HİLAFET AKLIYLA NEREYE

Hilafet isteyen mercimek beyinlilere sesleniyorum.

Lütfen azıcık tarih, azıcık gerçek bilin ne olur!

Hilafeti kendi beynin, bilgin ve düşüncenle mi istiyorsun, yoksa birilerinin borazanlığını mı yapıyorsun?

Bu gün hilafet çığırtkanlığı yapanların tamamı, küpünü doldurma, asil Türk milletini Araplaştırma, özü mert, sözü mert bu asil milleti uyuşturma, pasifleştirme, duyarsızlaştırma peşindeler.

Çünkü onların ağa babaları, Türk milletini böyle görmek istiyorlar. Türk böyle olursa emellerine daha masrafsız daha engelsiz ve kolay erişecekler.

Ortadoğuyu ve İslam coğrafyasını kendi sömürgeleri yapacaklar.

Emperyalistlerin önünde tek engel düşünen, araştıran ve aklını kullanan asil Türk ırkıdır, Türklerdir.

Hiç düşündünüz mü? Türk devletleri birlik olup; bir Türk dünyası oluştursun, Türk ekonomik iş birliği, Türk dünyası askeri güç birliği oluştursun?!

Dünyanın sosyal ve askeri jeopolitiğini?

Gelelim HİLAFET diyen beyinlere:

Osmanlı Türk Devleti, Birinci Dünya Savaşı’na girecektir. 

Osmanlı Padişahları, konumu gereği Halifedirler.

Yani İslam coğrafyasının da İslam dünyasının da lideri!.

            Tarih: 14 Kasım 1914

Fatih Camisinin avlusu çok kalabalıktı.  

 Padişah olan Halife Cihat ilan edecekti.    

 Büyük bir kaygı ve heyecanla Fetva okundu.  

Dünya Müslümanları, din uğruna savaşa çağrıldı.   

              Fetva yerel dillere çevrilecekti. Dünya Müslümanları haberdar edilecek, bilgilendirilecekti.                 Fakat çevirmen yoktu. Çünkü Osmanlı’da bilim yoktu, okul yoktu. (Hemen bana saldıracaklar. Elbette birkaç okul vardı.)

Dünya Müslümanlarını bilgilendirmek için Almanların desteğiyle Fetva: yerel dillere çevrildi ve dağıtıldı.                                   

      Cihat ilan edildiğini öğrenen her Müslümanın, her Müslüman ülkenin harekete geçeceği zannedildi. Öyle ya! Halife CİHAT ilan etmişti. Müslümanlar kardeşti (!) kardeşe yardım etmek bir kardeşlik gereği idi.

Ne mi oldu?

            Ne olacaktı ki; Müslüman dünyasında en ufak bir hareketlenme olmadı. Hindistan, Afganistan, İran, Kırım, Kafkasya ve Türkistan’da bir olumlu hareketlenme olmadı.  

Bizim yana yakıla ağladığımız, Arap’ı sevmemizin bir din buyruğu olduğu söylenen: 

              Arap dünyasında da hiç bir heyecan yaratmadı.  

               İslam Halifesinin de, Osmanlı’nın da ağırlığı bu kadardı. 

Halifeliği Osmanlı kurumsallaştırdığı halde: Halifelik fiilen bitmişti. Yetmezmiş gibi üstüne üstlük, Mekke Şerifi Hüseyin, karşı Cihat ilan etti. Binlerce Türk askerinin mübarek kanını, çöllere akıtmaktan çekinmediler.

Ve nasıl bir akıl ürünü ise 110 yıl sonra, 2024’de bir takım balık hafızalı: Halifelik çağrısı yapan sazanlar var.      

Basit bir soru: Hangi Arap ülkesi ve hangi Müslüman ülke, Türkiye’nin halifeliğini kabul edecek? 

Eğitimsizlik ve çeyrek akıllı olmak böyle bir şey!

Cehaletin son sürümü: hilafet istemek ve buna inanmak!

Ey Türkoğlu Türk! Titre ve kendine dön artık.

İnsanlığı mağaradan marsa inançları ve hilafet değil, akıl ve bilim götürmekte! Azıcık akıl lütfen!.

Esen kalınız.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir