Yok yok yanlış yazmadım; onlar yanlış söylüyorlar. Ben hem “darbe” yazarım hem de “darbe “okurum…
Lakin, dilleri dönmediğinden mi dersiniz; dilleri dönüp de kibarlık budalalığı yaptıklarından mı dersiniz; ne derseniz deyin bazıları “derbe” demekte kararlı. Hele hele öyle kararlılar ki; “gaz yağı” demek yerine “kaz yağı”; “”kahve rengi demek yerine “gayfe rengi”… offf. derler de derler. Neyse konumuza dönelim ve “derbe” demeden yazımızı sürdürelim:
“Darbe Anayasası“ diyorlar ama darbe dedikleri anayasayı delik deşik eden akp hükümeti tabii başa geldiklerinden bu yana,yaptıkları sözde yasal düzenlemelerle;hala tatmin olmayacaklar ki kanun maddeleri onları doyurmamış olacak ki;hala yeni anayasa diye tutturup duruyorlar…
Yeni Anayasa demek ,sözcük anlamı ile yenilenmek demek,yenilenmeyi ileriye getirmeyen hiçbir madde yenilenmeyi kapsamayacağından geriye geçmişe dayanan unsurlar;bu günle bağdaşmayacağından yine yeni anayasa söylemini dile getiremez.
Türkiye Parlamenter sistemle yönetilmek zorunda olan üniter bir
devlettir.
Neden bir üniter devlettir çünki yapısında kilometre taşları olan,stratejik coğrafi yapıya sahip olan;Dünya’nın biricik ülkesidir.
Bu biricik ülke;tüm Dünya ülkelerinin özenip aradığı coğrafi yapıya sahip olduğundan,ayrı bir özellik taşımaktadır.
Özelliklerinden biri de;üç tarafı denizlerle çevrili tam bir yarımada olmasıdır.
Deniz yoluyla her tarafa ulaşılırken;her tarafı hem Avrupa’ya hem de Asya’ya açılan bir özellik taşımaktadır .
Böyle bir ülkede kendi etrafında çember çizen bir ülke Dünya görünümü ve hizamı verirken ondan kopmak istemek hiçbir ülkenin menfaatine gelmeyeceğinden;böyle bir ülkeyi gözden çıkrarmak hiçbir zaman cebirsel matematik kanununa uymaz.
Evren matematik kurallarına düzenlenmiş bir yarım küre olduğundan,edebiyattan aldığı kuramlarla sadece bir sözle matematiğin içinde bir terim kalır.Böyle bir ortamda ilerlemenin ötesinde ki kavramlar sadece birer nüanstır.
Şimdi detaya gelirsek eğer,safi nazar eyleyen çaprazların içinde bir artı bir eksi gibi ya varolmak ya da yok olmak kuramı geleceğinden;sadece ortaya çıkan bu nesli türemde bir açı teşkil edeceğinden;anlamsızlığın anlamını ortaya koyar.
İşte böyle bir durumda;anlamamız gereken şudur ki nesnelerin varoluşunu aynı yöntemle ele aldığımızda,en ufak ufuk çizgisini ele alarak;ileriye gitmenin en belirgin özelliğini taşıyacağından hiç şüphe duyulmayan bir kuram durumuna gelir.
İşte bu kuram,aynı zamanda ne yapacağımıza,ne yaptıklarımıza,neden niçin yaptırımlarına eş değer kazanacağından;aynı zamanda ölçü biçimi olarak bizleri yönlendirecektir..
Böyle bir ölçü biçimi;bizleri hem doğruları hem yanlışları gösterme biçimi olduğundan ancak,söylemde kalmayan bir kavramı dile getirdiği için,en doğru seçim olacaktır.
Şimdi bu kavramlar üzerinden yola çıkarsak,böyle bir yeni anayasa özlemi sadece ve sadece kişisel tatminlerin toplumu kapsamayan yalnızlık taşıyacağından;ne topluma ne de toplumu meydana getiren bireylere asla ve de asla artı pozitif yaklaşım sağlamayacaktır.
Sadete gelirsek,Türkiye’nin Yeni Bir Anayasaya ihtiyacı yoktur,hele hele başkanlık sistemine asla geriksimi yoktur neden mi?
Birnci özelliğimiz stratejik bir bölgeye sahip olmamız bu da bize Dünya’ya küresel açılmamızı sağlayan demokratik parlementer sistemin özelliğini getirir;
İkinci Özelliğimiz;ata kök kültürünün paylaşımcı halktan biri olan her kişinin,kendi inanç ve duygularının aynı ölçüde özgürleşmesinin özelliğini taşır ki;cinsel eşitliği fark gözetmeden erkek ve kadında paylaşımıdır.
Laik Cumhuriyet bize bu özellikleri getirirken,ondan asla atanın kökümüzün çocukları ve torunları olarak taviz vermiyeceğimizin bir asıl örneğini teşkil eder.
Bu meyanda yeni anayasa değil yenilenmiş anayasa atamıaın bize sunduğu 1924 anayasamızı kapsayacak temel ilkeler üzerinden,sadece 21.yy.geleneğini taşıyan özelliklerin AB Normlarına uyan anayasa maddeleri ile donatılan özelliği taşımak zorundadır.
Dinlerden ve dini kavramlardan arındırılmış bir yasa,her kesime hitap edeceğinden,sadece ve sadece insan olmanın toplum duyrlılığını taşır ki unutmayalım ki…Dünya’yı biz akıllı sıfatını taşıyan insanlar yönetmektedir.
Refhan İrtem
|
Bir yanıt yazın