HANGİ OSMANLI?
HÜSEYİN MÜMTAZ
Devr-i Osmanlı’da elbette Mehter Marşı çalınıyordu (çünkü daha “10’uncu Yıl Marşı” bestelenmemişti) ama o devirde aynı Osmanlı; Balkanlar’dan Kuzey Afrika’ya oradan Arap yarımadasının güneyine kadar elinin-gücünün erişebildiği her yerde istediği kale/kol’u cart diye inşa edebilmek için kimseden icazet almıyor; Boğdan Voyvodası’ndan yahut Mısır Hidivi’nden tepki görünce de bin dereden su getirerek “Vallahi billahi yenisini yapmıyorum, eskisini tamir ediyorum. Zaten 79 kaleyi de kapatmadım mı?” diye mahcup-utangaç bir tavır/eda takınmıyordu.
(Fırsattan istifade yeni türeyen ve “Gezi” ile “Lice”yi aynı tencerede kaynatan bir takım “her şeye liberal”lerin; ((“her şeye maydanoz”dan mülhem)); “Madem barış olacak, yeni 60 kaleye ne ihtiyaç var?” şarkısına başladıklarını da bir kenara not ediverin lütfen. Öyleyse, madem barış olacak ve madem sıfır sorun; askere, polise, sınıra, sınır kapısına, karakola, gözetleme kulesine ne gerek var. Bırakınız kaçırsınlar, bırakınız geçsinler, bırakınız yapsınlar).
Ve aynı Osmanlı’da; imparatorluğun hükmü altındaki hangi “topluluğun” mensubu olursa olsun bir eski vezir, önemli bir toplantının yarısında çıkıp dışarıda bekleyen kalabalığın meraklı sorularına, soranın kendi “farklı/yabancı/bilinmeyen” diliyle sorduğu soruya Osmanlıca/Türkçe’den başka bir dille cevap veremezdi..
Vermezdi.
Çünkü edindiği pâye ve dolayısıyla gördüğü/gösterilen saygıyı o topluluğun üyesi olduğu için değil, adına konuştuğu devlet sayesinde edindiğini bilirdi.
İçinde fırtınalar kopsa da dışarıda vezir-vüzera ağırlığı sergilemekle mükellefti.
Fakat evde yahut kendi yöresinde yakınlarıyla elbette kendi dilinde “meşveret” ederdi.
Siz makbul/maktul/damat İbrahim Paşa’nın, Zağanos Paşa’nın, Nemrut Mustafa Paşa’nın, Gedik Ahmet Paşa’nın, Mesih Paşa’nın, Yunus Paşa’nın, Lala Mehmet Paşa’nın, Damat İbrahim Paşa’nın, Cerrah Mehmet Paşa’nın, Kuyucu Murat Paşa’nın, Damat Halil Paşa’nın, Tabanıyassı Mehmed Paşa’nın, Başdefterdar Salih Paşa’nın, Hezarpare Ahmed Paşa’nın, Boynuyaralı Mehmed Paşa’nın, Sührablı Kavanoz Nişancı Ahmed Paşa’nın Moralı Damat Hasan Paşa’nın…
Ve dahi;
Nilüfer hatun… Gülçiçek hatun…Olga hatun…
…yahut Veronika, Hüma hatun, Kornelya, Hafza sultan, Hürrem sultan, Nurbanu sultan, Safiye sultan; Handan sultan; Mahfiruz sultan, Mahpeyker sultan, Turhan sultan, Dilaşüb hatun, Hatice sultan, Emetullah sultan, Saliha sultan, Şehsüvar sultan, Mihrişah sultan, Sineperver sultan, Nakşidil sultan, Bezm-i Alem valide sultan, Pertevniyal sultan, Şevkefza sultan, Tirimüjgan sultan, Gülcemal sultan; Gülistan sultan’ın…
…Aile meclislerindeki kapalı devre muhabbetlerde Türkçe/Osmanlıca mı konuştuklarını zannediyorsunuz?.
İyi, öyle zannedin..
“Restorasyon” ufkumuz son olarak Balkanlara uzandı ve orada da ağdalı bir “Osmanlı bakıyyesi” muhabbetine girdik ya..
Meğer bizim kendi hüsnü kuruntumuzmuş, adamlar hiç de öyle düşünmüyorlarmış..
Avrupa Birliği, Sırbistan’la üyelik müzakerelerinin Ocak ayında başlayacağını açıklamış. “Tarihi karar”, Osmanlı İmparatorluğu’nun zaferiyle sonuçlanan ve 28 Haziran 1389’da başlayan Birinci Kosova Savaşı’nın yıldönümünde gelmiş. Haberi, Priştine yakınlarındaki Gazimestan’da düzenlenen anma töreni sırasında alan Kosovalı Sırplar, Sırbistan’a müzakere tarihi verilmesini coşkuyla kutlamışlar.
Yenilgilerini “anıyorlar”, biz zaferlerimizi “kutlayamıyoruz.
Kaderin cilvesi işte aynı 28 Haziran, “dünyanın en eski ordusu” Türk Kara Kuvvetlerinin kuruluş günü değil miydi?
Şaşırmayın, kanıksayın, alışın… Çünkü o “kuruluş” günü Osmanlı’da da “anılmıyor/kutlanmıyordu”.
Kimsede “tık” yok, değil mi?
Aynı şekilde “Osmanlı bakıyyesi” Rumlar da, “milli hassasiyet” konusunda Sırplar’dan geri kalmıyorlar..
Kıbrıs Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis’in, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile BM gözetiminde 29 Mayıs’ta yapılacak yemekli toplantısının İstanbul’un fethinin 560’ncı yıldönümüyle aynı tarihe denk gelmesinin, Güney Kıbrıs’ta büyük tepkiye yol açtığını ve “sosyal yemeğin” bu gerekçe/bahaneyle 30 Mayıs’a ertelendiğini eminim duymuştunuz.
Evet, “hangi” Osmanlı?
Karar verin, “hangi”nin Cumhuriyet bölümüne sonra geçeriz.2 Temmuz 2013
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ