I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti savaşı kaybetmiş, 31 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanmış ve ardından 15 Mayıs 1919’da Yunan Ordusu İzmir’i işgal etmiştir. Türk Ordusu Mustafa Kemal’in önderliğinde, iki yıl süren savaştan sonra 9 Eylül 1922’de İzmir’i geri almış ancak ardından başlayan yangın şehrin yarısını tahrip ederken bir dönemin de sonunu hazırlamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 29 Ekim 1923’te ilanını takip eden yıllarda, büyük yangının yok ettiği “Kozmopolit İzmir” küllerinden “Türk İzmir” olarak doğmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun en kozmopolit şehrini bitiren savaş, Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazından da modern Türkiye devletini
yaratmıştır. Eylül 1922 büyük yangını’ndan sonra İzmir’in yeniden inşası, Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki ulus inşa sürecinin de önemli bir parçası olmuştur.
Bugünkü İzmir, bir asır önceki İzmir’le karşılaştırıldığında, 1922’de tamamen yokolmuş bir şehirden bambaşka bir şehir doğduğu görülmektedir. Necati Cumalı’nın ”İthaf” şiirinde de ifade ettiği gibi eski İzmir’in hikayesini anlatırken geçmişimizi kendi hafızamızda arıyor ancak gerçekleri
unutuyoruz:
“Sır şimdi gözyaşları, saadet dilekleri
Bize gelen yüzyılların hikâyesi sır
Eski İzmir diye ne varsa şunun bunun bildiği
Yaşlıların kırık dökük anlattığıdır.”
Bir yanıt yazın