Deprem bölgesinde felaketler bitmedi

Deprem bölgesinde felaketler bitmedi: Ormanlar inşaata açıldı

Yeni çıkan OHAL Kararnamesi ile birlikte ormanlar, meralar, tapuda tescil edilmemiş her yer afet bölgelerinde inşaata açıldı, itiraz hakkı ortadan kaldırıldı. “Depremden yıkılan kentleri kurmak için orman ve meraları yok etmeyin,” diyen Gözde Özbey bir kampanya başlattı. Orman ve meralar ranta kurban gitmesin diyorsan sen de imzanı ekle ve paylaş.

Depremden Yıkılan Kentleri Kurmak için Orman ve Meraları Yok Etmeyin

Ormanlar, meralar, tapuda tescil edilmemiş her yer afet bölgelerinde inşaata açıldı.

Kapsamlı bilimsel değerlendirme yapılmadı, bilim insanlarının katılımcılığı sağlanmadı.

Afetten etkilenen kentlerde yeni yapılaşma süreci imar ve planlama süreçleri  yok sayılıyor. Kimsenin itiraz hakkı olmayacak, mimarlar, şehir plancıları, planlama uzmanları, belediyeler, yurttaşlar süreç dışı bırakılacak. 

On binlerce insan öldü. Birleşmiş Milletler 1,5 milyon insanın evsiz kaldığını ve en az 500 bin konut yapılması gerektiğini açıkladı. Planlı, bilimsel yöntem geliştirerek ve katılımcılığı sağlayarak kentlerimizi yeniden kurmak yerine hala depremler devam etmesine, bilim insanları beton dökmek için yanlış zaman olduğu yönünde uyarmasına rağmen  aceleyle inşaat kararları alındı.  Afet bölgelerinde aceleyle alınmış inşaat kararlarına değil; bilime, katılımcılığa, uzmanlara ihtiyacımız var!

Afet bölgelerinde evsiz kalmış ve depremden etkilenmiş yüz binlerce kişinin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını savunacağız. 

6 Şubat depremlerini, doğa koruma alanlarına beton dökmenin, tarım alanlarını ve ormanları yapılaşmaya açmanın, zemini yanlış yerlerde atılmış inşaatların ölümcül sonuçları ile yıllarca hatırlayacağız ve yasını tutacağız. 

24 Şubat 2023 tarihinde yayınlanan Olağanüstü Kanun Hükmünde Kararnamesi’nde ise karar vericilerin yaşadıklarımızdan öğrenmemiz gereken dersleri almadığını görüyoruz. Yürürlüğe giren yeni kararname ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na depremzedelerin bundan sonraki hayatını etkileyecek olağanüstü yetkiler verildi. Bu yetkiler yıkıma maruz kalan kentlerimizi, deprem coğrafyasında yer alan Türkiye’yi depremden ve iklim krizinin neden olduğu afetlerden koruyacak mı yoksa daha büyük çevresel yıkımlara mı neden olacak? 

Yeni çıkan OHAL Kararnamesi ile birlikte ormanlar, meralar, tapuda tescil edilmemiş her yer afet bölgelerinde inşaata açıldı, itiraz hakkı ortadan kaldırıldı. “Depremden yıkılan kentleri kurmak için orman ve meraları yok etmeyin,” diyen Gözde Özbey bir kampanya başlattı. Orman ve meralar ranta kurban gitmesin diyorsan sen de imzanı ekle ve paylaş. - ormanlar imara aciliyor

Resmi Gazete’de yayınlanan OHAL KHK’sı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na olağanüstü yetkiler verildi. Yerleşim alanı belirlemede  sadece fay hattına yakınlık, zemin, yerleşim yeri yakınlığı esas alınacak. Afetlere dirençli kentler inşa etmek için gereken daha kapsamlı standartlar ne yazık ki gözetilmemiş görünüyor. Bakanlık gerekirse Mera Kanunu ve Orman Kanunu kapsamında olan yerler için yerleşim yeri tespiti ve vasıf değişikliği yapabilecek. 

  • Orman ve meraların yerleşim yeri olarak tescili mümkün olabilecek, ayrıca tapuda henüz tescil edilmemiş yerler de yerleşim yeri olarak tespit edilebilecek.
  • Yeni yerleşim yeri tespiti imarsız, plansız olabilecek ve herhangi bir itiraza açık olmayacak. Enkaz atıklarının döküm sahası valilikler tarafından mevzuata göre belirlenen belgeleme süreçlerine tabi olmadan yapılabilecek.
  • Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından alınabilecek tüm bu kararlarda herhangi bir katılımcı süreç işletilmesi öngörülmüyor. 

Kentlerimizi afetlere ve iklim krizine dirençli hale getirmek için bilim insanlarının katılımına, şeffaf ve katılımcı planlamaya ihtiyacımız var!

Taleplerimiz

  • Olağanüstü düzeyde doğaya zarar verecek, yeni doğa ve canlı yaşamı kaybına neden olacak olağanüstü yetkileri geri çekin. 
  • Doğayı iflasın eşiğine getiren politikalardan  vazgeçin, bilimi önceliklendirin. Doğa koruma alanlarına, ormanlara, meralara beton dökme alışkanlığınızı bırakın. 
  • Deprem ve iklim krizi afetlerine kentlerimizi hazırlamak için bilim kurulu oluşturun. Belediyelerin, bilim insanlarının, meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine uygun yol haritası belirleyin. 
  • İklim krizlerinin neden olduğu afetler çağında afeti sadece deprem olarak tanımlamak yerine, kentlerimizi bütüncül ve kapsamlı politikalarla iklim krizinin neden olduğu sıcak dalgalarına, sellere, fırtınalara, kuraklığa hazırlayın. 
  • Asbest ve diğer toksin maddelerin ortaya çıkmasıyla hayatta kalan depremzedelere ve depremzedeler ile dayanışmak için bölgede olan insanların sağlığına ciddi zarar verebilecek enkaz atığı yönetimi için bilim insanları, hekimler, TMMOB, meslek odaları ile birlikte çalışın. Bu ciddi sağlık riskleri içeren meseleyi sadece teknik uzmanlığı olmayan valiliklerin insiyatifine bırakmayın. 


Yazıları posta kutunda oku


“Deprem bölgesinde felaketler bitmedi” için 2 yanıt

  1. Yönetimin, halkın elinden çıkıp din adamlarının eline geçtiği durumlarda, artık bilim ve mantık
    kalmaz. Türkiye bu durumdadır ve bu durum, seçimler ile de değişmeyecektir.

    Antik Mısır‘da 2. Ramses genç yaşta firavun olduğunda aynı durumla karşılaşıyor. Halk Firavun’un değil din adamlarının sözüne itibar ediyor. 2. Ramses bu yüzden başşehri kuzeyde bir yere nakletmek zorunda kalıyor.
    Türkiye’de durum AKP sayesinde bu duruma gelmiştir. Halkın %30 u din adamları tarafından doğru düşünme yeteneğini kaybetmiştir. Diğer %70 i de, halkı değil, sadece kendi ikbalini düşünen politikacıların elindedir.
    Cumhuriyet, tek parti olarak tekrar kurulmadan bu durum değişmez ve Türkiye parçalanır.

  2. cansu önce avatarı
    cansu önce

    ak parti de zaten cumhuriyeti tek parti olarak tekrar kurmak istiyor ama islam cumhuriyetini

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir