Seçim var öyle mi? Nasıl bir seçim? Tarafsızlık yemini eden partili Cumhurbaşkanı’nın devletin, (yani bizim) bütün imkanlarını kullanarak oy istediği bir seçim… İstifa etmesi gerekirken istifa etmeyen, seçim güvenliğinden(biraz komik oldu) sorumlu bakanların gene devlet imkanlarıyla oy istediği bir seçim… Antidemokratik… Yasaların paspas yapıldığı bir seçim… Oy istiyorlar? NİYE!? Milleti, ülkeyi, yasaları, kasaları oyduğunuz yetmedi mi?
Şakağıma namluyu dayasanız bile birinize değil oy, günahımı bile vermem. Neden mi?? Dinleyin o zaman;
Size oy vermek demek, ülkenin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarına, şehitlerimize ihanet etmek demektir de ondan. Size oy vermek demek, milli bayramlarımıza getirdiğiniz yasağa onay vermek demektir! EGE’de ADALARIMIZI Yunanistan’a vermenize, petrolümüze çökmelerini seyretmenize onay vermek demektir de ondan.
Size oy vermek demek, kışlaya, okula, camiye soktuğunuz ihanet siyasetine onay vermek demektir.
Size oy vermek demek, Kuddisi Okkır, Albay Ali Tatar, Milli kahramanımız Gazi Albay Abdülkerim Kırcı’nın katline onay vermek demektir. Size oy vermek demek, kozmik odanın açılıp, savaş sırlarının CİA’ya servis edilmesine onay vermek demektir.
Size oy vermek demek, BOP’ne, yani Sevr’e onay vermek demektir.
Size oy vermek demek, emperyalist proje gereği 17 milyon işgalcinin ülkemizde kalıcı hale getirilmesini onaylamak demektir.
Size oy vermek demek, Türkiye’nin yer altı ve yerüstü kaynaklarını yağmalamanıza-yağmalatmanıza onay vermek demektir. Zeytinlerimizi, ağaçlarımızı, ormanlarımızı, yaylalarımızı, sit alanlarımızı, kıyılarımızı yok etmenize onay vermek demektir.
Size oy vermek demek; tarımı, hayvancılığı ve üretimi bitirmenize onay vermek demektir. Atatürk’ün kalelerimiz dediği fabrikaları satıp, arazilerini yağmalamanıza onay vermek demektir.
Fakirden alıp zengine veren zalimliğinize bir de oy mu vereceğiz?
Size oy vermek demek;
Müzelerimizin soyulmasına onay vermek demektir. Restorasyon bahanesi ile, tarihi camilerin bile soyulmasına onay vermek demektir.
2002 yılında, makam araçlarını kaldıracağım sözü verip, binlerce lüks makam araçlarıyla, işgal güçleri gibi, bizim cebimizden bizlere yaptığınız güç gösterisine mi oy vereceğiz?
Size oy vermek demek; Montrö Antlaşmasını delmek için, ABD projesi olan Kanal İstanbul projenizi onaylamak demektir ki;
Bu proje gerçekleşirse Karadeniz cehenneme dönecek, belki de İstanbul ‘un elimizden çıkmasına neden olacak.
Size oy vermek demek, ülkemizin kara para cenneti olmasına, uyuşturucu cenneti haline gelmesine, uyuşturucu baronlarına vatandaşlık verilmesine, ülkemizin utanç verici bir şekilde gri listeye alınmasına onay vermek demektir.
Size oy vermek demek, ülkemizin Londra bankerlerine soydurulmasına onay vermek demektir.
İhale cambazlığıyla astronomik maliyetlerle ihale edilen, Türk parası yerine dolarla ödenen, yani torunlarımızı bile haraca bağladığınız ihale katakullenize onay vermek demektir. Bizler fakirleşirken, sizlerin sürekli zenginleşmesini onaylamak demektir. Ağzını açanı kadılarınıza teslim edip, kendi suçlarınızdan “Allah affetsin” diyerek yırtmanızı ve TİRANLAŞMANIZI onaylamak demektir.
Sizlere oy vermek demek, sahte diplomalarınızı, gösterilemeyen diplomalarınızı onaylamak demektir. Size oy vermek demek, yalanı, ahlaki çöküşü, şiddeti, kibri, kadın cinayetlerini cesaretlendiren yargı(!) sisteminizi onaylamak demektir. Bitmeyen çocuk tecavüzlerini önleyemeyen politikanıza onay vermek demektir.
Sizlere oy vermek demek, misyonerliğin serbest bırakılmasına, Barholemeus’un Ekümeniklik iddiasına sessiz kalarak onaylamanıza, Yunan vatandaşlarına vatandaşlık verip metropolit atanmasını sağlamanıza onay vermek demektir.
Size oy vermek demek, Türk ve Türkçe düşmanlığınıza, MİTİNGLERİNİZDE bir milletin bağımsızlık simgesi olan TÜRK BAYRAKLARINI çöplere atıp, üzerine oturulmasına sessiz kalmanıza onay vermek demektir.
Size oy vermek demek, belediye imkanlarını tarikatlara, yandaşlarınıza seferber etmenize onay vermek demektir. Rüşvete, rüşvet parasıyla umre ziyareti yapanlara onay vermek demektir…
Size oy vermek demek, şeker fabrikalarını yok edip, Küresel şirket Cargill’in ürünlerini piyasaya hakim kılmanıza, kanserojen şıranın kullanım kotasını sürekli artırmanıza onay vermek demektir.
Anadolu gibi dört mevsimi olan bir ülkenin tohumunu yasaklayıp, Anadolu topraklarının RAHMİNİ KOPARIP ATARAK, Türk çiftçisini küresel şirketlerin tohum ve ilaÇ TEKELİNE mahkum etmenize onay vermek, beni zehirle demektir.
Size oy vermek demek, kendiniz devlete vergi vermediğiniz halde, bizlerden aldığınız vergilerle sürdüğünüz Lale Devri saltanatını onaylamak demektir.
Size oy vermek demek, cehaleti, ötekileştirmeyi, hakaret-tehdit dilini, Ortaçağ karanlığını onaylamak demektir.
Size oy vermek demek;
Kan ile kazanılmış bir ülkenin vatandaşlığını utanç verici reklamlarla dışarıda pazarlamanıza onay vermek demektir.
Size oy vermek demek, parası olanın askerlik yapmadığı, Anadolu çocuklarının işsizlik yüzünden paralı asker olduğu ve sürekli garibanın şehit olduğu bu zalim sistemi onaylamak demektir.
Size oy vermek demek; Barzani’yi imar etmenize, Türk Vatandaşına verdiğiniz ücretten daha ucuza elektrik vermenize, Yahudi Barzani ile GURUR DUYMANIZA onay vermek demektir.
Size oy vermek demek, Irak Türkmenlerini Barzani’nin insafına terk etmenizi onaylamak demektir.
Size onay vermek demek, Talabani ile aynı görüşü paylaşıyoruz itirafınızı onaylamak demektir.
Size oy vermek demek, Müslüman gömleği giyip, Ortadoğu coğrafyasında TRUVA ATI olarak görev yapmanızı onaylamak demektir.
Dilime düşmansın, dinime düşmansın, tarihime düşmansın! Sana niye oy vereyim? Ben mazoşist miyim?
SİZ BİZDEN OLSAYDINIZ, ÜLKEYİ YÖNETMEK İÇİN GELİRDİNİZ. SİZ BİZDEN OLMADIĞINIZ İÇİN ÜLKEYİ ELE GEÇİRMEK İÇİN GELDİNİZ.
Art niyetle geldiğiniz için;
Bütün kurumları İŞGALCİ MANTIĞI İLE ele geçirdiniz. ÜLKENİN BÜTÜN TEMEL DİREKLERİNİN ALTINI (OY)dunuz! Bu ihaneti başardığınız için mi oy istiyorsunuz?
Ben, Çanakkale gazisi Çolak Şükrü’nün torunuyum.
Bu ülkede milyonlarca Çolak Şükrü, Topal Osman, Halime Çavuş, Kara Fatma ve Şerife kadınların torunları var. Biz o ruhu KAYBETMEDİK! KAYBETMEYECEĞİZ!
Kazandık dediğiniz yerde kaybedeceksiniz!
Zahide UÇAR(29. 03.2024)
Bir yanıt yazın