Laiklik neden savunmasız kaldı?

Amerikan küreselleşmesinin, ulus devlet yetkilerini bir merkezde toplama amacı olduğunu artık tüm insanlık biliyor.

Ulus devletlerin iç dokularını, yani sosyal yapılarını kontrol etmekte, Küreselleşmenin, almazsa olmazlarındandı.

Hatırlarsınız, Amerika, ülkemiz iç politikasında, hep iki partili bir sistem istemiştir. Meşruiyeti buradan elde etmeyi amaçlamıştır.

Çünkü iktidar halkın rızası ile oluşur. Meşruiyet buradan elde edilir.

Ben çok iyi hatırlıyorum. İnönü ve Demirel’den oluşan iki parti için Amerikan uzantılarının bu yolda çok gayret sarfettiğini…

Kitle partileri, ideolojileri çok gevşek olan yapılardır. Hatta ideolojisiz partiler bile diyebiliriz.

Ülkemizde, kitle partileri, toplumun tüm kesimlerinden oy alarak, iktidar çabası sürdürürler. Halkı kazanmak, onları ikna etme, cabaları vardır.

Toplum kendisine benzeyen insanı sever.

Ana muhalefetin sürekli sağa kayması parti yöneticilerinin tercihinden ziyade, iktidar olma baskısının çözümü; toplumun %90’nı Müslümansa, biz bu kesime, kendimizi dinsiz göstermeyelim çabası vardır. Bu durum yapısaldır.

Buna, kendilerini mecbur hissettiklerini düşünüyorum.

Dolayısı ile ana muhalefet hem kitle partisi olacak hem de laikliği savunacak! Araçsal Aklın penceresinden bakarsanız, bunun zor olduğunu görürsünüz.

Bunu imkânsız görüyorum. Gerici kuşatmanın yükseldiği bir dönemde, laikliği savunmak! Laikliği savunarak iktidar olmak. Çok zor.

Toplumun isteği; dinci olacaksın, azgın milliyetçi olacaksın, duygu ve düşüncesinde oluşuyor. Veriler bunlar.

İyi parti biraz laiklikten yana göründü, oyları MHP’ye gitti. Çünkü MHP milliyetçi olmaktan çok dinci ve ırkçı bir özellik taşır.

Türkiye’de sol güçlenemezse, laiklik her geçen gün gerileyerek, yok olur.

Gerçek laiklerdeki, Afganistan oluruz korkusu buradan çıkıyor.

Ben sanıyordum ki, dini gericilik eninde sonunda kapitalizmin ortaya koyduğu ilişkiler ile çatışır.

21 yıl sonra gördük ki, kapitalizmin en vahşisini uygulayarak, gerici kuşatmayı, neredeyse tamamlama noktasına getirdiler.

Eskiden ordunun güçlü Kemalist kadroları sivil iktidarları bu konuda engelliyordu. Artık o da yok.

Hızlı fakirleşme, yüksek enflasyon, yani ekonomideki sorunlar bile, bana mısın demedi. Gericilik öyle güçlenmiş ki, devrim dışında bir çıkış kalmamış.

Özet; kitle partisi olan ve toplumun her kesiminden oy alarak meşruiyet kazanma peşinde olan bir partinin lideri de değişse, LAİKLİĞİ SAVUNAMAZ.

Gericiliğin devlet içindeki bu örgütlülüğü karşında, ideolojik duruşu sert olan örgütlerle karşı konulabilir.

Amerika Türkiye solunu boşuna imha etmedi. Son Suriye hamlesini boşuna organize etmedi.

Türkiye’nin sosyal yapısı, 4 yaşındayken Kur’an kursuna giden, bugün 25 yaşında olan gençlerin duygu ve düşüncesine göre şekilleniyor.

Gerçekçi olmak ve bu gerçeğe uygun mücadele stratejileri benimsemek gerekir.

20 Haziran 2023, bulentesinoglu@gmail.com

Amerikan küreselleşmesinin, ulus devlet yetkilerini bir merkezde toplama amacı olduğunu artık tüm insanlık biliyor. - bulent esinoglu 1

Yorumlar

  1. Mehmet Yavuz Dedegil avatarı

    Bütün NATO ülkeleri gibi Türkiye de fiilen ABD Mandat’ı altında yani güdümündedir. ABD ise, 2. Ci Dünya Savaşından beri „Dünya hakimiyeti“ peşindedir.
    NATO ülkelerinin uyanmaması için hepsinde „Çok partili Parlamenter Demokrasi“ sisteminin uygulanmasında ısrarcıdır, çünkü ancak bu yöntemle, üye ülkelerin yönetim dizginlerini elinde tutabiliyor. Türkiye dahil, bu ülkelerde hem iktidar ve hem de muhalefet partileri, ABD nin sinsi ipleriyle kukla gibi oynatılırlar. ABD gerektiğinde üye ülkelerde yeni bir parti kurdurup iktidara getirerek/ortak ederek kendi politikasına hizmet ettirir. Almanya’da Yeşiller, Türkiye’de dinciler vs. Gaye araplaştırmak değil, „kafasızlaştırmaktır“.
    NATO’dan çıkmayan hiçbir ülke, kendi çıkarları yönünde ilerleyemez.
    Sayın Esinoğlu’nun analiz ve görüşlerine tam olarak katılıyorum. Diktatörün izin verdiği yöntemlerle hiçbir diktatör devrilmemiştir. O halde, diktatörün izin vermediği yöntemlere başvurmaktan başka çıkış yolu yoktur. Aynı şeyleri ATATÜRK’de yaşamadı mı? Padişahın emir ve fermanlarına uysaydı bugün bir TC olabilirmiydi?
    ATATÜRK’ün izinden giderek bir gölge hükümet kurup, cumhuriyet ve bağımsız demokrasiye inanan vatandaşların toplu olarak, bir takım sivil direniş etkenliklerine yönlendirilmesi gerekir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir