İstanbul’un yedi düvelin işgalinden kurtarılması, 4 koca yıl büyük yokluklar ve acılar içinde bir milletin dişiyle tırnağıyla fakat onurla sürdürdüğü tüm dünyaya örnek olan “İSTİKLAL SAVAŞI” sonucu müstevlilerin Gazinin dediği gibi al sancağı selamlayarak “ Geldikleri gibi gitmeleriyle…” gerçekleşti.
Bu süreci hepimiz biliyoruz… Belki bilmediğimiz bu sürecin isimsiz kahramanları… Taksim meydanında görkemli olarak kutlanırdı bir zamanlar… Bari kurtuluşun kahramanlardan birinin aziz hatırası ile analım İstanbul’un kurtuluşunu: TOPKAPILI CAMBAZ MEHMET…
Topkapı’daki üç sınıflı mahalle mektebinden haylazlığı yüzünden ayrılan Cambaz Mehmet, Topkapı’nın tulumbacıları arasında gösterdiği başarıları, deli yüreği ve gözü karalığıyla çevrenin sayılı külhanbeyleri arasında hızla sivrilir. Kısa sürede namı bütün İstanbul’a yayılır. İstanbul’un ünlü kabadayıları kendilerine bağlılıklarını bildirir..
Topkapılı Cambaz Mehmet Çanakkale Savaşlarında sıradan bir erdir. Gösterdiği kahramanlıklardan dolayı er iken onbaşı olur. “Göreyim seni Topkapılı “denildikçe Topkapılının kahramanlıkları sürer, çavuşluğa terfi ettirilir… Çanakkale’de dökülen kanlara rağmen Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış ve
30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Anlaşması ile silâhları bırakıp düşmana teslim olmuştur.
Anafartalar kahramanı Mustafa Kemâl Pasa da, Topkapılı Cambaz Mehmet de artık işgal altındaki İstanbul’dadırlar. Mustafa Kemâl Pasa, üç kez Padişah Vahdettin ile birçok kez de Osmanlı hükûmetinin Başbakanı Damat Ferit Pasa ve kabine üyeleriyle konuşmuş, vatani düşman elinden kurtaracak önerilerde bulunmuş ama sonuç alamamıştır. Şişli’deki evinde en yakın arkadaşlarıyla sık sık gizli toplantılar yapan Mustafa Kemâl Paşa, Anadolu’ya geçip, Kurtuluş Savaşı’nı orada başlatmanın yollarını aramaktadır.
Mustafa Kemal bu gözü pek, yiğit insanın yeteneklerini Çanakkale’deyken keşfetmiştir. Kafasında, Anadolu’da bir “Milli Hükümet” oluşturma fikri kesinleşen Mustafa Kemal, Anadolu’ya geçmeden kısa süre önce Cambaz Mehmet’i çağırır ve emirlerini bildirir. Sonra omuzlarını sıvazlar ve “Göreyim seni Cambaz Mehmet Bey” der.
13 Kasım 1918 günü itilaf devletlerinin savaş gemilerinin İstanbul limanına geldiği haberi alınmıştır. Cambaz Mehmet “Arkadaşlar bu millet asla uşak olamaz” diye söze başlar. Mustafa Kemal’in emirlerini arkadaşlarına da anlatır. Önce İstanbul’da örgütleneceğiz sonra depo ettiğimiz silah ve cephaneleri Anadolu’ya kaçıracağız. Bunun yanında Kurtuluş mücadelesine katılacak cesur Türk gençlerini Anadolu’ya kaçıracağız.
Şeytana külahını ters giydirecek kadar zeki, tazı gibi koşan, silâh atmada, bıçak sallamada rakibi bulunmayan, zalimlere karşı gaddar, ezilenlere karşı ise merhametli biri olarak tanınan Topkapılı Cambaz Mehmet ise, İstanbul’da kurulmuş MM Grubu adlı gizli örgütünün önemli bir unsuru olur. Çünkü Topkapılının İstanbul’da binlerce silahlı bıçkını vardır.
Ancak, Topkapılı Mehmet’e, Şişli’deki evinde Mustafa Kemâl Paşa ile görüştükten sonra, bu binlerce adam, vatan için ölmeye ant içmiş birer kelle koltukta savaşçı olmuşlardır. Mustafa Kemâl Paşa’nın koruma işini bizzat üzerine alan Topkapılı 5.000 silahlı adamıyla Şişli çevresinde gerekli önlemleri alır.
15 Mayıs 1919 günü, İstanbul Galata Rıhtımında olağanüstü bir kalabalık seyyar satıcılardan, ayakkabı boyacılarından, polislerden, jandarmalardan ve hamallardan oluşuyordu… Bunlar, gizli örgüt MM Grubu’nun tepeden tırnağa silahlı adamlarıydı. Görevleri, Mustafa Kemâl Paşa ile 19 kişilik maiyetinin Bandırma Vapuruna sağ salim binmesini sağlamaktı.
Operasyonu rıhtımda yöneten Topkapılı Cambaz Mehmet, iyi yüzme bilen, iyi silâh kullanan 50 İnebolulu fedai genci de Bandırma Vapurunun içine yerleştirmiş, bunlara gerekli talimatı vermiş ve Samsun’a kadar sürecek yolculuğun tüm güvenlik önlemlerini almıştı.
Mustafa Kemâl Pasa, Samsun’a çıktıktan sonra Ulusal Güçleri örgütleme çalışmalarına başlarken, Topkapılı Cambaz Mehmet de İstanbul’da tarihe geçecek kahramanlıklar yaratır. İngiliz Gizli Servisi’nin en tehlikeli ajanı Papaz Fru’nun güvenini sağlayarak bu teşkilâtın içine sızar ve çok yararlı istihbarat bilgilerini elde ederek Mustafa Kemal Paşa’ya ulaştırır.
Bu sırada Miralay İsmet Bey’in İstanbul’daki Harbiye nezareti müsteşarlığına getirilmesi haberi M.M. grubu üyelerini çok memnun etmişti. Çünkü bu sayede, terhis olan erlerin adreslerini ve ordudan alınan silahların nerede depolandığını öğrenmiş olacaklardı.
Osmanlı ordusu dağıldıktan sonra el konulan ve cephanenin büyük çoğunluğunun depolandığı Maçka Kışlası’nı soyar ve tüm silâh ve cephaneleri Anadolu’ya, Mustafa Kemal Paşa’ya ulaştırır. Belki tarihte bir benzeri görülmemiş bir olayın da kahramanıdır Topkapılı Mehmet.
İstanbul’u işgal etmiş olan İngiliz Kuvvetlerinin Komutanı General Harrington’un makam otomobilini de çalar. Akşehir’e kadar sürer ve orada kuvvacılara teslim eder. Bu otomobil daha sonra Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa’ya tahsis edilir.
Düşünün…
İşgal kuvveti komutanısınız…
Altınızdaki araç çalınıyor…
Düşman komutana makam aracı oluyor…
Bundan büyük rezalet olur mu ???!!!…
Bu sırada Miralay İsmet Bey’in İstanbul’daki Harbiye nezareti müsteşarlığına getirilmesi haberi M.M. grubu üyelerini çok memnun etmişti. Çünkü bu sayede, terhis olan erlerin adreslerini ve ordudan alınan silahların nerede depolandığını öğrenmiş olacaklardı.
Anadolu’ya Silah Kaçırmanın Yolları: Birinci yol olarak Karadeniz Kanalı. Küçük deniz araçlarıyla silahlar önce Mürsel’e oradan da İç Anadolu’ya gönderilecek. Ağır silahlar ise İtalyan tüccarlar tarafından taşınacak.
Silah, silah, silah; Anadolu’da Türk Ordusu Büyük Taarruza hazırlanıyordu. Bunun için silaha ihtiyaç vardı. Bu ihtiyacı karşılayacak yer Maçka kışlasıydı. Burası bir İngiliz taburu tarafından korunuyordu. Kışlanın cephaneliğini boşaltacak emin bir yol aranıyordu. Nihayet Topkapılı düşüncesini açıkladı: Cephanelik tünel kazılarak boşaltılacaktı.
Plan başarıyla uygulandı. İngiliz askerlerinin çok iyi koruduğu cephanelik içten içe boşaltıldı. Boşaltılan sandıkların içine toprak yerleştiriliyordu. Bütün Depolar İnceleniyor: Topkapılının İstanbul’da binlerce bıçkını görev başındaydı. Anadolu’ya tez elden top gönderilmesi gerekiyordu. Gelen raporlara göre Rami kışlası bu konuda gerçekten yararlıydı. Bir gece yarısı Fransızların gözü önünde Fransız askeri üniforması giymiş Türkler tarafından boşaltıldı.
General Harrington istihbarat başkanlığına Yüzbaşı Bennet’i getirmişti. Bennet İngiliz hükümeti adına önemli işler yapıyor, bu da Topkapılı Cambaz Mehmet’in hoşuna gitmiyordu. Bunun üzerine Yüzbaşı Bennet’e bir suikast düzenlendi. Bennet ölmedi ama bacağından aldığı darbe ile tedavisine İngiltere’de devam edildiğinden etkisiz hale getirilmiş oldu. Bu olay üzerine Topkapılı ve arkadaşları idama mahkûm edildi. Fakat Topkapılının üye olduğu İngiliz Muhipleri Cemiyeti başkanı Papaz Fru bu kararı engelledi.
24 Haziran 1923’te TBMM aşağıdaki kararı oy birliği ile aldı:
“TBMM Başkanlığından:
İstanbul’un düşman altında bulunduğu sırada, Osmanlı ordusunun depolanan silâh ve teçhizatını her an ölümle karşı karşıya kalarak Anadolu’ya kaçıran, düşmanın gizli istihbarat teşkilâtının içinde yuvalanarak, millî kuvvetlere çok yararlı bilgiler sağlayan M.M.Grubu Başkanı Topkapılı Mehmet Bey’e, Vatana Üstün Hizmet faslından ayda 1.500 lira maaş bağlanması Büyük Meclis’in 24 Haziran 1923 tarihli toplantısında oy birliği ile kararlaştırıldı.”
1932 yılının haziran ayında hayata gözlerini kapayan Cambaz Mehmet, BMM’nin 24 Haziran 1923 tarihli oturumunda oybirliğiyle kendisine bağlanan 1500 liralık maaşı kabul etmedi. 1500 liralık maaşı getiren yaveri Nurettin Bey’e hayret dolu gözlerle bakarak şöyle der:
“Ben bir şey yapmadım. Vatanım için, Mustafa Kemal Paşam için üzerime düşen görevi yerine getirmeye çalıştım. Hizmetleri gerçekleştiren arkadaşlarımdır. Ben buna layık değilim. Hayır, bana bunu yapamazlar.” Ve Nurettin Bey’e son emrini verir: “Hemen gidin ve aylık iradı [maaşı] Hilal-i Ahmer’e [Kızılay] devir muamelesini yapın.” Topkapılı Cambaz Mehmet, maaşını Kızılay’a devreder. Tek kuruşunu bile almaz.
Topkapılı 1932 yılı Haziran ayında ölür… Milli mücadeledeki hizmetlerine mükâfaten İstiklal Madalyası ile ödüllendirilir. Kurtuluş savaşı ve İstanbul’un kurtuluşunun adsız kahramanlarından sadece biridir Cambaz MEHMET…
Kurtuluş ve kahramanları unutulmamalı, unutturulmamalı… Minnet, şükran ve rahmetle…
Bir yanıt yazın