Kader? KUR’AN?!
‘Doğduğun ev kaderindir’
cümlesi birden,
nasıl da her şeyi sorgulamadan kabul ettiğimizin farkına vardırdı.
Bu kalıplaşmış, dayatılmış ağır yargı cümlesi;
‘kader’ konusunu biraz daha araştırmama sebep oldu.
Esas sorun,
sözü söyleyenin,
bilinen-dinlenen biri olması halinde;
sözü olduğu gibi kabul etmenin yanlışlığı!
Kader,
doğdumuz anda yazılmış bitmiş bir olgu değil ki;
doğduğumuz evle sınırlansın, olsun bitsin!
Tam tersi,
yaşamsal yürüyüş içinde
seçimlerimize, isteklerimize göre Tanrı’nın,
istenilen yolları açmasıyla oluşan ve ömrü olan için,
çok uzun bir süreç.
Doğduğum ev kaderim kabullenişi insanı,
‘kaderim bu’ düşüncesine hapsederek,
yaşam için mücadeleden alıkoyabilir, ajitasyona sebep olabilir, sürekli sızlanan, şikayet eden, karamsar-kötümser en fenası tembel-uyuşuk-gayret yoksunu yapabilir!
Evet, doğduğumuz evi, yeri, anne-babalarımızı ve sabit pek çok şeyi seçemiyoruz.
Bir anlamda bunlar kaderimiz ama tüm yaşamı belirleyen bir unsur değil ki!
Elimizde olanların kıymetini bilme, gerçeğimizi olduğu gibi kabul etme olgunluğu ile,
geleceğimizi, sonrasını;
cesaret, çaba, gayret, emek, mücadele azmi ile ve kararlılıkla değiştirebilir, yeniden, farklı şekillerde inşâ edebiliriz.
*(İnananlar için; TANRI’nın desteği, yardımı, izni ve
öğüt, uyarılarıyla dolu Kitabı KUR’AN’ın rehberliğiyle!)
(Mülk,2)”O, davranış ve eylem bakımından hanginizin daha güzel amel edeceğini-daha güzel-iyi işler yapacağını belirlemek-açığa çıkarmak için sizi imtihana çekmek-sınamak için ölümü ve hayatı yarattı.”
Yaşar Nuri Öztürk’ten alıntı:
“Kader; ‘ölçü, ilke, kural, düzen, takdir, ahenk’ demektir.
Kur’an kader kelimesini tabiat kanunları, varlığın değişmez yasaları anlamında kullanır. Sünnetullah tâbiri de bu anlamdadır.
Geleneksel kader anlayışının Kur’an’daki kader kavramıyla ilgisi yoktur.
(Bakara,104:’sürüleşmeyin’) ayetinin tam tersine,
bizlere öğretilen kader;
sürüleşmiş bir toplum yaratmak isteyen saltanat odaklarının
kitleyi uyuşturmak için oluşturdukları Kur’an dışı bir anlayıştır.
Kur’an’da, bu şekliyle bir kader kavramı olmadığı gibi,
‘kadere iman’ diye bir tâbir de yoktur.
Kur’an’da ‘ölçü’ anlamında kullanılan ‘kader’ kavramının temel amacı,
insanın fiillerinin belirlenmiş olduğunu değil, varlık ve oluşta raslantının bulunmadığını göstermektir.
Kader diye anılan tabiat kanunları,
satrancın nasıl oynanacağına ilişkin kurallara benzer.
Bu kuralları Yaratıcı koyar.
Bize düşen, bu kuralları değiştirmek değil, satrancı onlara uygun oynayarak kazanmaktır.
Allah, satrancın galip veya mağlubunu önceden belirlemez, ilan etmez.
Ama Allah, sonsuz bilgisiyle satrancın galip ve mağlubunu ilk bakışında anlar, bilir.
Beceriksiz oynayanın yenilgisinin sebebi O’nun bilmesi değildir,
kendisinin yanlış oynamasıdır.”
İhsan Eliaçık alıntı:
“Takdir, miktar, kudret, kadr, kâdir, iktidar, kader kelimeleri aynı kökten gelmektedir.
‘Kader, Allah ile insanın ‘süreç boyunca birlikte oluşturduğu varoluşsal bir yürüyüş'(M.İkbal).”
Hakkı Yılmaz alıntı:
“Kur’an’da ‘kadr, kader’;
‘ölçü, miktar, kudret, ölçü-ölçmek’ anlamlarındadır.
Allah, insanlara irâde ve seçme hakkı tanımış, özgür bırakmıştır.
İnsan, Cenab-ı Hak tarafından hayır veya şer yollarından herhangi birine gitmesi için zorlanmamış, kendisine iki yol gösterilmiş ve istediği yola gitmek hususunda da serbest bırakılmıştır(Bakara,256)(Kehf,29)(İnsan,2-3).
Kimse kaderinin mahkûmu ve mağduru olmadığı gibi kaderinin güldürdüğü; mutlu, başarılı kıldırdığı da değildir. Artı, eksi herkesin durumu;
irade(istek, planlama),
ihtiyâr(seçim) ve
kesbinin(eyleminin) sonucudur.”
Cemal Külünkoğlu Alıntı:
” ‘Kader’ sözcüğü ‘ölçü ve denge’ anlamındadır. ‘Evrendeki herşey Allah’ın koyduğu mükemmel ve kusursuz yasalara göre ölçülü ve dengeli bir şekilde varlığını devam ettirmektedir.’ ”
Gelelim KUR’AN’ın ‘Kader’ ayetlerine:
(Talak,3)”Allah her şey için bir ölçü(kadrân-vade) koymuştur-bir ölçü-kader belirlemiştir.”
(Kamer,49)”Gerçekten biz, her şeyi (bir yasaya)-bir ölçüye-(kadere)-düzenli işleyen bir plana göre-ölçü ve dengede yarattık.”
(Furkan,2)”O, her şeyi yaratıp belli bir ölçüye göre takdir etmiştir-düzenlemiştir-en hassas-ayrıntılı ölçülerle ona düzen vermiştir-kapasitesini belirlemiştir.”
(Hicr, 21)”Var olan hiçbir şey yoktur ki, kaynağı-her şeyin depoları Bizim yanımızda olmasın-ancak belli bir ölçüye-miktara-belirli bir kadere göre indiririz-Tanrı, her şeyi belli bir ölçü içinde indirmektedir.”
(Müminun,18)”Gökten bir kaderle-belli ölçüde bir su indiriyoruz ve sonra da onun yeryüzünde durmasını sağlıyoruz.”
(Zuhruf,11)”Gökten yağmuru belli bir kadere-ölçüye göre-gerekli miktarda-tekrar tekrar indiren de O’dur.”
(Ra’d,17)”Allah gökten su indirdiğinde-yağmur yağdırdığında, dereler-vadiler-(kurumuş) nehir yatakları(ndan her biri) kendi hacimlerine göre-taşıyabilecekleri kadar, kendi ölçülerince-kaderlerine göre su akıtırlar.”
(Yâsin,38)”Güneş, kendisi için karar kılınan yörüngesinde kendine özgü bir durak noktasına-bir durma zamanına akıp gitmektedir.
Bu gücü ve ilmi sınırsız-üstün ve bilge olan Allah’ın koyduğu bir yasadır-takdiridir.”
(A’la,3)”O ki her şeye bir ölçü ve amaç takdir etti ve yolunu gösterdi-(her şeyi) bir ölçüye göre yaptı ve yönlendirdi-miktarını, şeklini-biçimini belirledi, yolunu çizip aydınlattı.”
TANRI’ya iftira ede ede
zulümde, zalimlikte sınır tanımayan
kara yazılar yazanların,
insanları köleleştirmek için kullandıkları,
bir adına da ‘alın yazısı’ dedikleri ‘kader’in;
doğru bilginin
TEK kaynağı KUR’AN’dan seçtiğim ‘Kader’ ayetleri ile
hiç ilgisi var mı?!?
(Tekvir,27,28)”Kur’an âlemler için bir hatırlatma-bilgi-uyarı-çağrı-öğütten başka bir şey değildir;
gerçeklerden yana doğruyu bulmak isteyenler için.”
Bir yanıt yazın