HELLİM TURŞUSU

HELLİM TURŞUSU - untitled4

HELLİM TURŞUSU

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

                “Satılmış” olduğunu meclis kürsüsünde hem de kendi ağzıyla açıklayan adam, üstelik dolarları sallayarak fiyatını da ilan ediyorsa bunun adı artık “Hellimli Demokrasi” filan değil olsa olsa HELLİM TURŞUSU olur..

                Ne kadar tuzlasanız yine de kokar.

                Bir ay içinde iki meclis oturumunu canlı yayında izledim. Biri erken seçim oturumu idi, diğeri güven oyu..

                İkisini seyrederken de sizlerle aynı duyguları paylaştım..

                Ruhum sıkıldı.

                Evet; Küçük’ün onca tutkala rağmen nihayet “eski başbakan” haline getirilmesi küçümsenmeyecek bir aşamadır ama Meclis’te dünkü manzara; “Peki 29 Temmuz’da farklı mı olacak?” sorusunu getirmiyor mu akla?

                Yahut; “Dünden çıkarılan dersler” 29 Temmuz’daki farklılığın nedeni mi olacak?

                Ama burası Kıbrıs..

                Dostum bana ne haber göndermişti; “Abi bir süre sakın Kıbrıs’la ilgili yazı yazma, yorum da yapma, her an her şey olabilir”.

                İçinde bulunulan çarpık düzeni ve neden fazla umutlanmamamız gerektiğini yine en güzel Beratlı açıklıyor;

                “İkincisi; benim de hayatımı geçirdiğim ve bir dönem de vekilliğini yaptığım Güzelyurt İlçesi’nde, öne sürdükleri aday arkadaşların tümü de Güzelyurt’ta oturuyor ve güney göçmeni. –Yerli- aday yok! Seçmenin yarıya yakınının yaşadığı Lefke Nahiyesi’nden aday yok! Ve bu ikinci defadır tekrarlanıyor! Ve ayrıca, seçmenin %30’unu oluşturan Türkiye kökenli insanlara hitap eden bir aday da yok! -Bu nasıl liste?- dediğimde, bana verilen cevabı buraya yazarsam, ayıp olur… Kaldı ki benim hedefim onlar değil, daha çok yıpratmayı da istemem… Onun için, yazmıyorum…”

                Yâni Beratlı diyor ki;

                1.(Güzelyurt listesinde) Nüfusun yarısını oluşturan Lefke temsil edilmiyor;

                2.Nüfusun %30’unu (Diğer bölgelerde daha da fazla) oluşturan “Türkiye kökenliler” temsil edilmiyor.

                Böyle demokrasi kokmaz da ne olur?

                Bu; meselenin bir yönü.. Beyninizi acıtan bir başka yönü daha var..

                Mersin’de Akdeniz Oyunları yapılıyor..

                Açılış Seremonisinde Rum kafilesi Rum bayrağı ile geçiyor, KKTC ve bayrağı yok..

                Türkiye Rum kesimini tanımıyor.

                Ama Türkiye KKTC’yi tanıyor.

                Ama tanımadığı Rum’un bayrağı var, tanıdığı KKTC’nin yok..

                Devletin hiçbir yetkili kurumuna danışmadan kendiliğinden Rum Futbol Federasyonu ile doğrudan görüşerek onların liginde yer almak istediği için hiçbir fikrine zerre kadar katılmadığım KKTC Futbol Federasyonu Başkanı bakın ne diyor;

                “Gece bağırsam Mersin’den duyulur. Bir Akdeniz Oyunları organize edilir, Güney Kıbrıs katılır biz de burada kahroluruz. Ama bakıldığında yapılan doğrudur. Kahroluyoruz ama gerçek budur. Sporun dini, dili, ırkı olmaz. Yapılan spordur siyaset değil. Bu yüzden artık kimse bana telefon açamaz, çünkü bizim de yaptığımız spordur. Uluslararası hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapıyoruz, siyaset yapmıyoruz. Bu memlekette 103 takım var. Bu gençlere yazık değil mi? Türkiye tanımam demesine rağmen Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı ile yan yana duruyor. Biz bir gençlik hareketi başlatacağız. Bu ülkeyi başka türlü kurtaramayız. Bende öncüsü olacağım”..

                Doğrudur, gece bağırsanız Mersin’den duyulur, Beşparmaklardan baksanız Toroslar görünür..

                Ama Mersin Girne’ye seslenmiyor, Toroslardan da Beşparmaklar bir türlü görülmüyor.

                Havaalanında Ercan’dan yolcu bekliyorum..

                Türkiye’de kimsenin dönüp yüzüne bile bakmayacağı sefil-hırpani bir hamam böceği yanındakine Kıbrıs anılarını anlatıyor; “Magosa’da banka’ya gittim, kız zorluk çıkardı, -bana bak- dedim, -senin paranı ben ödüyorum, yapacaksın dediğimi-“.

                “Sana para veriyorum”la nereye kadar, hangi milli davayı halledeceksiniz?

                KKTC’deki seçim hükümetinin Dışişleri Bakanlığı koltuğunda CTP’li Kutlay Erk oturmaktadır.

                Erk; “KKTC’yi çözümün önünde tek engel olarak görürüm” demektedir ve 20 Temmuz sabaha karşı çıkarma plajındaki artık gelenekselleşen “Şafak Nöbeti”ne bu yıl maddi destek vermeyeceklerini açıklamıştır.

                Her yıl Anzak’ların Gelibolu’daki “Şafak Âyini’ne gıpta ediyorsanız, 20 Temmuz’daki “Şafak Nöbeti”ne de para bulacaksınız efendiler..

                Bu yıl, 63  Kanlı Noel’inin 50’inci yılı.. Kimsenin haberi yok, kimsenin aklına gelmiyor.

                50 yıl önce Kızılay’ın kuru gıda yardımlarıyla, evlerimizin bahçesinde yetiştirmeye çalıştığımız üç domatesle geçiniyorduk. Gece evde nöbet tutuyorduk.

Kaç kişi hatırlıyor?

                Şimdi devletimiz var..

                30 yıldır devletimiz var..

                Ama ne Lefkoşa’da..

Ne de Ankara’da..

                Devleti tanıtmak için yollara düşen yok..

KKTC’yi “tanıtmak” kimsenin resmi politikası değil..

                28 Temmuz’da seçim yapsanız ne yazar, yapmasanız ne yazar?

                Demek ki hellimin de turşusu oluyormuş.. 24 Haziran 2013

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 

 

 

 

 

 

HELLİM TURŞUSU - secimler