Bir afet ülkesinde yaşıyoruz; sorunumuz sadece depremler değil. Türkiye, aynı zamanda iklim krizine karşı en kırılgan ülkelerden bir tanesi. Uzmanlar, iklim krizi kaynaklı sel, yangın, kuraklık, sıcak hava dalgaları gibi afetlerin sıklığının ve şiddetinin de artacağının altınız çiziyor, ki çoktan bazılarını hissetmeye başladık. Artık bunu kabul edip; öfkemizi, isyanımızı, acımızı çareye dönüştürmeliyiz. Görüyoruz ki öncesinde doğru planlamaya sahip değilsek afetlerin ilk günleri yardımlar bile kaosa dönüşüyor, oysa bu çok önüne geçilebilir bir durum. Türkiye çok iyi bilim insanlarına, çok iyi kaynaklara sahip bir ülke.
- Bu sebeple afet sonrası yapılması gereken her türlü müdahale afet öncesinde bilim insanları önderliğinde planlanmalı.
- Yerel ve ulusal koordinasyon ve yardımlaşma ağları kurulmalı. Doğru planlama ile ihtiyaç halinde her kurum, kuruluş, dernek, birey ne yapacağını zaten biliyor olmalı.
- Bununla birlikte afet dirençli kentler için elbette yapıların güvenilirliği ve şehir planlamaları bilim insanlarının gözetiminde gerçekleştirilmeli.
Ve bunun ilk adımları tam da şimdi acılarımız tazeyken, zaman geçip yavaş yavaş unutmaya başlamadan, konfor alanlarımıza çekilmeden önce atılmalı.
1. Mevcut Binaların yapı denetimlerinin yapılması ve uygun olmayanların yeniden inşası
2. Yeni yapılacak binaların bölgenin coğrafi yapısına göre her türlü afete karşı taviz verilmeden projelendirilmesi
3. Zaten gereğinden fazla kalabalık şehirlerimizin daha da genişletilmesi yerine istihdama ve yapılanmaya ihtiyaç duyan diğer şehirlerimize kaydırılması
gibi daha da çoğaltılabilecek başlıklar her konunun muhattabı uzmanlar ve kurumlarla birlikte ele alınmalı.
Gulsah Taskin
Bir yanıt yazın