OKUL, ÖĞRETMEN VE GREV
HÜSEYİN MÜMTAZ
Sene sonu…
Sınavlar var.
Mezuniyet, sınıf geçme, kolej giriş; hepsi arka arkaya.
Ama isim kısaltmaları hayli karışık öğretmen sendikaları “grev”de.
Haftada 12 saatten fazla ders istemezlermiş, nakillere karşılarmış.
Düşünebiliyor musunuz, günde 3 saat olsa 15 eder, ondan bile az.
Geriye kalan 21 saatte ne yapacaklar?
“Buluruk, yaparık bişey”.
Nakil yok, ömür boyu evimin hemen yanındaki okulda kalacağım.
Meclis kapısını kırıyorlar.
Tutuklanan bir kişi yok.
BÜYÜK HARFLERLE MECLİS KAPISI.
Kapının gerisinde polis var ama…
Ne gaz sıkıl(abili)iyor ne de su.
“Demokrasi” var, gösteri ve yürüyüş serbest.
Meclis kapısını kırmak da…
Hızlarını alamıyorlar, hemen Meclis karşısındaki Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği önünde de gösteri yapıyorlar.
Neden az ileride Dereboyu’nun yukarısındaki çakma İngiliz Elçilik Temsilciliği önünde değil de TC?
Çünkü Türkiye 74’den beri “işgalci”… Ama Böyük Britanya 1877’den beri “sömürgen”.
Cellatlarına âşıklar.
Grev haktır, görev palavra.
Ercan’da, Teknecik’teki grevler hemen ertelenebiliyor da bu neden engellenmiyor?
Öğrenci sayısını en az dörtle çarpın, o kadar aile ferdi sıkıntıda, dört dönüyor.
“Aile fertleri” sadece adada değil, dünyanın dört bir tarafında.
Dedeler, büyükanneler her sabah telefon edip duruyorlar, “Bir gelişme var mı?”
“12 saatten fazla istemeyik”.
Hepiniz…
… “goşturun”.
Sonra “Dünya bizi neden tanımıyor?”
Neyinizi tanıyacak? 1 HAZİRAN 2023
Bir yanıt yazın