Arjantin devlet başkanlığına seçilen Javier Malai kendini Anarko-kapitalist olarak tanımlayınca, ister istemez ‘nedir bu anarko kapitalist sorusu’ akla geldi.
Daha çok solcuların ve sosyalistlerin bildiği bu kavram Küreselleşme ile birlikte dünya literatürüne girdi.
O zaman solcuların sıklıkla sermayenin önündeki engellerin, nereye kadar açılacağı sorunuydu. Sınıf penceresinden bakınca, servet sınıfının emek üzerinde nereye kadar baskı kullanma hakkına sahip olacağı sorunuydu.
Özet olarak söylesek, servet sınıfının, “sınırsız haklara sahip olmada” sınır nedir tartışmasıydı.
Devlet ortadan kalkacak, ya da kukla bir devlet olacak. Hatta bazı ideologlara göre, hiç devlet olmayacak. Mülkiyet hakkı ve serbest piyasa baki kalmak üzere, şirketler küçük küçük devletler olacaktı. Her küçük tekelin/şirketin kendi adaleti kendi yargısı olacaktı.
Yani adalet sistemi de özelleştirilecekti.
Aşırı sağ liberalistlerin ideologları, ceza adaletinin özelleştirilmesi ve mülkiyet hakkının belirlenmesine, tekellerin adaleti karar verir, der.
Devlet olmadığı için şirketlerin devlete vergi vermesi de söz konusu olmayacaktı. Şirketler arası sözleşmeler özgür sözleşmeler olacaktı.
Sol kesim, böyle bir örgütlenme biçiminin Anarşik bir Örgütlenme olacağında karar kılmış ve bu sistemimi anarşizmle eşdeğer görmüştü. Sermaye anarşizmi diye adlandırmıştı.
Anarko-kapitalizm insan ve insan olmayanı birbirinden ayırmayan bir tanımdır. Daha çok servetin sonsuz özgürlüğüdür.
Küreselleşme sonrasında, aşırı sağ örgütlenmelerin hızlandığı dünyamızda, yeniden gündem olan Anarko-kapitalizm istekleri gündemi dolduruyor.
Küreselleşme başladığında bunların olabileceğine ihtimal vermemiştik.
22 yıllık AKP iktidarında uygulanan kapitalizme vahşi kapitalizm demiştik. Meğerse, biz çoktan Anarko-kapitalizmi aşmışız haberimiz yokmuş.
Birçok şirketimiz devlete vergi ödemediği gibi, üste teşvik diye devletten ödenek alıyor. Devlet bazı şirketlerin işçilerinin maaşını ödüyor, v.s.
Adaleti de anlatmaya gerek yok. Biz zaten anarko-kapitalizmi aşmışız.
Devletin varı yoğu özelleştirmeler ile servet sınıfına verilirken, sesi çıkmayan zavallı halkımız, şimdi o sessizliğinin bedelini ödüyor.
Karlar özelleştirildi borçlar ortada kaldı. Borçları enflasyon ve vergiler ile ödeyen halk şaşkın.
Bu şaşkınlığın on yıl süreceğini sanmıyorum. Halkımız kendi sorununu çözecek bir çıkış bulacaktır. Yeter ki o çıkışın önünü siyasiler veya bazı örgütler tıkamasın.
24 Kasım 2023, bulentesinoglu@gmail.com
Bir yanıt yazın