KUR’AN’a göre Şirk?!

Kendim hakkında bilgiyle başlayalım!?

Üniversitede İşletme eğitimi almış, Atatürk’e minnettar bir Cumhuriyet kadını ve KUR’AN’ı yıllarca Arapça-anlamadan okumuş, sayısız ‘hatim(?!) inmiş’ bir ‘inanan’ olarak;
‘Namaz kılarken(?!) neden anlamadan yatıp yatıp kalkıyorum, Fatiha duasında ne diyorum?’ gibi
aklımda sorularla, sorgulamalarla yaklaşık 30 yıl kadar önce KUR’AN incelemeye başladım. KUR’AN’da dikkatimi çeken iki konu üzerinde yoğunlaştım.
TANRI’nın bağışlamadığı tek günah olarak geçen ‘şirk’ ve ‘ahlâk’.

Ve yıllar içinde de bu iki konu merkezde olmak üzere, Türkçe çevirileri anlaşılır olan pek çok KUR’AN mealini karşılaştırmalı olarak inceledim ve devam ediyorum. Bir dönem de KUR’AN’da kök anlam araştırmaları yapan temizfikir.com sitesinden yararlandım.
Bu süreçte de gördüm ki, sadece, TANRI sözlerini anlamak için sürekli KUR’AN okudukça, çaba harcadıkça, o da kapılarını açmaya; tarihsel olaylar içindeki evrensel kurallarını, ahlâkî ilkelerini göstermeye başlıyor, anlaşılırlığı artıyor; emek verdikçe üzerindeki yaklaşık 1.500 yıllık tozlar, yalanlar temizleniyor.

KUR’AN’ı tekellerine almışların anlattıklarından, zulümlerinden kurtuluyor, özgürleşiyorsunuz!
Ve sonunda KUR’AN’ın, ahlâkî ilkeleriyle yaşamınıza rehberlik etmesini sağlıyorsunuz!

KUR’AN incelerken, ‘ilâhiyatçı’ ünvanı taşımanın gerekli olmadığını ve hoca, imam gibi anlatıcılara, ‘aracılara’ da ihtiyaç olmadığını farkettim.

İlâhiyatçıların görevi; akademik çalışmalarla, bilimsel yöntemlerin tamamını kullanarak(dilbilim, çeviribilim, etimoloji-kök anlam, epistemoloji gibi), Türk dili kurallarını da çok iyi bilip, çok özenle-çok titizlikle KUR’AN’ın Türkçe’ye çevirilerini yapmak, sadece KUR’AN bilgisi vermek ve
maddi çıkar olmadan, ticarî kaygı taşımadan okuyuculara, anlaşılabilir KUR’AN mealleri sunmak olmalı!

Kendi anladıklarını,
ilâhlaştırıp tapındıkları peygamberleri,
peygamber hadisini(!?)-sünnetini(?!) anlatmak
ve
bu anlatıları yaparken de kendi benliklerini öne çıkarmak olmamalı!

Tüm anlatılanları, söylemleri, hikaye-rivayetleri, dayatılanları bir kenara bırakıp, ‘TANRI ne demiş? Böyle mi söylemiş?’ diye hep ama hep sadece KUR’AN’a bakarak ve son sözü TANRI’ya söyleterek kendi anlama özgürlüğümü kullanmaya çalışıyorum. Hesabımı da sadece Sözün Sahibi TANRI-ALLAH-Yaradanıma vereceğim.

Hesap vermek üzere Huzuruna çıktığımda: ‘Sadece Kitabın KUR’AN’ı okuyup anlamaya ve hayatıma uygulamaya çalıştım.
Bu kadar anlayabildim, eksiğim çok, affet, bağışla!’ deyip TANRI’mın önünde sonsuz-sınırsız saygıyla eğileceğim.

‘Şuna-buna sormuştum, duymuştum!’ dersem o zaman Yüce Yaratıcı bana: ‘Ona-buna soracağına, açıp Benim Söylediklerime-KUR’AN’a baksaydın’ derse;
geri dönüş de yok ve de
hesap da çok zorlu!!!?

Ben böyle sadece KUR’AN’a çağırdıkça; ‘telefonumu isteyen, toplantı yapın, gelip sizi dinleyelim’ diyenlere söylediğim şu:
‘Olmaz, olamaz, olmamalı! Hocanızın, imamınızın, şeyhinizin yerine, bu sefer beni oturtmuş olursunuz! Ben ne kadar araştırmış olsam da sonuçta kendi anladığımı anlatırım.
O yüzden KUR’AN’ın ayetlerini-Yüceler Yücesi TANRI’nın Sözlerini kendiniz anlayın; beni ve tüm aracıları aradan çıkarın.
Ben sizi, sadece KUR’AN ile buluşturmaya çalışıyorum, KUR’AN’a işaret ediyorum!’

Esas konumuza gelirsek; KUR’AN’a göre ‘Şirk’ nedir? Şimdi onu inceleyelim!

KUR’AN’ın ana kavramlarından olan ‘şirk’ insanın, ‘insana’ yani kendi gibi yaratılmış bir kula kulluk etmesi!

Sevgide aşırıya kaçılan, maddeden oluşmuş, vazgeçilmez sanılan her şeye; para, güç, ego(kibir), iktidar, mal-mülk, eş, ana-baba, evlat, şöhret, mevkî, rütbe gibi yaşamın göz alıcı isteklerine kölelik etmek de, tapınç haline getirmek de bir çeşit şirk!

İnsanın özgürlüğünü, aklını, onurunu, hayatını ipotek altına alan ‘şirk’ kölelik sistemine karşı;
TANRI bütün uyarılarını, önerilerini, öğütlerini yaşamın anayasası olan Kitabı KUR’AN’da yazıya geçirtmiş ve böylece kayıt altına almış…

(Zümer,53)”Ey kendilerine karşı kötülük edip/kendi nefisleri aleyhine haddi-sınırı aşanlar. Allah’ın rahmetinden-sevgisinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar.”

TEK istisna; ‘şirk’

(Nisa,48)”Allah Kendisine ortak koşulmasını-şirki asla bağışlamaz; bundan başkasını-şirk ötesi her şeyi bağışlayabilir. Allah’a ortak koşan kimse, kuşkusuz, O’na çok büyük bir iftira etmiş olur.”

(Nisa,116)”Allah, kendisine şirk koşanları-ortak kabul edenleri bağışlamaz.”

(Câsiye,23)”Kendi arzu ve özlemlerini tanrı edinen-egosunu-kendi duygu ve arzusunu putlaştıran-ilahlaştıran-kendisini vazgeçilmez sanan kimseyi gördün mü-dikkat ettin mi?”

(Zümer,65)”Eğer Allah’a ortak koşarsan-şirke saparsan tüm yaptıkların boşa gider ve kaybedenlerden olursun.”

(Bakara,165)”İnsanlar arasında, Allah’ın astlarından birtakım eşler-insanları ilahlaştırarak Allah’a ortak koşanlar-Allah ile denk tutanlar vardır ve onları Allah’ı sever gibi seviyorlar. Oysa inananların Allah’a olan sevgisi ise kararlı ve daha güçlüdür. Ve şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kimseler-zulmedenler azabı gördüklerinde, bütün gücün tümüyle Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının çok çetin olduğunu keşke bu dünyada anlayabilselerdi!”

(A’raf,37)”Allah’a iftira eden-Allah adına yalan uyduran veya O’nun ayetlerini yalanlayandan daha saptırıcı-haksız-zalim kim olabilir? Kitaptaki nasipleri onlara erişecektir. Nihayet elçilerimiz canlarını almak için geldiğinde, ‘Allah’tan başka-Allah’ın astlarından yakardığınız ilahlar-taptıklarınız nerede?’ dediklerinde, onlar şöyle diyecekler: ‘Bizi terk ettiler.’ Üstelik kendi aleyhlerinde tanıklık-yanlış yaptıklarını itiraf edecekler.”

(Yusuf,106)”Onların çoğu Allah’a ancak şirk koşarak inanırlar-ortak koşmadan Allah’a iman etmezler.”

(Yunus,106)”Allah’ın astlarından sana fayda sağlamayan, zararı da dokunmayacak olan şeylere yalvarma! Böyle yaparsan hiç şüphesiz sen şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan kimselerden-zalimlerden olursun!”

(Şûra,21)”Yoksa Allah’ın izni olmadığı halde onlar için dini kurallar ve yasalar ortaya koyan ortakları mı var? Eğer cezanın ahirette verileceğine dair söz-önce belirlenmiş bir karar olmasaydı onların arasında yargı verilirdi. Şirk koşarak yanlış-kendi zararlarına iş yapanlara-Allah’ın dinini karartanlara-gizleyenlere acı bir azap vardır.”

(Ankebut,25)”İbrahim onlara dedi ki: “Sadece dünya hayatında aranızdaki sevgi ve dostluk-mal mülk sevgisi için Allah’ın astlarından birtakım putlar edindiniz. Hâlbuki kıyamet gününde birbirinizi tanımazdan gelecek ve kiminiz kiminize lanet edecektir. Barınağınız cehennem olacak ve orada kurtaracak yardımcılarınız da olmayacaktır.”

(En’am,22)”Hepsini bir araya toplayacağımız gün, şirk koşanlara soracağız: ‘Hani nerede o gerçeğe aykırı olarak inandığınız ortaklarınız-Allah’ın ortağı sandıklarınız?’”

(En’am,81)”Siz, Allah’ın size, hakkında hiçbir yetki vermediği-kanıt-delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmazken, ben nasıl olur da sizin ortak koştuklarınızdan korkarım?”

(A’raf,191,192)”Hiçbir şey yaratamayan, aksine kendisi de yaratılmış olan şeyleri-kişileri mi ortak-eş koşuyorlar? Oysa onlar, ne onlara yardım edebilirler ne de kendilerine yardım edebilirler.”

(Yunus,34,35)”Ortak koştuklarınızdan ilk kez yaratıp sonra tekrar diriltecek var mıdır? ‘Ortak koştuklarınızdan hangisi gerçeğe ulaştırabilir?’ Allah gerçeğe ulaştırır. Gerçeğe götüren mi, yoksa birisi götürmezse gidemeyen mi-doğru yolu bulamayan mı uyulmaya daha lâyıktır. Ne oluyor size, nasıl karar veriyorsunuz?”

(Rum,33)”İnsanların başlarına bir sıkıntı gelince, Rablerine yalvarır, yakarırlar. Sonra merhamet edip bir iyilik, rahatlık verince-sıkıntıları giderilince, onlardan bir kısmı Rablerine şirk koşarlar.”

(Rum,40)”Sizi yaratan, sonra geçinmeniz için gerekli vasıtaları sağlayan, ardından sizi ölüme götüren ve en sonunda da yeniden diriltecek olan, Allah’tır. O’nun ilahlığına ortak koştuğunuz güçler-ortak koşarak bağlandıklarınız bu işlerden birini yapabilirler mi? (Hayır!) O, ihtişamında sınırsızdır ve insanların kendisine eş-ortak koştuklarından çok yücedir!”

(Lokman,13)”Lokman oğluna öğüt verirken şunu demişti: ‘Dinle ey oğul, sakın Allah’a ortak koşma, kuşkusuz şirk (Tanrı’ya ortak koşmak) çok büyük bir zulümdür.’”

(Lokman,15)”Eğer annen ya da baban cahillik edip, seni Allah’tan başka ilâhın olamayacağı bilgine rağmen-körü körüne herhangi bir şeyi Allah’a ortak koşman için seni zorlarlarsa, bu hususta onlara itaat etme! Fakat dünyada onlara iyi davranmalısın.”

(Mü’min,42)”Siz beni Allah’a karşı nankör olmaya-inkâr etmeye-inanmamaya ve hakkında hiçbir bilgim olmayan şeyleri O’na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi, O Kudret Sahibi ve çok Bağışlayıcı olan (Allah’ı tanımay)a çağırıyorum!”

(Mü’min,73-74-75)”Ayetleri yalanlayan ortak koşuculara: ‘Şirk koştuklarınız nerede? Allah’tan astlarından ortaklar koştuğunuz-taptıklarınız nerede?’ denilecek. Onlar da: ‘Bizi terk ettiler. Meğer biz, daha önce (dünyada iken) birer hiç olan şeylere tapmış ve yalvarmışız-boş şeylerden yardım istiyormuşuz!’ diyecekler. İşte Allah, gerçeği yalanlayan nankörleri böyle sapkınlıkta bırakır. İşte bu, yeryüzünde hak hukuk tanımaksızın şımarıp azmanız ve küstahça böbürlenmeniz-kendinizi beğenmişliğinizden ötürüdür.”

(Mü’min,84)”Nihayet ortak koşucular cezamızı (apaçık) gördükleri zaman ‘Tek olan Allah’a inandık ve O’na şirk koştuklarımızı reddettik!’ dediler.”

(Fâtır,14)”Allah’ın astlarından olan-Allah’a ortak koştuklarınızı çağırsanız-yakarsanız sizin çağrınızı işitemezler. İşitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet Günü, kendilerine yakıştırdığınız şirki reddederler-sizin ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Hiç kimse sana, her şeyden haberi olan Allah’ın verdiği gibi haber veremez.”

(Ankebut,65)”Ortak koşucular bir gemiye bindikleri zaman [ve kendilerini tehlikede gördükleri sırada] içten bir inançla yalnız Allah’a yalvarırlar-dini yalnız Allah’a ait kılarak O’na yakarırlar. Fakat onları karaya çıkarıp kurtardığımız zaman, onu bunu tanrılaştırıp tekrar ortak koşmaya başlarlar-hemen şirk koşarlar.”

(Tur,43)”Yoksa ortak koşucuların Allah’tan başka bir tanrıları-ilahları mı var? Allah, sınırsız şanıyla insanların O’na yakıştırdığı ortaklardan-şirk koştuklarından münezzehtir!”

(Âli İmran,80)”Allah, size, doğal güçleri-melekleri ve peygamberleri-nebîleri tanrı-rab edinmenizi söylemez-istemez.”

(Kehf,26)”O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez.”

(Hud,1,2)”Bu KUR’AN öyle bir Kitaptır ki, şirk koşarak yapılan yanlışı; kendi zararlarına işi ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeler içertilmiş-bozulması engellenmiş, bir de en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen-sağlam yapan, her şeyin iç yüzünü-gizli yönlerini de iyi bilen tarafından, ayetleri kendi içlerinde ayrıntılı kılınmış, birbirleriyle açıklanmış ve ayrıca birbirleriyle bağlantılı olarak etraflı bir biçimde dile getirilmiştir. Ki onu okuyup da Allah’tan başkasına tapmayasınız-Allah’a ortaklar koşmayasınız diye açık ve anlaşılır olarak indirilmiştir.”

(Nisa,36)”Allah’tan başka hiçbir şeye asla ilahlık yakıştırmayın-Allah’a hiçbir şeyi ve kimseyi ortak koşmayın.”

Kendim hakkında bilgiyle başlayalım!? - baris isik

Yorumlar

  1. Alper B. avatarı
    Alper B.

    Tamamlanmış Öğreti Hakikat

    Kuran-Kerim kitabı insanlar arasında sosyolojik olarak her kademede adaletin nasıl tesis edilebileceğini anlatan emsalsiz ve ilahi bir eserdir. Kuran-ı Kerim’de Allah’ın sözleri ve gelen vahiy aracılığıyla onu insanlığa tebliğ eden Allah resulünün tüm yaşadıkları bu adalet tesisinin pratik anlamda nasıl uygulanabileceğini bireysel bir yaşam öğretisi olarak bizlere anlatmaktadır. İslam dininin dünya üzerindeki gelmiş geçmiş tüm inanç sistemlerinden farkı onun Allah ve Ahiret inancı temelinde aslında başlı başına hayatın içinde pratik olarak uygulamaya dönük bir bireysel yaşam öğretisi olmasıdır. Bu öğretinin amacı insanlar arasındaki haksızlıkların önüne geçmektir. insanlar arasında adaletin tesis edilebilmesi için, Kuran aracılığıyla bizlere bireysel bir yaşam dersi olarak aktarılan islam öğretisinin temelinde gönüllülük, akılcılık ve makbul ve güzel eylem icrası yatmaktadır. Bu öğretinin ilgili yöntem ve usullerinin uygulaması bireysel yaşamdan başlar ve onunla ilişkili aile hayatı ve ailelerin oluşturduğu toplumsal düzen ile devam eder. Toplumsal sosyoekonomik yaşamın ve en nihayetinde devlet yönetiminin adil bir şekilde sağlanması ise islam öğretisinin bireysel olarak uygulanmasından geçmektedir. Kuran-Kerim ve onun habercisi Resullah’ın bizlere anlattığı aslında dünyada insanlar arasında sosyolojik olarak her kademede adalet tesisinin nasıl gerçekleştirilebileceğidir. Ve İslam’ın özü bireyden aileye, aileden topluma, toplumdan devlete kadar adil yaşam düzeninin ancak ve ancak islam’ın bireysel bir yaşam öğretisi olarak uygulanması ile mümkün olacağıdır. Bu öğretiyi anlamak ve hayata geçirmek için sıralama şu şekilde olmalıdır, bir tek Allah bilgisinin ve inancın tesisi, iki ahiret inancının anlaşılması, üç Kuran’ın kesin hüküm bildiren ayetlerinde aktarılan yaşam öğretisinin anlaşılması, dört peygambere vahy olunduğu tebliğ zamanında peygamberin hayat öyküsün irdelenerek öğretinin özünün anlaşılması beşinci ve son olarak ta pratik anlamda lakin her nasılsa gönül rızası ile her bir bireyin kişisel yaşamında öğretinin ilkelerini uygulamasıdır. İslam hayatın dışında, ruhani bir inanç sistemi değil aksine hayatın tamda içinde ekonomik ve sosyal adaletin yegane sağlayıcısı olarak uygulanmaya elverişli, derin lakin yöntemi oldukça açık ve kesin bir yaşam öğretisidir. İslam hakikatin yani gerçeğin tamamlanmış bireysel yaşam öğretisidir. Allah ın tanımıyla Kuran ile mümkün olan her mümin için bir irşad halidir. Başta kişisel yaşamımızın sonrasında ailenin ve en nihayetinde toplumun ve devlet idaresinin adaletsizliklerden kurtulabilmesi için bunu böyle idrak etmek gerekir. Tüm zamanların ötesindeki ve ilahi vahiy ile bizlere bahşedilen bu öğretiyi geleneklerden arındırıp en duru haliyle idrak etmek ve kişisel hayatımızda uygulamamız gerekmektedir. Çünkü adalet yoksa özgürlük olmaz, özgürlük yoksa huzur olmaz. Bin bir zorluklar içinde oradan oraya savrulduğumuz şu dünya yaşamında başta bireysel sonrasında toplumsal anlamda huzur ve kurtuluş Kuran daki islam öğretisinin bireysel olarak uygulanmasından geçmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir