Son perde 1 Ocak 2024 ile açıldı.

Ne mi oluyor?

Tekrar ediyorum 21 yıllık projenin son perdesi 1 Ocak 2024 ile açıldı.

Damat beylerin, Bilal oğlanların yıllardır devlet kaynakları ile baktığı beslediği tarikatlar ( vakıflar) ve kendileri sokağa sürülmeye başladı.

Şeriat sesleri yükselmeye devam ediyor…

Fatih Altaylı gibi sert açıklama yapan muhalifler ya gözaltına alınıyor, ya ifadeye çağrılıyor ya tutuklanıyor.

Tarikatları rahatsız edecek dizi film bile tepki alıyor tarikatlar emir veriyor ceza yiyor…

Erdoğan’ın amacı Türkiye Tipi Temeli sözde İslam olan çakma bir şeriat yönetim şekli.

Anayasa değişmez maddeleri değişmesi ile yeni bir devlet resmen kurulur bende ölene kadar sarayda kalırım çalışması…

O yüzden ses çıkartanı muhalefet edeni alırız korku bölümüne geldik…

Artık uyanmayanları uyandırma birlik beraberlik zamanıdır.

Mart 2024 Hilafetin Kaldırılması Yüzüncü yıldönümüne kadar yavaş yavaş dozunu arttırarak Şeriat istiyoruz hilafet geri gelsin söylemleri sokaklara dökülecek…

Sokağa çıkarttıklarına polisleri dokunmazken Atatürk, Cumhuriyet diyenler gözaltına alınarak baskı altında tutulacak.

Sonra meclis kararı çıkartamaz ise çakma bir referendum ile Türkiye İslam Cumhuriyeti yüklenecek…

Muhalefet çoktan bitmiş iş halka ve vereceği tepkiye düşüyor…

21 sene ne istediyse aldı şimdi son aşamaya geldi…

Karda donmak üzeresin, uyumak tatlı geliyor ama sen öldüğünün farkında değilsin!

Acı gerçek budur…
Uyan Türkiye uyan…
#cokusdonemi

ATATÜRKÇÜ TÜRK SANATÇILAR GİRİŞİMİ / TURKISHFORUIM- ABDULLAH TÜRER YENER


Yazıları posta kutunda oku


“Son perde 1 Ocak 2024 ile açıldı.” için 2 yanıt

  1. Ahmet N. Taspinar avatarı
    Ahmet N. Taspinar

    Degerli yoldasim Naci Bey,
    Yazdiklarini endiseyle okuyorum, ama bu endiseyi duymak ve duyurtmak lazim. Ne var ki koyun surusu okuma ozurlu oldugu kadar inanma ozurludur de, kendisi gibi dusunen ve konusana inanir, baskasinin sozu onlara sivri sinek saz gelir.

    Koyun surusunun uyanip herekete gecmesi icin iki sey gerekir; karni doymayacak ve/veya kizi kisragi duzulecek. Izmire cikan Yunanlilar Turk kadinlarina tecavuz etmeselerdi, istiklal savasini Ataturk ve arkadaslari kendi canlarini feda ederek yapmak zorunda kalirlardi. Maalesef vucudun aksami dagitilirken islam alemine belden asagi kisim nasip olmus, yukaridaki bas ve orta kisimlar baskalari tarafindan kapilmis.

    Anadolu Turklugunun kurtulus recetesini ben sunni islamiyetin beyin donduran biatkarligindan ayrilip aleviligin gercek islamiyetini benimsemesinde buluyorum. Ne yaziktir ki Osmanli sultanlarinin aleviligi saltanatlarina tehdit olarak algilayip karalamalari ve katliam ile sindirmeleri sonucu orta Anadolu koyunlarinin o yone gitmesi imkan disi gorunmekte. Mustafa Kemalimiz bunu cok iyi gormus ve egitime agirlik vererek halletmeye calismisti. Omru vefa etseydi bugun Almanya ve Fransa ile birlikte Avrupanin uc lokomotif ulkesinden biri olmustuk ve ABD’nin 2000 yilindan sonra giristigi Ali Cengiz oyunlarini Alman teknolojisi ve Fransiz kulturel ustunlugunun yucelttigi TC’nin essiz askeri gucu ile onlemek mumkun olabilirdi. Avrupada kurulan Islamiyet ile Hristiyan aleminin uyum icinde insanligin koruyucusu olmasi ABD, Rusya ve Cin/Japon/Kore uclusunun de isbirligini ve saygisini kazanir, dunyamiz cok daha guzel bir donem yasayabilirdi. Olmadi.

  2. Kemal Rastgeldi avatarı
    Kemal Rastgeldi

    AKP halkın cehaletinden yararlanan, beslenen bir karşı devrimci, gerici partidir; laiklik karşıtlığı mahkeme kararıyla sabittir. Cehaletin en kötüsü ve tehlikelisi de, kolayca örgütlenip güçlenebildiği, siyaseti araç edinebildiği için dine, kör inanca dayalı olandır. Tedavisi bulunmayan, bağımlılık yaratan, rahatça bulaşabilen zihinsel bir hastalık şeklinde görmek yanlış olmaz ve bu değerlendirme farklı derecelerde bütün dinler için geçerlidir. Bilim ve akılcılık yerine inancı tartışmasız benimseyenler toplumda sayısal üstünlüğü ele geçirdiğinde yönetim mekanizması kolayca diktatörlüğe, zorbalık ve otokrasiye dayalı “tek adam” sistemine, egemenliğine dönüşebilir. Camilerin sayısı, bizdeki gibi, okullarınkinden daha fazla olmuşsa eğer, demokrasiye dönüş yolları tıkanmış demektir. CHP’yi destekleyenlerin sayısı bir hayli yüksek olmasına rağmen, yaşadığım şehir Mersinde bile AKP’li yöneticiler iktidarda kalmak için her türlü çareye baş vurmaktadır. Örneğin, AKP’li Belediye Başkanı Ali Kıratlı telefonuma düzenli olarak “Cumanız hayırlı olsun” mesajları göndererek (inançsız bir kimse olan beni) tedirgin etmektedir. Yine AKP’li Başkan M. Gültak Regaip kandilimi ve üç ayların başlamasını mesaj yollayıp kutladı. Fakat beni asıl endişelendiren kutlama mesajı, Mezitli’nin CHP’li (çok saygı duyduğum, güvendiğim) Belediye Başkanından geldi. Bu zamanda CHP’nin öncelikli görevi, din istismarı alanında gerici, karşı devrimci partilerle yarışmak değil, laikliği savunmak, Allahla, hayal ürünü “öbür dünya” ile kandırılan halkımızı aydınlatmak, uyarıp uyandırmak olmalıdır. Atatürk’ün nurlu yoluna dönmek için bilinçli yurtseverlerin (yüce Atamız kadar olamasa bile Onun gibi) devrimci olmaya çalışması gerekmektedir. Ne yazık ki, Atatürk’ten sonra ikinci bir devrimci devlet adamı güzel ülkemize bir türlü kısmet olmadı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir