Bu yazı, Sayın Banu Avar’dan, kendisinin bir Almanya gezisinde Hannover‘de dinlediğim, bir anısıdır. Kendisinin herhangi bir yerde yayınlayıp yayınlamadığını bilmiyorum.
Íspanya’nın Kuzey-Doğu’sunda, Biskaya Körfezinde yaşayan „Bask“ isimli bir azınlık 1959 da kurduğu ETA „Euskadi Ta Askatasuna“ (Bask Bölgeine Bağımsızlık)örgütü ile Íspanya devletine karşı ayaklanmıştı. ETA’nın yöneticilerine ulaşmak mümkün olmuyordu.
Sayın Banu Avar bu sürede, o bölgeye gidiyor ve ETA yöneticileri ile bir röportaj yapmayı amaçlıyor. Ama, Íspanya devletinin bile ulaşamadığı bu yöneticilere ulaşmak tabii hemen hemen imkânsız. Bilbao veya San Sebastian’da tesadüfen orada yaşayan ve gazeteye spor haberleri yazan bir Türk gazeteci ile tanışıyor ve ona tasarladığı eylemden bahsediyor. Bu gazeteci de, bu konuda kendisinin yardımcı olamayacağını, ama gelecek spor haberinde, ETA’yı tanımak için gelmiş, Banu AVAR“ isminde bir gazeteci ile tanıştığını bir araya sıkıştıracağını söylüyor ve bunu yapıyor.
Birkaç gün sonra, Banu Avar oteline gelince resepsiyondaki görevli, kendisi için bırakılan yazılı bir haber pusulasını veriyor. Pusulada sadece bir yer ve saat veriliyor. Banu Avar verilen yere verilen saatte gidince, bir araba gelip kendisini alıyor ve hiç tanımadığı yerlerden geçerek, ETA’nın başkanına götürüyor.
Daha görüşmenin başında Banu Avar soruyor:“Bu kadar gizli yaşadığınız halde, neden benimle görüşmeyi kabul ettiniz?“
Cevap: “Sizin soyadınız AVAR. Buna göre siz Avar‘lar soyundan olsanız gerek. Biz Bask’lar da Avar’lar soyundanız ve o yüzden burada azınlık oluyoruz! O yüzden sizinle görüşmek istedim.“
Anlaşılan Avar’lar Atlantik okyanusuna kadar varmışlar.
Bu konu, tarihçiler için enteresan olabilir. Bugünkü Türkiye’nin durum ve politikaları hakkında bir anlamı olacağını sanmıyorum.
Ünlü Fransız gazeteci ve yazarı Peter Scholl-Latour da Vietnam savaşı sırasında, Vietkong’un yöneticilerine ulaşmak için aynı yöntemi uyguladığını yazmıştı
Bir yanıt yazın