Güney Azerbaycan’ın milli serdarı “Settar Han”

Güney Azerbaycan’ın milli serdarı “Settar Han”

Hac Hasan Karadağlı’nın üçüncü oğlu Milli Serdar lakaplı Settar Han, 20 Ekim 1866’da Azerbaycan’ın Verzigan şehrinin Beşşek köyünde doğdu.

Ali Missio liderliğindeki Azerbaycan Derneği’nin askeri kolu ve Tebrizin Gizli Merkezi olan Azerbaycan Mücahitlerinden sorumluydu. Millet Meclisi’nin bombalanıp kapatılmasının ardından, Tebriz meşrutiyetçilerini tutuklamak için Azerbaycan’a gönderilen Mehemmed Ali Şah’ın güçlerine (anayasa karşıtı hükümet güçleri), Azerbaycan mücahitleri karşı çıktı.

Halkı hükümet ordusuna karşı çağıran ve liderliğini üstlenen Settar Han, diğer mücahitler ve Milli Salar adlanan Bagir Han ile birlikte bir yıl boyunca hükümet güçlerinin karşısında durarak Tebriz’in Mehemmed Ali Şah yanlılarının eline geçmesine izin vermedi.

Elbette Tebriz direnişinin amacı Türk Kaçar hükümetini devirmek değil, yozlaşmış hükümet yapısını ıslah etmek ve Kaçar hükümetine bir anayasa getirmekti.

“Settar”, gençliğinde Tebriz’in Amirhiz mahallesindeki Cömertlik Derneği’ne katıldı ve bu bölümde işçi sınıfının haklarını savunmaya çalışırken Mehemmed Ali Şah’ın ajanlarıyla çatıştı.

Tebriz’de dürüstlüğü ve güvenilirliğiyle tanınan bir insandı; Bu nedenle mal sahipleri, mülklerinin korunmasını ona emanet ederler.

O, 21 Haziran 1908’den 30 Nisan 1909’a kadar, 11 aylık “Küçük İstibdat” zulmü boyunca Tebriz Mücahidlerinin askeri komuta ve Ali Missio’nun siyasi liderliğiyle Tebriz halkı otuz beş ila kırk bin hükümet askerine karşı yorulmadan direndi. Bu dönemde Settar Han’ın ünü ülke sınırlarını aşmış, çoğu Avrupa ve Amerika gazetesinde adı her gün kalın harflerle anılmış, onun inatçı direnişini anlatan yazılar yayınlanmıştır.

Aylar süren Tebriz kuşatmasının ardından Rus kuvvetleri, İngiliz hükümeti ve Mehemmed Ali Şah’ın izniyle sınırı geçerek Tebriz’e doğru hareket etti ve Culfa’nın yolunu açtı.

Ruslar ilerlemeye devam etti ve Tebriz’e girdiklerinde Settar Han, hiçbir koşulda Rus hükümetine itaat etmeyi kabul etmedi.

Rus hükümetinin baskı karşısında Ayetullah Mehemmed Kazım Horasani’nin daveti üzerine Settar Han, Tahran’a taşınmaya karar verdi.

20 Mart 1910 Nevruz Bayramı gecesi, aralarında “Ermeni Yeprem Han”nin de bulunduğu, şehrin ileri gelenlerinden oluşan büyük bir kalabalık, “Settar Han” ve “Bagir Han”a veda etmek için evlerinden çıkıp toplandılar. Kalabalığın tezahüratları sonrası, liderler Tahran’a doğru yola çıktılar.
Yolda Miyana, Zencan, Kazvin ve Kerec şehirlerinde bu iki özgürlük savaşçısı muhteşem bir şekilde karşılandı ve Tahran’a vardıklarında şehrin yarısı onları karşılamaya koştu ve yol boyunca da çeşitli süslemelerle ve güzel zafer takılarıyla süslenmiş çadırlar, pahalı halılar ve rengarenk avizelerle merasimler yapıldı.

Kentin giriş sokaklarında “Yaşasın Settar Han” ve “Yaşasın Bagir Han” (fars dilinde) tabelaları asıldı.

O gün Tahran kutlamalarla doluydu.

Sattar Han, Tahran’da Azerbaycanlıların çadırında hazırlanan özenli öğle yemeğinin ardından, kalmasını planladıkları yere, Sahib İhtiyar’a (şimdiki Sa’di Caddesi’ndeki) doğru yola çıktı.

Tophane Meydanı ve Lalezar Caddesi’nden Bagşah’a kadar tüm çatılarda, sokaklarda ve mağazalarda erkekler ve kadınlar ayakta duruyordu.

Liderler bir ay boyunca hükümetin konuğu oldu, ancak daha sonra Bağ Atabek (Rusya Büyükelçiliğinin şu anki yeri) Settar Han ve arkadaşlarına, İşrat Abad ise Bagır Han ve arkadaşlarına atandı.

Her iki tarafın kuvvetlerinin belirlenen yerlere yerleşmesinden birkaç gün sonra parlamento, Settar Han ve kendisi de dahil olmak üzere tüm Mücahidlerin ve sivil savaşçıların silahlarını teslim etmesini onayladı.

Ancak Settar Han’ın arkadaşları bunu kabul etmediler.

Yavaş yavaş bu plana karşı çıkan diğer Mücahidlerin de Settar Han ve arkadaşlarına katılması, merkezi hükümetin paniğe kapılmasına neden oldu.

Kaç gün sonra Nazmiyye küvve’sinin başına geçmiş “Ermeni Yeprem Han” (Daşnak partisinin gizli komitesi üyesi) komutasındaki toplam üç bin kişilik hükümet güçleri, bir grup Ermeni ve Bahtyari kuvvetiyle birlikte ki Serdar Esad’ın (Mason) oğlu da onlarla birlikteydi, Atabek bahçesini kuşatıp, kapıyl ateşe verdp ve ardından Azerbaycan Mücahidlerine saldırdılar.

Hükümet güçleri ile Mücahidler arasındaki savaş, ordunun Bağ’ı işgal etmesiyle başladı.
Bu savaşta hükümet güçleri çok sayıda top, 500 makineli tüfek ve 60 mermilik silah kullandı ve 4 saat içinde bahçede 300 kişi öldürüldü, Settar Han da dizinden vuruldu. Settar Han yaralandı ancak bacağındaki yaranın uzun süre tedavi edilmesine izin verilmedi ve sonunda bacağının bir kısmının kesilmesine yol açtı.

Azerbaycan’ın ulusal lideri 17 Kasım 1914’te 48 yaşında Tahran’da vefat etdi.

Settar Han öldü ama onun, yardımcısı Bagir Han ve devrimin siyasi lideri Ali Missio, iki büyük başarıya imza attı; Eyalet Yasası ve Anayasa.

Ancak ne yazık ki, Riza Han Mirpenc Palani (Palani, Riza Han’ın baba tarafından ailesinin adıdır) İngiliz emperyalizminin bir ajanı olarak, 22 Şubat 1921’deki meşhur darbeyle anayasa devrimin kazanımlarını fiilen tersine çevirdi.

Sonralar Bagır Han İrak’a giderken Barizani aşireti tarafından misafir adına çağırılıp, akşam yemeğile zehirlenip kafası kesilerek öldü.
GÜNEY AZERBAYCAN / TURKISHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir