“En tüyler ürpertici fiiller, pratik bir sorunu çözmeye odaklanmış herhangi bir saldırgan duyguya sahip olmayan insanlar tarafından gerçekleştirilmiştir.”
– (L. Svendsen)
Nazilerin krematoryumlarını inşa eden mühendislerden biri, böyle bir fırın için patent almak istemişti.
Travmalar büyükten küçüğe her insanda öncelik duygusunun kaybına ve çaresizliğe, çaresizlik inkâra, inkâr dalgınlığa, sakarlığa, yanlış kararlara, güçsüz olana saldırmaya yöneltir.
Kriz anında perspektifi kaybetmek, kafanın karışması anlaşılabilir bir durumdur.
Böyle zamanlarda bilime güvenmeliyiz. Bilim insanları eğitim sürsün diyor.
Eğitimin sürmesi sadece bir müfredat meselesi değildir. Bir arada olmak dayanışmayı arttırır ve ruh sağlığını korur.
Kontrolün olup olmamasıyla ilgilidir travma; hayatımın kontrolünü kaybettim endişesi travmayı derinleştirir. Travma bir bakıma insanın seçme ve belirleme yetisini ya da bu dünya üzerindeki varlığını, etkisini kaybetme korkusudur.
Öğrencilerin ya da vatandaşların seçme ve belirleme hakkını elinden alırsanız travmatize edersiniz.
Yurt öğrencinin evidir. Öğrencileri evinden ederek yeni bir travma yaratmış olur.
Depremden etkilenmeyenleri bile etkiler bu: Benim hayat üstünde, hayatım üstünde hiçbir etkim yok duygusu yaşatır.
Agah Özgüç
Bir yanıt yazın