 555 TL’ye ulaşırken, aylık açlık sınırı 16 bin 646 TL, yoksulluk sınırı ise 57 bin 578 TL olarak belirlendi.

Tek başına yaşayan birey için yoksulluk sınırı 26 bin 517 lira olarak tespit edildi. Bu koşullarda 10 bin lira emekli maaşı alan birinin ayakta kalması mümkün mü?

BİSAM’ın raporuna göre, sağlıklı beslenmek için her aile ferdinin alması gereken kalori miktarı farklılık gösteriyor. Yetişkin bir erkek için aylık gıda harcaması 2.066 TL, yetişkin bir kadın için 1.953 TL, 15-18 yaş arası bir genç için 2.129 TL, 4-6 yaş arası bir çocuk için ise 1.405 TL olarak belirlendi.

Bu veriler, Türkiye’deki ailelerin ve bireylerin karşı karşıya olduğu ekonomik zorlukları ve yaşam maliyetlerindeki artışı net bir şekilde ortaya koyuyor.

Gıda, barınma, ulaşım, eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaçlar için yapılması gereken harcamalar, gelirlerle orantılı olarak artmaya devam ediyor.

BİSAM’ın bu raporu, toplumun farklı kesimlerinin yaşadığı ekonomik gerçeklikleri ve zorlukları anlamak için önemli bir kaynak teşkil ediyor.

Özetleyelim:

Özellikle gıda fiyatlarındaki artışın önüne geçilemiyor. Bir alınan gıda maddesinin daha sonra alınandan farklı fiyata alınması geçinme zorluğu içinde olanları daha da zorluyor. Ne acıdır ki gıda fiyatlarına yetişilemiyor.

Üretebileceklerimizi dışarıdan alıyoruz. Üretim olmayınca pahalılığın önü alınamıyor. Verilen maaşlarla piyasa koşullarında artık geçinilmiyor. 10 bin lira alan emeklilerin içinde bulunduğu durumu düşünebiliyor musunuz?

Maaşlarına zam isteyenlerin sesine kulak vermek gerekiyor. Bu kesim “Piyasadaki fiyat artışlarını durdurun, maaşımıza zam istemiyoruz” diyor. Çünkü maaşlara ne kadar zam yapılırsa yapılsın piyasadaki pahalılığa yetişilemiyor.

Bizi yönetenler piyasalardaki dengesizliği onarmalıdır. Her yıl dinlediğimiz “ Enflasyon düşecek, pahalılığın önüne geçeceğiz” sözleri artık duymak istemiyoruz.

Başlığa aldığımız cümle Türkiye’de geçinebilmenin büyük sıkıntılara neden olduğu açık biçimde gösteriyor. Artan enflasyon ve pahalılıktan geçinebilmek cambazlık istiyor. Çok aile borçlanarak çarkı döndürmeye çalışıyor. - poverty yoksulluk eller para

Yorumlar

  1. Yasemin Çorlu avatarı
    Yasemin Çorlu

    Türkiyeyi soyup, soğana çeviren diplomasız Ekonomiste soran yokmu?
    Bu şartlar altında bu Ülke gelecek 4 sene nasıl dayansın.?

    Bıcak kemiğe dayandı.Bu ülkede soyulmadık ve tacavüze uğramadık kimse kalmadı.
    İnsanların gündüzünü, karanlık gecelere boğdular.

    Herkes kolları sıvayıp başının çaresinin yoluna bakması gerekiyor.
    Ülke soyuldu…!

  2. Erdoğan Özgenç avatarı
    Erdoğan Özgenç

    Bu İnternetten hatta Google’dan nefret ediyorum…
    Ne sorarsanız cevabı var…
    Yalansız, dolansız, riyasız, çıkarsız…
    Bir malın ne olduğunu, olmadığını söylediği gibi birinin ne mal olduğunu da söylüyor…
    Kaç’Ak Saray’a rağmen…(!)
    ***
    Dün Pazar’a gittim Avcılar Merkez Mahallesi pazarına…
    Bildiğimiz Pazar değil sanki…
    En ucuz ürün “maydanoz” onun da demeti 10 lira…
    Fiyatlar uçmuş…
    Geçen haftaki fiyatlarıyla da uzaktan yakından alakası yok…
    Zam yapılmamış bir tek ürün yok…
    Domatese, salatalığa,
    Marula, yeşilbibere, hele hele dolmalık bibere yapılan zamlar, kilo ile satışı bitirmiş taneyle satışa döndürmüş…
    ***
    Ete zam hız kesmeden devam ediyor…
    Tatlılara…
    Suya sabuna yapılan zamlar neyse de “konutlara” otomobillere, kiralara yapılan zamlar ocak söndürür cinsten…
    Hayatımda bu kadar “oynak” düzensiz, kontrolsüz bir piyasa görmedim…
    Fiyatlar eskisi gibi ayda…
    Üç ayda…
    Yılda bir değişmiyor artık; her hafta hatta her gün değişiyor…
    Sürekli artıyor…
    ***
    Bazı ürünler “mehter takımı” sistemiyle değişiyor; iki ileri bir geri…
    ***
    İnternetten en zengin ülkelerden en fakir ülkelere kadar şöyle bir taradım…
    Bizdeki ürünlerle…
    Konut, otomobil fiyatlarıyla…
    Kiralarla…
    İşçi memur, dul ve emeklilere ödenen maaşlarla…
    O ülkelerdekileri karşılaştırdım…
    Yemin ediyorum;
    “Utandım…”
    ***
    Et fiyatları sekiz yıldır değişmeyen ülke var; Avusturalya gibi…
    Danimarka gibi…
    İsveç, Fransa hatta Kamboçya gibi…
    Tatlıların fiyatı dokuz yıl önce ne ise bugün aynı olan ülkeler var; Kırgızistan gibi…
    Çay, kahve fiyatları hiç değişmemiş…
    Hatta bir ara “indirim” yapmayı bile düşünmüşler…
    Ev kiraları;
    En işlek caddesindeki de, en ıssız mahalledeki de, on yıldır aynı…
    İlginçtir…
    Çoğunda vatandaşlık için ne konut satışı var, ne arsa satışı…
    ***
    Şaşırmamak elde değil…
    Buraları yönetenlerin aklı beyni zekası mı yok nedir…
    Ya da “çökmeden…
    Hortumdan…
    Vurgundan, soygundan, rüşvetten, yolsuzluktan hiç anlamıyorlar, bir haberler…
    Dürüstlük abideleri sanki…
    Bence alayı süzme aptal, salak bu kralların, prenslerin, başbakanların…
    Gelseler Türkiye’ye…
    Yediden yetmişe ayda yılda bir değil haftada bir değil her gün nasıl zam yapılır öğrenirler…
    ***
    Vatandaşın malına nasıl çökülür…
    Rüşvet nasıl alınır…
    Yandaş ve yalakalara nasıl ihale verilir…
    Çaktırmadan; nasıl komisyon, (pay) avanta alınır…
    Haksız nasıl zenginleşilir…
    Çocuklarına nasıl holding, vakıf dernek kurulur, askerlikten kaçırılır, vesaire…
    Uygulamalı görürler…
    ***
    Dangalaklar…
    Yüzde doksanı ithal “Yerli milli” otomobil, savaş gemisi, tank, helikopter…
    Savaş uçağı…
    İnsansız Hava Araçları (İHA)
    Silahlı Hava Araçları (SİHA) nasıl yapılır, devletin kurumlarına değil de damatlara nasıl yaptırılır, bilmiyorlar…
    Ben garanti veriyorum; bu dediklerimi yapsınlar, bizi olduğu gibi kendilerini de dünya ülkeleri, mesela Almanya kıskanmazsa eşek olur anırırım…

    Yaşanabilir bir hafta olması dileklerimle;
    Hoşçakalın…

    Erdoğan Özgenç
    İstanbul 22.04.2024 13.53

  3. Özden Yapıcı avatarı
    Özden Yapıcı

    Türklerin tarihinde ilk defa Türk milleti, böyle ayakta tecavüze uğradı. Ne güzel, ne hesap soran var , ne adalet,ne hukuk,ne muhasebe. Yiyen yiyene, yedikleride çocuk hakkı, fakir fukara hakkı. AKP nin zenginleri, sarayda dahil vergi falan ödeyen yok.Damat Feritler zaten tümden vergilerden muaff.Güm, güme, dum, duma Türkiyem.
    Elhamdülillah hepimiz sapına kadar müslümanız. Kul hakkını yemeye bayılırız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir