2003 yılında Kuzey Suriye’de PKK tarafından kurulan Demokratik Birlik Partisi (Partiya Yekîtiya Demokrat-PYD) 2011 sonrası dönemde Suriye’nin kuzeyinde etkinlik elde eden en önemli aktörlerden birisi haline gelmiştir. Örgütün liderliğini 2003-2010 yılları arasında Fuat Ömer yapmışken hali hazırda eş başkanlığını Salih Müslim ve Asya Abdullah yapmaktadır. Merkezi Kamışlı olan PYD, Afrin, Ayn el-Arap ve Haseke bölgelerinde etkili bir şekilde örgütlenmiş durumdadır. Kendi tabirleriyle Rojava olarak adlandırdıkları Kuzey Suriye’de “Apoculuk” ideolojisini benimseyen PYD, tüzüğüne göre Kongra-Gel’i Kürdistan Halkı için yüksek yasama organı olarak dikkate almaktadır. Bu ifadelerin tüzükte yer alması, PKK’nın yürütme konseyine bağlı hareket ettiği gerçeği, yönetim yapısı, sembol ve söylemleri, ayrıca Abdullah Öcalan’ın tüm Kürt halklarının lideri olarak kabul etmesi, PKK ve PYD’nin benzerlikten öte KCK’nın birer alt yapılanmaları olduğunu göstermektedir. Nitekim parti tüzüğünde Öcalan’ın KCK, tüm Kürt halkları ve Kongra-Gel’e önderlik yaptığını ve bunun kendileri tarafından da kabul edildiğini dile getirmeleri bu birlikteliği tahkim etmektedir. Tüzükte açık bir şekilde ifade edilen diğer önemli bir başlıkta ise, PYD üyeliği için aranan şartlar ifade edilmektedir. Burada Abdullah Öcalan’a bağlılık esas alınmaktadır. “Lider Öcalan’ın demokratik uygarlık metodunun benimsenmesi” parti üyeliği koşulu olarak sunulurken, “Lider Abdullah Öcalan’ın ve Kürt halkının değerleriyle gurur duymak, onlara bağlı olmak ve Lideri esaretten özgürleştirmek için mücadele etmek.” her bir parti üyesinin görevi olarak ifade edilmektedir. ROJAVA NASIL YÖNETİLİYOR?Kuzey Suriye’nin bazı kısımlarında PYD öncülüğünde 30 Ocak 2014 tarihinde özerklik ilan edilmiştir. Coğrafi olarak Cezire, Ayn el-Arap ve Afrin bölgeleri kanton olarak kabul edilmiştir. PYD’nin kontrol ettiği kantonlar bir çeşit anayasa hüviyetinde olan “toplumsal sözleşme” ile yönetilmektedir. İlan edilen kantonların yönetiminde şeklen Arap ve Süryaniler olsa da ana unsurlar PYD’li isimlerdir. Bu durumu belirleyen temel faktör ise demografiden ziyade PYD’nin silahlı gücü olan YPG’nin varlığıdır. Kantonlardaki yönetim şekli “demokratik öz yönetim sistemi” olarak adlandırılmakta ve kantonlar Demokratik Toplum Hareketi (Tevgera Civaka Demokratîk-TEV-DEM) tarafından yönetilmektedir. TEV-DEM’in koordinatörlük görevini, PYD eşbaşkanı Salih Müslim yürütmektedir. Afrin, Kobani ve Cezire kantonları ise yine birer başkan tarafından yönetilmektedir. Hali hazırda, Afrin kantonunun başkanı Hevi İbrahim’dir. Kobani kantonuna ise Salih Müslim’in oğlu Enver Müslim başkanlık etmektedir. Resmi merkezi Kamışlı olan ve Ekrem Heso tarafından yönetilen Cezire kantonu ise güvenlik tehdidinden dolayı Amude kentinden kontrol edilmektedir. YPG’DEN DEVŞİRİLEN GÜÇKuzey Suriye’de hukuki temel ise bir anayasa mahiyetinde olan “toplumsal sözleşme” üzerine inşa edilmiştir ve kantonların nasıl yönetileceğine dair ana hükümleri içinde barındırmaktadır. 06 Ocak 2014 tarihinde Amude’de farklı partilerin de katılımı ile kabul edilmiştir. Sözleşmenin önsözünde vurgu yapılan en önemli kısımlardan biri ise, özerklik ilanı yapılan bölge ve ilan edilen kantonların halen Suriye’nin birer parçaları olarak kabul edildiği bölümdür. KCK sistemine benzer bir şekilde konsey ve kuvvetler ayrılığı unsurları içermektedir. Şeklen demokratik bir çoğulculuk öngörülse de PYD toplumsal desteğinin ötesinde, askeri yapılanması YPG’den devşirdiği güçle, seçimle belirlenmesi gereken konsey pozisyonlarının çoğunda mutlak ağırlık sahibidir. Farklı partilerden oluşan bir ittifak olarak TEV-DEM, temelde çoğulculuğa vurgu yaparak bu yönetimi üstlenmekle birlikte, PYD dışında TEV-DEM’i oluşturan diğer partiler yine onun güdümünde küçük toplumsal tabanı olmayan seküler-Kürt oluşumlarıdır. Muhalif Kürtler, Suriye Kürdistan Demokratik Partisi (PDK-S) ve bir çatı örgütlenmesi olan Kürt Ulusal Konseyi (KUK) tarafından temsil edilmektedirler. Iraklı Kürt Lider Mesud Barzani ile fikri ve yapısal yakınlığı bulunan Suriyeli Kürtlerin kurmuş olduğu PDK-S, PYD’nin tüm baskılarına rağmen tüm kantonlarda faaliyet göstermeye çalışmaktadır. Bu yapılanma Suriyeli Kürt siyasi partileri içinde tarihi en eskiye giden oluşumdur. Bölgede bir diğer çatı örgütlenmesi olarak Kürt Ulusal Konseyi bulunmaktadır. PDK-S ve KUK, Suriye muhalefetinin yanında yer almakta ve Suriye devriminin bir parçası olarak kendilerini konumlandırmaktadırlar. Ancak muhalif Kürtler Esed rejimi tarafından desteklenen TEV-DEM ve PYD tarafından baskı altında tutulmakta ve siyaset üretmelerine müsamaha gösterilmemektedir. PDK-S ve KUK taraftarı Kürtlerin büyük çoğunluğu YPG tarafından sindirilmiş ve Türkiye ve IKBY’ye göç etmek durumunda kalmışlardır. Mesud Barzani’nin girişimleriyle 2012 yılında TEV-DEM ile KUK arasında görüşmeler gerçekleştirilmiş, iki tarafın da katılımlarıyla Kürt Yüksek Komitesi kurulmuştur. Ancak PYD’nin baskıcı siyasetinden dolayı bu mekanizma hayata geçirilememiş, KUK bünyesinde temsil edilen birçok parti ya PYD’ye katılmış ya da faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmıştır. YPG/YPJ VE ASAYİŞ MİLİSLERİSuriye’deki iç savaşın patlak vermesinden sonra bölgede faaliyet gösteren diğer silahlı yapılanmaların yanında, PYD’nin silahlı kolu olarak Halk Savunma Birlikleri (Yekîneyên Parastina Gel-YPG) önemli bir güç olarak ortaya çıkmıştır. YPG güçleri ülkenin kuzeyinde, Kürtlerin yoğunluklu yaşadığı yerlerden rejim güçlerinin muvazaalı bir şekilde çekilmeye başlamasıyla 19 Temmuz’da Ayn el-Arap’ı, 20 Temmuz’da ise Amude ve Afrin’i, ciddi bir çatışma yaşanmaksızın ele geçirmiştir. YPG güçleri Haseke’nin kuzeyindeki Kamışlı civarında da ilerlemeye devam edip, el-Malikiye’yi ele geçirmiş, Batı Haseke’de ise Resulayn’a girmiştir. Buralarda yine Esed güçleriyle ufak çaplı çatışmalar haricinde ciddi bir mücadele yaşanmamıştır. Kamışlı ve Haseke şehir merkezlerindeyse, Esed Rejimine ait askeri üstler ve devlet kurumları kalmaya devam etmiş, bu şehirleri Esed rejimiyle YPG birlikte konuşlanmışlardır. Kısa zaman içerisinde tüm bu bölgelerin kontrol edebilmesi, YPG’nin örgütlenmesi daha önceden gerçekleştirdiği göstermektedir. 2012 yılında açıkça faaliyetlerini sürdürmeye başlayan YPG, PKK terör örgütünün silahlı Halk Savunma Güçleri, (Hêzên Parastina Gel-HPG) kanadına benzer bir şekilde yapılanmıştır. YPG, aynı zamanda (PKK’nın YJA-Star-Yekîneyên Jinên Azad ên Star-birlikleri gibi) sadece kadınlardan da oluşan Yekîneyên Parastina Jin (YPJ) yapılanmasını da içinde barındırmaktadır. Farklı kaynaklara göre toplamda 30 bin civarında militanı (10 bini YPJ’li) komutası altında tutan YPG/YPJ, örgüt tüzüğüne göre Kuzey Suriye’de ilan edilen Rojava Öz Yönetimindeki kantonların güvenliğinden ve toprak savunmasından sorumludur. Genel komuta kademesinin yanı sıra en önemli YPG organı genel askeri konseyidir. Toplamda 55 üyeden oluşan ve altı ayda bir toplanan genel askeri konseyinin yerelde de temsili için yerel askeri konseyler mevcuttur. Genel komuta kademesinde genel komutan görevini yürüten kişi Sipan Hemo’dur. Örgütün sözcülüğünü Redur Halil, YPJ’nin komutasını ise Nesrin Abdullah yapmaktadır. KULLANIŞLI BİR AKTÖRPKK’nın Suriye yapılanması olarak faaliyet yürüten PYD, 2011 yılında başlayan Suriye devriminden yararlanmak istemiş bu bağlamda karşılıklı çıkar zemininde Esed rejimiyle birlikte hareket etmeye başlamıştır. Rejimle kurduğu askeri angajman ve PKK’nın verdiği destekle oluşturduğu YPG güçleriyle daha önce muhaliflerin safında yer alan Kürtleri tahakkümü altına alarak kanton yönetimleri ilan etmiştir. Kantonlarda PKK’nın esasen Türkiye’de uygulamak üzere teorik alt yapısını oluşturduğu öz yönetim modelini uygulamaya başlamış, başta muhalif Kürtler olmak üzere mutlak otorite tesis etmeye çalışarak kendisi dışında hiçbir unsura yaşam hakkı vermeyen bir siyaset yürütmüştür. DAEŞ’in Suriye’deki varlığından istifa ederek ABD’nin DAEŞ’e karşı verdiği mücadelede kendisini kullanışlı bir aktör olarak sunmuş, bu sayede sahip olduğu kantonları birleştirme çabası içerisine girmiştir. Rusya’nın savaşa dâhil olmasından sonra ABD ile kurduğu ilişkinin bir benzerini Rusya ile de tesis etmeye yönelik makyavelist adımlar atmıştır. PYD bölgeye dair ihtiraslarımı gerçekleştirebilmek adına Esed rejimi, ABD ve Rusya ile taktik ilişkiler içerisine girerek Kuzey Suriye’de Arap ve Türkmenler’in yaşadığı bölgeleri de kontrol altına almaya çalışmakta ve Akdeniz’e kadar inebilecek bir kuşak oluşturma hedefiyle hareket etmektedir. Ele geçirdiği bölgelerde tehcir siyaseti güderek savaş suçlarına imza atmaktan çekinmezken, PKK’nın Türkiye’de çatışmazlık ortamına son vermesinin ardından, Türkiye’ye yönelik hasmane bir tutum içerisinde olmuş, PKK ve ilişkili diğer terör örgütleri için bir üs işlevi görmeye başlamıştır. PYD’nin “Rojava Devrimi” olarak adlandırdığı kuşağın bölgesel ihtiraslarına tezat teşkil edecek şekilde ciddi kırılganlıkları da vardır. Tüm Kuzey hattı Türkiye’nin kontrolünde olan PYD, merkez üssü olan Cezire ve Haseke’nin bir kısmını Esed güçleriyle paylaşmaya devam etmektedir. Burada Şammar aşireti başta olmak üzere yoğun bir Arap nüfus da vardır. Yine Afrin, Ayn-el Arab ve Cezire’de PYD’nin baskıcı siyasetine muhalif Kürtlerin oluşturduğu ciddi siyasi hareketlerde mevcuttur. IKBY’de KDP’nin desteğiyle PYD’ye muhalif Kürtlerden oluşturmuş bir peşmerge birliği mevcuttur. PYD açısından diğer bir zayıflık ise askeri yeterliliğidir. PYD’nin oluşturduğu YPG güçlerinin kahir ekseriyeti savaş tecrübesi olmayan az eğitimli 16-20 yaş arası gençlerden oluşmaktadır. Ağır silahlara sahip olmayan YPG’nin Suriye’nin kuzeyinde kontrol ettiği alan genişlerken bu bölgelerde konuşlandıracak asker sıkıntısı çekmekte ve zorunlu silah altına alma uygulaması yapmaya çalışmaktadır. Ayn el-Arap kuşatması örneğinde olduğu gibi ABD hava desteğinden mahrum bir YPG’nin askeri açıdan kısıtlara sahip olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca Esed rejimi-ABD ve Rusya’yla tesis edilen ve karşılıklı çıkar ilişkisi üzerinden tesis edilen taktik ilişkilerin de ne kadar sürdürülebileceğine dair ciddi soru işaretleri bulunmaktadır. Suriye yaşanan kaos ve vekalet savaşında kendini büyük güçlere kullanışlı bir araç olarak sunarak kazanım elde etme stratejisi sürdürülebilir görünmemektedir. [Star Açık Görüş, 7 Şubat 2016] |
PKK DOSYASI : PYD’nin Örgütsel Yapısı ve Yerel Yönetimi
Yorumlar
-
Mustafa Aslan Aksungur Şub 12, 2016 at 21:04
net) Ekler11 Şub (1 gün önce)
İLGİLİ SİTE LİNKİ : http://yasamdanyanayiz.com ÖZEL BÜRO NOTU : İçinde “Barış…Mustafa Aksungur
11 Şub (1 gün önce)Alıcı: ozel-buro-isti.
Mustafa Aslan AKSUNGUR Eğitimci-Araştırmacı-Yazar
Memurevleri Mah.Tonguç Cad.205Sok.No: 2/44
ANTALYA
0 535 445 55 11 [email protected]
71
DİNDİRİN BU KANI! I.
ÇIKAR DALKAVUKLUKLARINI YOK EDELİM
Güzel Türkiye’mizin Yüksek makamlarında: (Diyelim ki, 4000) Makam Sahibi var. Bunların çevresinde bunlara DALKAVUKLUK yapmak icin Dört dönen DÖRT MİLYONU AŞKIN ÇIKAR DALKAVUĞUUZ APORT beklemetedirler. Bu İTLERİN Payları, bekledikleri kemik kırıntları önlerine atılmazsa, sahiplerini bile DALAMAYA kalkışırlar. Bunları böylece blelim..!
Şunu da bilelim ki bu Yüksek Makam sahiplerimizin hiç birisi, CUMHURBAŞKANIMIZ bile olsalar, bu dalkavuklardan güç almadan, onları maşa olarak kullanmadan İNSANLIĞA AYKIRI İŞLEVLER İÇİN “OLUR!” veremezler; imza koyamazlar! Maçaları sıkmaz!Maşasız meşe koru tutulmaz! Tutmaya kalkışanın Elleri yanar.
HIRSIZLIĞA + YOLSUZLUĞA + PETROL KAÇAKÇILIĞINA … vd. vd. Akla gelen tüm yolsuzluklara, aykırılıklara cesaret edemez olurlar! İmza atamazlar!
Durum böyle olunca da, YETMİŞ YILDIR yaşadığımız tüm kanunsuz eylemler, usturayla kesilmişçesine şirrrp diye kesilir. Yüce Türk HALKI da, topluca hepimiz BİRDEN rahat bir nefes alırız. İşimize gider, işimizden gelir, işimizi kotarır İNSANCA, İNSAN gibi yaşarız..!
İşte o zaman, gerek bilerek, gerekse bilmeksizin, ruhumuz bile duymaksızın SÖMÜRÜLEN BİZLER VE DE O (74) MİLYON İNSANIMIZDAN hiç birimiz, kanımızı o yetkili Makam sahibi sömürgenlerimize içirtmeyiz, sömürtmeyiz..!Hoş, zaten o sömürgen sınıf temsilcilerinin, makam sahiplerinin hiç birisi de sömürmeyi gündemine almak şööyle dursun, akıllarından bile getiremez olurlar ol zamanlar…
SÖMÜRÜLEN Bu 74 milyon insan, (İçinde ben de varım.) Uyanmak, bir yumruk olmak zorundayız… Gelin uyanalım..!
Bir elde beş parmak var. Parmaklarımızı ayrı ayrı tuttuğumuz zaman avucumuzda su bile eğleşmez. Hiç bir maddeyi tutamayız! Onları birleştirdik miydi, her hakkımızı alır, her şeyi avucumuzla tutar, avucumuzun ortasında buluruz..!
Eee, öyleyse: Eyy o özel çıkarcılar dışındaki 74 milyon HALK İNSANI!Gelin 74 yıldır yattığımız bu “Eshab-ı Kehef Uykusundan” uyanalım artık! Şu DÖRT MİLYONCUK ÇIKARCILAR GÜRUHUNU, ÇIKAR DALKAVUKLARINMIZI, eğer istersek tükürüğümüzle boğarız..!
Gelin isteyelim, BOĞALIM, YOK EDELİM DALKAVUK GÜRUHUNU..!
m.a.a.
ÇIKARCI DALKAVUKLAR GÜRUHUNU YOK EDELİM..! Kampanyasını başlattım. ETKİNLİĞE ve EYLEME geçirmek için senin yardımına ihtiyacım var.
Hemen şimdi 30 saniyeni ayırarak bu ilişimi imzalar mısınız? İşte linki:
Mustafa Aslan AKSUNGUR Eğitimci- Araştırmac-
Yazar. Memurevler Mah Tonguç Cd 205 Sok No 2/44
ANTALYA
Tel: 0535 445 55 11 [email protected]
72
DİNDİRİN BU KANI! II.
ÇIKAR DALKAVUKLUKLARINI YOK EDELİM
“-Söz, özü dışa yansıtan bir dış-bükey aynadır!” Diye başlarsam söze ve de:
“Bilimin dalkavuğu olamaz! Gel bil ki insanlık için Bilgenin dalkavuğu, cehlin (Bilmezin) dalkavuğundan bin bir-iki kez daha yıkıcıdır; bin-üçyüz beş kez daha tehlikeli olur!” Diye sürdürürsem sözlerimi; acab’ola ki, sizler ne buyurursunuz benim bu yadsınamaz “doğrularıma…”
Sizlerin ne buyuracağınızı pek bilemem kuşkusuz ben… Ama sizlere şunu arz edeyim ki:
“Tek başına da kalsan, doğru bildiğin yolda yürü ya Mustafa!” Diyor beyin kıvrımlarıma sığamayan aklım bana…
Düşünüverelim biyol, bir ülkede normal yargı kurumları varken, bunlar görevlerini hiç bir etki altında kalmadan, düpedüz, onurluca yapıp dururlarken, onlarla yetinmeyen, o ülkeye “Özel Mahkemeler” kurulmasına ve bu Mahkemelere: “Özel Yargıçlar + Özel Savcılar” atanmasına, özel yetkilerle donatılmalarına “Parmak Olur”u vermek ne demektir..? Hem de Millet Adına…
Ben buna: “Halk Düşmanlığıdır + Diktatör Dalkavukluğudur!” diyorum. Yanılmışsam Eger, adını sizler koyunuz lütfen de, ben de öğreneyim. Yanlışımı görrsem yanlışımdan döneyim.
“Yanlışlarından dönmek gibi yüce erdem olamaz..!” Demiş büyüklerimiz.
Bu: “Özel Yasaları” öneren kişilere, kurumlara, bu istemi yasalaştıran Meclise, yürürlüğe koyan yetkili makamlara, hele hele bu yetkili katlara DALKAVUKLUK yapan, yandaş parmakçı kaldıraç makinalarına…
“Kavakta nar biter mi?” diyen her üst görevlisinin önünde eğmeç gibi eğilerek:
“Hem de kafam gibi gibi biteeer Âmirim, Bakanım.. Başbakanım..Cumhurbaşkanım..!” Diyen yetki ve oy sahibi sözde “Bilge”lerin yıkımını, hangi “Bilmez”in kazması, küreği, dinamidi, beyni, yüreği, gücü, teni, teri… hatta, hatta, o kutsal denilen “Oyu” ve onun arkadan gelecek olan “Soyu” düzeltebilir acaba..?
Bunun doğru yanıtını bulmak için şu bizim: 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri çalışmalarına bir bakıvermemiz yeter de artar bile…
Bir ülkeye en büyük kötülüğü yapan, o ülkenin “Diktatörü” değildir Dostlarım; o diktatöre diktatörlük yolunu açan, çevresinde kümelenmiş olan kişiliği paçavralaşmış “Çıkar Dalkavuklarıdır. Çıkar Güruhlarıdırlar! Bunlar Milletin vekilleri değil, ÇIKARLARININ Tutsaklı vekilleridirler!”
Düşünün biyol: Çevresindeki dalkavukları olmasa, 17 ve 25 Aralık olayları, böylesine sessizce örtülebilir miydi şu Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde, ve de dışında? Örtülmek şöyle dursun, “Cumhurbaşkanlığı makamı ile Ödüllendirilebilirler miydi? Onu isteyen kahramanlar?
“Akıl için yol birdir!” demiş atalarımız. Akllarımızı başımızdan hiç bir RÜŞVET ayıramasın lütfen…
Yaptığı her yolsuzluğa, her kanunsuzluğa:
“Pek güzel yapıyorsunuz Başkanım, Başbakanım, Yan bakanım, Dik çakanım!” diyen dalkavukları olmasa, yasaları çiğneye çiğneye kim, nasıl Cumhurbaşkanlığı Makamına, tereyağından kıl çeker gibi bu denli kolaylıkla çemrenip çıkabilirdi ki?
Ben, onu-bunu bilmem; bildiğim bir şey varsa, o da: Her Ulusun, yok olmamak için yok etmesi gereken en başta gelen baş “DÜŞMANI”: O Ulusun başına çöreklenen “Diktatörü” değildir. O Diktatöre o makamı açan, Dikatörün çevresinde dört dolanan Çıkar Dalkavukları Güruhudur. Halkımızın ve ülkemizin selameti için en başta gelen görevimiz: Bu güruhları yok etmek DALKAVUKLUĞU ortadan kaldırmaktır.
Yüce Türk Halkları adına, her Halk severin, her İnsan severin “Birincil Görevi”:
DİKTATÖRÜNÜ yok etmek değildir! O diktatöre cesaret veren, destek olan, DALKAVUKLUK yapan Dalkavuklar sürüsünü, Derintilerini yok etme-kutsal görevidir…
Eyy Yüce Türk Halkı: Buyurun Kutsal Görev için iş-başına..!
İşimiz, Diktatörlerimizi yok etme savaşımı değildir. Diktatörlere Cür’et, Cesaret ve Yetki veren DALKAVUKLAR kümesini yok etme savaşımıdır..!
Şu son iki binli yıllar içinde öylesine de çoğaldılar ki bu dalkavuk deriltileri, affedersiniz: Halkımızın o dopra deyimiyle:
“*ikimizi sallasak, kesinkes bir dalkavuğumuzun kıçına dokunur!” Oldu… İşte bu kesimine çoğalttık bu çıkar dalkavukları srsünü şu sahipsiz Ülkemizde…
Bu Dalkavuklarımızı yok etmediğimiz sürece, Ulusçak, tümden “Yok Olma” sorunuyla karşı- karşıya kalacağımızı bilmemiz ve gerekenleri yapmak için bu konuyu bilincimizden hiç çıkarmamamız gerekir..!
Benden söylemesi. Ötesini Yüce Türk Halkımızın beyni, vicdanı ve “OY!”Ları bilecek artık… m.a. a.
“-ÇIKARCI DALKAVUKLAR GÜRUHUNU YOK EDELİM!” Kampanyasını başlattım. ETKİNLİĞE ve EYLEME geçirmek için sizlerin yardımlarınıza ihtiyacım var.Hemen şimdi 30 saniyenizi ayırarak bu ilişimi imzalar mısınız LÜTFEN? Buyurn, İşte Linki:
ÖZEL ÇIKARCILAR DIŞINDAKİ 74 MİLYON HALK İNSANIMIZI: ÇIKARCI DALKAVUKLARI YOK ETMEYE ÇAĞIRIYORUM!
Mustafa Aksungur
–
Mustafa Aslan AKSUNGUR Eğitimci-Araştırmacı-Yazar
Memurevleri Mah.Tonguç Cad.205Sok. No: 2/44
ANTALYA
0 535 445 55 11 [email protected]
73
DİNDİRİN BU KANI: III.
ÇIKAR DALKAVUKLUKLARINI YOK EDELİMOturdukları “MAKAM KOLTUKLARININ” verdiği yetkileri kötüye kullanan; ÇIKAR SAĞLAMAK icin Milletin başında boza pişiren Milletvekilleri… Bakanlar… Başbakanlart… Cumhurbaşknları ve yetkilimakam sahipleri! Sizleredir sözüm:
Verdiğiniz keyfi kararlarınızdan ve yasadışı emirlerinizden ötürü, tüyü bitmedik yetim-yetameden tutun da, tüm 77 milyonTürk Halkına karşı iliklerinize dek günahlı, iliklerinize dek sorumlusunuz…
Şunun şurasında, en uzun yaşayan insan, 60, 70 yıl, haydi bilemedin, 100 yıl yaşıyor. Eee, düşünüverelim biyol, değer mi şu YÜZ YILLIK bir çıkar saltanatı için kıyamete kadar o ateşli CEHENNEM BALÇIĞININ batağınıp kıvranmaya..?Valiler, Kaymakamlar, Yargıçlar, Savcılar, Kumandanlar, Amirler, Memurlar ve digerleri..!
Amirlerinin emirlerine uyarak ya da rüşvet alarak yasadışı işler yapan tüm yetki sahipleri, sizler de en AZ sizleri atayan makam sahipleri kadar kanlı, kirli bir GÜNAH BALÇIĞININ Çıkmazına gömülür, GÜNAH ÇAMURUNDA debelenir durursunuz… Unutmayın ki: “Yerin üstü varsa, altı da vardır!” Demiş Atalarımız. Yasadışı emirlerde amir, memur, üst alt diye bir özür tanınmaz.
Bu dekicik anımsatmalardan sonar, gelelim şimdi de 2016 Türkiye’sinin barış içindeyken verdiği savaş telafetine:
88 YAŞINDAYIM. Bir TC. Vatandaşıyım. İnanın içtenliğime, Televzyon açmaya, Haber dinlemeye, Gazette okmaya korkar oldum. Gün geçmiyor ki Iki, üç, beş Mehmetçiğimizi şehit vermemiş olalım. Kurtuluş Savaşı şehitlerimizi geçti nerdeyse teröre verdiğimiz kurbanlarımızın sayıları…
Ateş düştüğü yeri yakar. O şehit analarının, o şehit babalarının, o şehit bacılarının, o şehit yakınlarının yüreklerini yakmaya şu bizim DEVLET SORUMLARIMIZIN ne hakları var Allah aşkna..?
Böylesi kanlı ölüm acılarını yaşayan Halk İnsanları:
“-İlâhi senin de başına gelsin de, en kıymetlilerinin canında bul..!” Diye SORUMLULARA ilenir dururlar…
Bizim gani gönüllü yüce HALKIMIZ bunu bile gönül indirmiyor.
Anlayın artık..! Dindirin bu kanı..! m.a.a.“-ÇIKARCI DALKAVUKLAR GÜRUHUNU YOK EDELİM!” Kampanyasını başlattım. ETKİNLİĞE ve EYLEME geçirmek için sizlerin yardımlarınıza ihtiyacım var.Hemen şimdi 30 saniyenizi ayırarak bu ilişimi imzalar mısınız LÜTFEN? Buyurn, İşte Linki:
ÖZEL ÇIKARCILAR DIŞINDAKİ 74 MİLYON HALK İNSANIMIZI: ÇIKARCI DALKAVUKLARI YOK ETMEYE ÇAĞIRIYORUM!
Mustafa Aksungur
74
DİNDİRİN BU KANI! IV
ÇIKAR DALKAVUKLUKLARINI YOK EDELİM
-
yazılarınızı yazar girişi yaparak gönderiniz lütfen, aksi takdirde hesabınız bloklanabilir.
Bir yanıt yazın