MARX’TA PARA (27)

Eğer ‘faiz kategorisi’ni tanımlarken, onun ‘niceliksel’ kârın bir parçası olmasına karşın bölüşümün ‘niteliksel’ yönüne de vurgu yapılıyorsa, bu,

 “finansör kapitalistler ve üretici kapitalistlerin gerçekten karşı karşıya geldikleri (çatıştıkları) ve sadece hukuksal olarak farklı kişilikler oldukları anlamında değil ama üretim sürecinde de farklı işlevler yüklendikleri varsayımına dayanmaktadır. Yani aynı sermaye farklı ellerde ve tamamen ayrı bir devinim göstermektedir. Biri sadece ödünç vermekte, diğeri ise üretimde kullanmaktadır” (1).

Ödünç sermayenin, ödünç alanın elinde ‘gerçek’ para olarak üretken bir işte kullanılması, ödünç verenin de üretimin finansmana katılan kişi olarak bir ‘hak’ka sahip  olmasını getirecektir (2). İşte bu, para-sermaye ve üretken sermayenin farklı işlevlerinden gelen ve bölüşüm sırasındaki çatışmanın da kaynağı olacaktır. Oysa, para-sermaye, sermaye dolanımının kaçınılmaz bir ögesi olarak birbaşına üretken değildir.

Faiz kategorisi, demek ki, oto-finansman ve kredi arasındaki farklılığa benzer biçimde ve aynı zamanda, finansman ve üretim arasındaki farlılığı da yansıtmaktadır.

Marx’ın Sanit-Simoncu yönüyle ele aldığı üzere, ‘parazit’ finansçıların açgözlülükleri hem para kuramının bütününe ve hem de para-sermayenin açıklanmasına damgasını vurmaktadır.

Sermaye piyasalarının birliği anlayışı işte bu koşullarda geliştirilmiş olup, günümüzdeki Ulusal Muhasebe tarafından tanımlanan finansmanın işlevi konusundaki görüşlerin başlangıcı olarak değerlendirilebilir.

Bunula birlikte, bu yaklaşım, ileride değineceğimiz spekülasyon terimine durağan bir özellik veren, ödünç vericiler ile alıcılar arasındaki kararlarda hesap ve önceleme (anticipation) etkilerini dikkate almamaktadır.

Böylece, tamamlanmamış olmasına karşın ilginç olan bankaların rolüne yakından bakabileceğiz. Yani, buraya kadar açıklanmayan para ve finansman sorunlarının bütünleştirilmesinden sözedeceğiz.

Kredi sisteminin bütünlüğünün nasıl yeni bir yön (aspect) kazandığı da böylece ortaya konulmuş olacaktır.

2° Finansal çevrimlere giriş

• Bankalar

Kredi sistemi, ticari, finansal ve parasal olmak üzere, parasal olanak arzı bakımından değişik tiplerde çoğalmış bulunmaktadır. Bununla birlikte, bu değişik dalların biribirlerini nasıl tamamladıklarına yakından bakmak gerekmektedir.

Aralarındaki farklılıklar saklı kalmak koşuluyla, (örneğin Ticari alacaklar (créance) bir kredi parası değildirler), tüm alacklar kendi aralarından biribirlerini tamamlamakta ve biribirlerini ikame edebilmektedirler. Çünkü hemen hepsinin dolanım tarzı ortak bir karakter taşımaktadır.

Bir yandan, aralarından çoğu ‘çevrim olarak’ dolanmakta yani oluşturulurlarken ödenmeleri halinde ortadan kalkacakları öngörülmektedir. Ancak öte yandan sermaye piyasalarında pazarlık konusu edilebilecek mallarmış gibi davranmak isteyerek ilk özelliklerinden kurtulmak istemektedirler.

Böylece kredi parası durumunda, “para emisyon koşulları kendi geri dönüş koşullarını da içermekte” (3), ticari alacakların oluşturulması da ödenmeleri halinde ortadan kalkacaklarını gerektirmektedir.

Ne var ki, bu yeni çevrimlerin sürekliliği ve alım/satımlarının biribirlerini izlemesi bu alacakları metaya dönüştürmekte ve finansal sistemin kendi kendisini besleyerek gelişmesine yol açmaktadırlar.

Çevrimlerin tamamlayacılığının bu iki yönü, banka kredi sistemlerinin işleyiş tarzına yansımış bulunmaktadır.

Özel çevrimlerin yönetimini yürüten kimi finansal aracıların ardarda yeni bankaların biçiminde ortaya çıkışları, banka sisteminin kendi üzerine kapanması ve işlevsel özelliğini yitirmesine yolaçmaktadır.

Genel olarak, “Eğer ödünç sermaye dolanımsal ise, tıpkı dolanımdaki sermaye gibi kendi sahibine (préteur) geri dönebilecek … ancak bu ödünç sermaye için geri dönüş, ödeme biçimini de alabilecektir, çünkü avansé ettiği şey, kendi yabancılaşmasını yararatarak, borca dönüşmüş olabilecektir” (4).

Kredi işlemlerinin bu çevrimselliğinin temeli, üretici kapitalistlerin fon gereksinme ve fon girişleri tarafından oluşturulmasından gelmekte olup, [A… A’] şemasındaki sermaye dolanımının, sermaye dolanımı ve para sermaye dolanımı, ödünç sermaye ve banker çevrimi gibi farklı terimler arasında kurduğu düzene sadık kaldığını göstermektedir. Öyle ki, herbiri birbirlerini izleyen alış/veriş zincirinin bir halkasını oluşturmaktadırlar.

(Sürecek)

(1). Le Capital, ouv. cité, livre troisième, tome II, p. 38.

(2) Ibid., p. 170.

(3) Contribution à la critique de l’ économie politique. ouv. cité, p. 71.

(4) Le Capital, ouv. cité, livre troisième, tome II, p. 13.

Eğer ‘faiz kategorisi’ni tanımlarken, onun ‘niceliksel’ kârın bir parçası olmasına karşın bölüşümün ‘niteliksel’ yönüne de vurgu yapılıyorsa, bu, - Marxta Para sermaye parazit

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir