1100 AKADEMİSYEN DEVLETİNE İHANET ETMİŞTİR

Çeşitli üniversitelerden olmak üzere 1084 akademisyen Türkiye Cumhuriyeti’nin terör örgütü pkkya karşı yürüttüğü SÜPÜRME operasyonunu katliam olarak niteleyen, devleti suçlayan, alçakça ve ihanet içinde oldukları her hece ve her kelimesinde belli olan bir bildiri yayınlamışlardır. Sokakların, çarşı ve pazarın, parkların ve kısacası hayatın olduğu her yerin güvenliğini sağlamak devletin asli görevidir. 1100 akademisyen unutmasın ki devlet bu görevi yerine getirmese sizler ne sokağa çıkabilirsiniz ne de kürsülerinizde ders anlatabilirsiniz. Sizler bu ihanet açıklamasını imzalarken bile devletin oluşturduğu bu güven ortamını kullandınız.

BU AKADEMİSYENLER VÜCUTTAKİ KANSERLİ TÜMÖR GİBİLER

O bildiriyi okurken Türkiye Cumhuriyeti’nin ne kadar büyük bir ihanet çemberi içinde olduğunu gördüm. Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük hoş görüsü ve sağladığı demokratik ortamı maalesef vücutta büyüyen kanserli bir tümör gibi hain bir grup çıkarmıştır. Evet, ben bu akademisyenleri vücuttaki kanserli tümöre benzetiyorum. Ve bu tümörün vücuttan alınarak vücudun kurtarılması gerekir. Sokağa çıkma yasağının kaldırılmasını isteyen ve terörle mücadeleye katliam diyen hain akademisyenler, Fransa’daki katliamdan sonra yürütülen olağanüstü halin ve şiddetli bir şekilde sürdürülen mücadeleyi nasıl karşılıyorlar acaba?

DEVLET, VARLIĞINI TEHDİT EDENLERE KARŞI ACIMASIZ OLMALIDIR

Devletin en büyük hatası, hoş görüde sınır tanımamasıdır. Bu hoşgörü ve demokratik yaşam tarzının sınırsızlığı devletin varlığına ve birliğine halel getirmektedir. Nasıl ki çağdaş toplumlar olan, ABD, İngiltere, Fransa gibi peşinden koştuğumuz devletler, devleti acze düşürecek bir durum olursa en katı şekilde insan hakkı, demokrasi, uluslar arası anlaşmalar demeden karşılık veriyorsa Türkiye Cumhuriyeti de kendi varlığına kast eden oluşumlara karşı idam dahil en katı şekilde karşılık vermelidir. Kendi varlığını korumakta acze düşen devletin ayakta durması hayaldir. Kendi eğitim yuvalarında hain grupların varlığına müsaade etmemelidir.

BUNLARA EĞİTMCİ DEMEK EĞİTİMCİLERE HAKARETTİR.

Bir eğitim sendikası temsilcisi olarak bunlara eğitimci demek eğitimcilere hakaret olacağı için tümör demekle yetinmem gerekmektedir. Devletin üniversitesinde devletin parasıyla lüks mahallelerinde, lüks evlerinde yaşarken terörden etkilenen Diyarbakır, Şırnak ve diğer bölgelerdeki halkın durumunu ve bunlara karşı canının ortaya koyan asker ve polisimizin halinden ne anlayacaklar. Onlar ancak Türkiye Cumhuriyeti’ne nasıl zarar verileceğinden ve bu devlete kim zarar verirse onların kuyruğuna takılarak açıklama yapmaktan anlarlar. Terör örgütü pkk amacını başarıp da iç kargaşa çıkardığı zaman en fazla kendilerinin rahatının kaçacağının farkında bile değiller. Ve bunlar gaflet içindeler.

BİZ EĞİTİMCİLER DEVLETİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ

İhanet açıklamasını yapan 1084 küçük bir tümör olsa da içimizde biz eğitimciler olarak o tümörü yok ederek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yüceltip gölgesinde nice mazlumları ve hainleri barındırmış al yıldızlı bayrağımızı en yüksek burçlara dikmek için yarışacağız.

Veysel FIRAT
DES Malatya İl Başkanı


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir