TÜİK açıkladı, yine büyüdük !

Gayrısafi Yurtiçi Hasıla-GSYH, Milli Gelir-MG Değildir…

Son yıllardır halkın büyük kesimlerini oluşturan çalışanların ve emeklilerin gelirlerindeki düşme, yıllar içinde artan fakirlik ve zorunlu tüketim mallarındaki yüksek fiyat artışlarına karşılık, açıkladığı düşük enflasyon rakamları nedeniyle kamuoyunda güven kaybına uğramış olan Türkiye İstatistik Kurumu-TÜİK, geçen ayın son günü, 29 Şubat 2024’te yayınladığı bültenle[[1]], 2023 yılı Türkiye ekonomisi için iktidar tarafından yerel seçim döneminde propaganda malzemesi olarak kullanılacak bir pembe tablo çizmiştir.

TÜİK’in 2023 yılı Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla-GSYH hakkındaki açıklamasına göre;

–       Üretim yöntemine göre dört dönem toplamıyla elde edilen yıllık GSYH, zincirlenmiş hacim endeksi olarak (2009=100), 2023 yılında bir önceki yıla göre %4,5 artmış.

–       Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2023 yılında bir önceki yıla göre %75,0 artarak 26 trilyon 276 milyar 307 milyon TL olmuş.

–       Kişi başına Gayrisafi Yurt İçi Hasıla 2023 yılında 307 bin 952 TL olmuş.

–       Kişi başına GSYH 2023 yılında cari fiyatlarla 307 bin 952 TL, ABD doları cinsinden 13 bin 110 olarak hesaplanmış.

Televizyonlarda genellikle her konuda fikir beyan eden aynı kişiler genellikle, “eğer iktidar yanlıysa GSYH bir önceki yıla göre %4,5 büyüdü”, ama “muhalif iseler kişi başına GSYH 2007’de 10.000 ve 2017’de 10.597 dolar iken 2007-23 arası geçen 16 yılda ancak 13.110 dolara yükselebilmiş” türü eleştiriler yapmaktadırlar. Halkla yapılan sokak söyleşilerinde ise vatandaş genelde “ekonomi büyüdüyse, ben neden et alamıyorum, benim cebime yılda 308 bin TL neden girmiyor?” diye ekonomi hakkında yakıcı gerçeği dile getirmektedir.

TÜİK’in açıklamaları acaba ne mânâya gelmektedir?

Öncelikle GSYH gibi ulusal hesaplarda kullanılan bazı terimleri halkın anlayacağı şekilde açıklamak gerekir:

–       Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH)

Ulusal Hesaplar Sistemi’nde tahmin edilen temel büyüklüklerin en önemlisi Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’dır. GSYH, bir ülkedeki belirli bir dönemde (milli ve yerleşik yabancı yatırımcılar tarafından) üretilen mal ve hizmetlerden dolayı oluşan katma değere ilişkin standart bir ölçüdür. GSYH, her ülkede olduğu gibi milli para cinsinden olmak üzere, ülkemizde aynı sonucu veren üç yöntemle hesaplanmaktadır:

o        Üretim yöntemi

o        Harcama yöntemi

o        Gelir yöntemi

Örneğin üretim yöntemiyle hesaplanan GSYH, bir ekonomide yerleşik olan yerli ve yabancılara ait üretici birimlerin belli bir dönemde (üçer aylık veya yıllık), ekonomik faaliyetleri sonucu yaratmış oldukları tüm mal ve hizmetlerin değerleri toplamından, bu mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılan girdilerin değerleri toplamının düşülmesi sonucu elde edilen değerdir.

Başlıca; Tarım, Sanayi ve Hizmetler ana sektörleri altında gruplanmış olan alt sektörlerde bir yılda yapılan üretim sırasında yaratılan “Gayrı Safi Katma Değerler-GSKD” (bir ürünün değeri ile o ürünü üretmekte kullanılan aramallarının değeri arasındaki fark) toplamının piyasa fiyatlarıyla[[2]] (cari fiyatlar, güncel fiyatlar) ifadesidir. Üretim sırasında bazı sübvansiyonlar yapıldığından, Gayrısafi Yurtiçi Hasıla

GSYH = GSKD + Üretim Vergileri – Üretimdeki Sübvansiyonlar

şeklinde hesaplanır.

–       Zincirlenmiş hacim endeksi,

Üretimdeki değişimin daha sağlıklı ölçülebilmesi için GSYH’nın, enflasyon etkisinin arındırılmasıyla yapılan hesaplamadır. Üretim yöntemine göre, 2009 yılı 100 kabul edildiğinde, GSYH 2023’te, bir önceki yıla 2022’ye göre %4,5 artmış (?).

Çünkü, TÜİK tarafından ilan edilen 2023 için verilen %64,77 yıllık enflasyon oranı inandırıcı olmaktan çok uzaktır. Aynı enflasyon sepetini kullanan ENAG[[3]] 2023 enflasyonunu %127 olarak vermektedir ki, bu değer halkın ev kirası ve çarşı-pazarda karşılaştığı tablo ile uyumludur. Eğer TÜİK’in 2023 GSYH değerini ENAG verilerini kullanarak enflasyondan arındırsaydı, gerçek Yıllık Büyüme değeri %2’ler civarında olurdu.

–       Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2023 yılında bir önceki yıla göre %75,0 artarak 26 trilyon 276 milyar 307 milyon TL veya 1 trilyon 118 milyar 593 milyon ABD doları olmuş.

GSYH’daki yıllık %75 kadar büyük artış, mal ve hizmetlerin güncel (cari) fiyatlarının 2023 yılında hızla artan enflasyon nedeniyle 2022’ye göre çok yükselmesi ve Türk Lirasının yabancı paralar (özellikle ABD Doları) karşısında büyük değer kaybetmesinden kaynaklanmaktadır.

GSYH, yıllık ortalama döviz kuruna bölünerek dolar cinsinden ifadesine “nominal GSYH” denir. Her ülkenin vatandaşlarının ortalama satın alma güçleri aynı olmadığından Nominal GSYH, ülkelerin ekonomik büyüklüklerinin sıralamasında kullanılmaz. Daha çok, iç kamuoyunu yanıltmakta kullanılır.

–       Kişi başına GSYH 2023 yılında cari fiyatlarla 307 bin 952 TL, ABD doları cinsinden 13 bin 110 olarak hesaplanmış.

Kişi başına GSYH, yıllık değerin, nüfusa bölünmesiyle elde edilir. Buna göre 2023 yılı nüfus ortalamasının 85 milyon 326 bin gibi alındığı görülmektedir ki doğru değildir. Çünkü GSYH’yı paylaşan nüfus sığınmacılarla birlikte yaklaşık 95 milyondur.

Bu durumda kişi başına GSYH değeri olan 307.952,-TL değil, 276.593,-TL olur. 2023 yılı ortalama dolar kuruna (1 Dolar=23,49 TL) bölününce, 11.775,- Dolar/Kişi elde edilir.

ABD doları cinsinden yıllık GSYH hesabında kullanılan ortama döviz kuru olarak, Dış Ticaret İstatistiklerinden elde edilen ithalat döviz kuru kullanılmaktadır. İthalat döviz kuru; Genel Ticaret Sistemi için hesaplanan Türk Lirası ile toplam ithalatın, ABD Doları ile hesaplanan toplam ithalata bölünmesi ile elde edilmektedir. Bu sebeple, GSYH hesabında kullanılan kur, aritmetik ortalama ile hesaplanan TCMB dolar alış kurundan farklılık gösterebilmektedir.[[4]]

Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) – Milli Gelir (MG) ilişkisi

TÜİK tarafından açıklanmış olan bu bilgiler çerçevesinde tanımlarını verdiğimiz GSYH, her ne kadar ulusal para cinsinden hesaplanmış olsa da halkın cebine giren bir nakit para, yani GELİR değil, sadece DEĞER’dir. Değer ile Gelir farkını anlamak için şu basit örneğe bakalım:

Parası olmayan ama bir evi olan kişi, evini satmadan önce emlakçıdan evinin “değerinin” 100 TL olduğunu öğrensin. Satışa çıkardığı evini en yüksek fiyat verene 75 TL’na satsın. Bu durumda şahıs 100 TL’lik değerden, 75 TL gayrı safi bir gelir elde etmiş olur. Ancak bu gelirin tamamı da cebine girmez, çünkü bu 75 liradan emlakçı komisyonu, satış vergisi, tapu masrafları vb. için örneğin 10 TL başkalarına ödenince, safi gelir 65 TL olur.

Bu durumda vatandaşı esas ilgilendiren Milli Gelir nasıl hesaplanır?

GSYH (Gross Domestic Product-GDP) ile Net Dış Alem Faktör Gelirleri-NDAFG[[5]] (Net Foreign Factor Income) toplanınca Gayrısafi Milli Hasıla-GSMH (Gross National Product-GNP) elde edilir.

         GSMH = GSYH + NDAFG

Milli Gelir-MG (Net National Incaome-NNI) ise GSMH’dan sabit sermaye varlıklarının (konutlar, binalar, makineler, ulaşım ekipmanları ve fiziksel altyapı) aşınma, yıpranma ve eskime yoluyla amortismanının çıkarılmasıyla tanımlanır.[[6]]

         MG = GSMH – Amortismanlar

Milli Gelir hesabındaki en önemli kritik husus NDAFG kalemidir.

Milli gelir hesaplarında, ödemeler dengesinde yer alan aşağıdaki kalemler Net Dış Alem Faktör Gelirlerini oluşturmaktadır.

1. İşçi Gelirleri; başlıca yurtdışı müteahhitlik hizmetleridir. (+)

2. Faiz Gelirleri; Türk vatandaşlarının yurtdışındaki mevduatlarının faizleri (eğer getirirlerse) (+)

3. Girişimci Hizmet Gelirleri; toprak, kira, turizm vb. gelirleri. (+)

4. Faiz Ödemeleri; yurtdışına ödenen faizlerdir. (-)

5. Kâr Transferleri; tarım, sanayi ve hizmetler sektöründe faaliyet gösteren yerleşik yabancıların kârlarının kendi ülkelerine aktarmalarıdır. (-)

Net dış alem faktör gelirleri tanımında yer alan ilk üç kalem yurtdışından elde edilen faktör gelirleridir ve GSMH’yı artırıcı etkide bulunurken; faiz ödemeleri (özellikle son yıllarda Kamu-Özel İşbirliği çerçevesinde yapılan yol, köprü vb. yatırımlar için ödemeler) ve yabancılara satılan topraklarda yapılan tarım, yabancılara ait sanayi ile kargo, taksi, satış mağazaları vb. hizmet firmalarının ve yabancı bankaların kâr transferleri yurtdışına yapılan faktör ödemelerini oluşturmakta ve GSMH’yı azaltıcı önemli etkide bulunmaktadır.

IMF patentli 24 Ocak kararlarının Turgut Özal ile başlayan ve halen artarak devam eden neoliberal (vahşi kapitalizm) uygulamalar sonucunda yukarıda sayılan 5 ana kalemin toplamı (-) olup, dışarıya aktarılan kaynak o kadar büyüktür ki, döviz kıtlığı ve dış borç taşınamayacak büyüklüklere ulaşmıştır.

Ülkemizde gerek doğrudan yatırım veya özelleştirmeler yoluyla yabancıların eline geçen gayrı menkullerden (fabrikalar, tarım arazileri, konutlar, ticarethaneler, bankalar ve diğer menkul yatırımlardan (borsaya yatırılan) elde edilen kârlar, yabancıların ülkelerine transfer edildiği için (benzeri durum yurt dışında iş yapan Türk vatandaşlarının gelirlerini ülkeye getirmeleri için de geçerlidir) ve miktar olarak Türk vatandaşlarının ülkeye getirdiklerinden fazla olduğundan Milli Gelir, GSYH’dan daha küçük çıkmaktadır.

Milli Geliri hesaplayabilmek için yukarıda açıklandığı gibi Amortismanlar ve Net Dış Alem Faktör Gelirleri ile ilgili sayısal bilgilere ihtiyaç vardır.

SONUÇ

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre 2023 yılı GSYH tahmini; 25 trilyon 482 milyar 563 milyon TL olarak öngörülmüş[[7]] olup, % 1,03 fazlasıyla 26 trilyon 276 milyar 307 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Aynı tabloda (-)179 milyar 935 milyon TL olarak tahmin edilen NDAFG’nin gerçekleşme rakamına ve ulusal amortismanlar toplamı değerine ne Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, ne de TÜİK verilerinde ulaşılamamaktadır.

Bu nedenle 2023 için hesaplanan 26 trilyon 276 milyar 307 milyon TL tutarındaki GSYH değerinden Milli Geliri hesaplamak mümkün olamamaktadır.

Sadece bir DEĞER ifade eden GSYH’yı %4,5 artmış, dolara çevirip kişi başına 13.110,- dolar demek, bir propaganda aracı olarak kullanılabilecek bir aldatmacadır.

Ancak, şurası çok açıktır ki, asgari ücretle çalışanlar, emekliler ve işsizlerden oluşan on milyonlarca vatandaşın; kirasını ödeyemez hale geldiği, evine et alamadığı, çocuklarına harçlık veremediği, pazarlardan boş fileyle döndükleri, fakirliğin gün be gün arttığı gerçeği, Milli Gelir’in GSYH’dan çok küçük olduğunun göstergesidir.

Üstelik küçülmüş olan bu Milli Gelir’in paylaşılmasındaki adaletsizlik, büyük payın çok küçük bir azınlık tarafından alınması, refahın paylaşılması gerekirken on milyonlarca vatandaşın sefaleti paylaşmalarına yolaçmakta, toplumsal barış için çok büyük bir tehlike oluşturmaktadır. 

* * *


[[1]] : TÜİK Haber Bülteni, 29 Şubat 2024, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Donemsel-Gayrisafi-Yurt-Ici-Hasila-IV.-Ceyrek:-Ekim-Aralik-ve-Yillik,-2023-53756&dil=1

[[2]] : Piyasa fiyatları ise; Piyasa fiyatları = Üretici Fiyatları + Satış vergisi toplamından oluşur.

[[3]] : ENAG, bir grup saygın akademisyen tarafından kurulmuş araştırma grubu, https://enagrup.org/

[[4]] : Dip Not [1]’in sonundaki Açıklamalar

[[5]] : Zafer Yükseler, Devlet Planlama Teşkilatı, Yıllık Programlar Ve Konjonktür Değerlendirme Genel Müdürü, Makro Ekonomik Hesaplar Ve Ödemeler Dengesi, Haziran 1998, https://sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2018/11/Makro_Ekonomik_Hesaplar_ve_Odemeler_Dengesi%E2%80%8B.pdf

[[6]] : Definition of Net national income, https://data.oecd.org/natincome/net-national-income.htm#:~:text=Related%20topics&text=Net%20national%20income%20(NNI)%20is,wear%20and%20tear%20and%20obsolescence.

[[7]] : TC Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Ekonominin-Genel-Dengesi_15112023.xlsx 


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir