Yerel Tohum Satışı??

Tohumculuk kanunu çıkarken, Türkiye’nin tohum ihracatçısı bir ülke olacağı söylenmişti. Oysa, bugüne kadar bunun tam tersini yaşadık.

Birçok üründe ve alanda olduğu gibi ne yazık ki tohumda da dışa bağımlıyız. Hazır tohum satan çoğu dış bağlantılı şirketlerin aynı zamanda tarım ilaçlarını da sattığını defalarca okuduk, paylaştık.

Hazır tohumlar hastalıklara ve zararlılara karşı dayanıklı değil. Üstelik bu tohumlarla ülkemize giren hastalık ve zararlılar yerel tohum ürünlerimize ve toprağımıza da kalıcı zararlar vermektedir. Bunun en yakın örneğini Trakya bölgemizde yaşadık. Uluslararası bir tohum firmasından aldıkları “yeni nesil” Ayçiçek tohumunu ilk kez bu yıl tarlasına eken Trakyalı
Çiftçilerimiz büyük hüsran yaşadı. Ayçiçekleri tarlada kurudu. Kuraklığa dayanıklı diye satılan bunun gibi yüzlerce çeşit var. İklimine toprağına yabancı olan tohum meyveye dönmeden kurudu.

2006 yılında 5553 sayılı yasa ile, yerel tohumlar ve bunlardan üretilen fidelerin satışı yasaklandı. Bunun üzerine, 2010 yılında İzmir Torbalı ‘da Tohum Takas Şenlikleri başladı.

Yerel Tohumları yaşatmak, takas yoluyla paylaşmak ve çoğaltmak amacıyla yapılan bu Milli hareket zaman içinde değişime uğradı. Yerel ve Yerli tohum kavramları karıştı.

Yerli dediğimiz tohum, firmaların sattığı paketlenmiş standart tohumlardır. Yerli tohum alıştığı topraklardan uzak başka bölgelerde ekilen ve oraya uyum sağlayan ancak asıl özelliklerini kaybedebilen tohumlardır.

Yerel Tohum, genetiği ile oynanmamış uzun yıllardır ekilerek çoğalıp günümüze kadar ulaşan “Atalık” dediğimiz, ait olduğu toprağın, havanın, suyun, coğrafyanın özelliklerine uyumlu, zor şartlara ve susuzluğa dayanıklı özbeöz bizim olan tohumlardır.
İlginç olan ise, yerel tohumu korumak adına dış desteklere, hibelere, fonlara el açarak çeşitli projeler yapıldı, yapılıyor.

Tohum yasası ile, tohumun gerçek sahibi olan üretici kendi ürettiği yerel tohumu ve fideyi satamaz duruma getirildi. Yasada yer aldığı gibi para ve hapis cezası ile karşı karşıya kaldı. Sertifika zorunluluğu getirilerek güvence altına alınacağı söylenirken küçük üretici emek verdiği tohumu satamadı, sadece ürettiği ürünü satmakla yetindi. Son zamanlarda pazarlarda üretici fotoğraflarıyla paylaşım yapıp; “köylüye yerel tohum sattığı için şu kadar para cezası verildi ” diye yorumlar çoğaldı. Bize de sıkça ulaşan bu sorulara doğru cevap verebilmek için, bu yasa ve uygulamalar ile ilgili olarak Tarım Bakanlığı “n dan ilgili birimden birkaç yetkili ile görüştük.

Bu yasaya dayanarak bugüne kadar tohum satışı ile ilgili olarak kimseye para ya da hapis cezası
verilmediğini öğrendik.

Yasada yer aldığı gibi yerel, yerli, standart tüm tohumlar için sertifika zorunluluğu bulunduğunu, bunun amacının da satılacak tohumların analizinin yapılmasını sağlamak ve tohumları korumak olduğunu ifade ettiler.

“Herhangi bir üretici uzun yıllardır ekerek emek vererek üretip çoğalttığı elinde ki bir tohumu satabilir mi?” sorumuza kesin olarak, ” hayır satamaz takas yapar” cevabını aldık.

Kısacası Yerel Tohumlar da, piyasada satılan diğer tohumlar gibi gerekli izinler alınıp düzenleme yapılmadan satılamıyor.

Yani, elinde yerel tohum bulunan vatandaş araştırma enstitüsüne giderek analiz yaptırarak belli prosedür ve ücretler karşılığında sertifika çıkartıp satabilir deniyor. Biz de zaten buna karşıyız.

Yerel tohumun gerçek sahibi üreticidir, yerel tohum patentlenemez !!

Zaten yasak olduğu için takaslar başladı ve bunu üretici vatandaş başlattı.

Görüşmenin özü şu ki yasa çıkaranların da kafası karışık.. !

Bugüne kadar birçok bölgeden yerel tohumlar bir şekilde toplatıldı.
Hangi üreten köylü, elinde ki yerel tohumlara tek tek sertifika çıkarmak için uğraşabilir. Buna ne zamanı ne parası ne de gücü yeter.

Tohum yasası hakkında, ilgili bakanlıkta sadece ilgili birimden, ilgili kişinin bilgisi varken yasayı tüm toplumun bilmesini beklemek ilginç değil mi?

Bu yasayı çıkarmanın gerçek amacı, Takas hareketinin başlatılması ve bu sayede nesli tükenmekte olan tohumlara kolayca ulaşmak olabilir mi?

Asıl amaç hibrit tohumu yaygınlaştırmak, bununla birlikte de ülkemizdeki şirketlerin işini kolaylaştırmak mı?

Dünyada ki tohum şirketlerinin ülkemizde neden bu kadar baskın olduğunu da iyi görmek gerekiyor.

Tohum Takas etkinlikleri salgınla birlikte durma noktasına geldi sadece küçük paylaşımlar yapılabiliyor.

Yangınların, depremlerin, maden uğruna yapılan orman katliamlarının hızla yaşandığı bu günler gelecek kıtlık günlerinin ayak sesleri değil mi?

O zaman herkes geleceği için, bağımsızlığı için bir avuç yerel tohuma sahip çıksın.

Ebru Oğuzhan Yeter

Tohumculuk kanunu çıkarken, Türkiye’nin tohum ihracatçısı bir ülke olacağı söylenmişti. Oysa, bugüne kadar bunun tam tersini yaşadık. - 20230822 212213 scaled

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir