G8 LİDERLERİ İSLAMCI RADİKALİZMİN LİDERİNE KARŞI

Dünyada yaşanan krizde bir sektörde ya da bir ülkede yaşanacak krizin kolayca komşu ülkelere,bölgeye -hatta,dünyaya yayılma olasılığı ülkeleri işbirliğine zorluyor.
Küresel lider bir ülke ve çevresinde bölge lideri ülkelerle çeşitlenen yeni bir dünya kurulurken, ülkeler birbirlerinin çabalarını gölgelemek yerine birbirlerini tamamlayıcı politikalar geliştirmeye, fikir ayrılıklarını barış görüşmeleriyle çözmeye yöneliyor.

*
Nitekim, Kuzey İrlanda/Enniskillen kentinde toplanan G8 Zirvesi’nde liderler sosyal ve ekonomik gelişme konularında pozisyonlarını uyumlaştırma kararı almıştır.
Küresel ekonomik büyüme ile istihdamı teşvik etme, küresel mali ve borçlanma krizine yol açan dengesizliklerin ortadan kaldırılması gibi konularda anlaşmışlar,
Üyelerin farklı görüşleri olmasına rağmen iç savaşı komşu ülkelere, bölgeye ya da dünyaya yayılma potansiyeliyle tek başına küresel dengenin merkezinde yer alan Suriye sorununu çözümlemek ve Suriyelilere istedikleri değişiklerde yardımcı olmak kararına varmışlardır.

*
İngiltere Başbakanı David Cameron, Suriye konusunda anlaştıkları hususları şöyle formülize ediyor.
“Geçici bir yönetimi sağlayacak Cenevre sürecini desteklemek; Irak’tan dersler çıkararak devletin temel kurumlarının geçiş sürecinde korunmasını sağlamak; Suriye’yi teröristlerden ve aşırılık yanlılarından arındırmak için çalışmak; kimyasal silah kullanımını önlemek; Sünni, Şii ya da Alevi değil tüm Suriyelilerin onayını alan bir Suriye hükümetini desteklemek!”

*
Liderlerin bu kararlarında,
Birincisi,Suriye’den gelişen İsrail’i merkezde tutan Sünni-Şii/Alevi eksenindeki yüksek gerilimin İsrail’in bölgedeki geleneksel güvenlik ortaklarından izolasyonuna neden olduğu -hem,Ortadoğu barışı için umutları tükettiği -hem de,İsrail’in güvenliğini sekteye uğrattığının görülmesi,
İkincisi,Arap Baharı’nda ABD’nin adına çalışan -şimdi,Suriye’de ve çoklukla Türkiye’de olan “İslami Cihad” felsefeleriyle İslamcı radikal örgütlerin küresel tehdit oluşturduklarının anlaşılması ve etkisizleştirilmeleri için bütün ülkelerin birlikte istihbarî ve operasyonel destek vermeleri gereği,
Üçüncüsü, dağınık ve zayıf Özgür Suriye Ordusunun üstünlük sağlayamaması -o yüzden,olası bir barış halinde hem ABD tarafı hem de Suriye tarafı arasında hesabın kesileceği alanın suç çetelerine verdiği lojistikle Türkiye olacağı konusunda hemfikir kalmalarının etkin olduğu anlaşılıyor.

*
Bu çerçevede G8 Zirvesi’nden -bir süredir, işleyen bir plana güçlü bir destek çıkmıştır.
Buna göre İsrail’in güvenliği merkeze alınmış ve Filistin ile yeni bir barış sürecinin başlatılması ve sürdürülmesini teminen,
Suriye ve İran sorunlarının diplomatik ve siyasal müzakerelerle çözülmesi,
Türkiye,Suriye,Irak’ta yuvalanmış İslami radikalizmin dini ve siyasi liderleri ve kadrolarının tasfiyesi,
Kimi diğer uluslararası sorunların da çözülmesi ardından meşruiyeti ve güvenilirlik sorunu ile tartışılan BM Güvenlik Konseyinde, ulusal çıkarları için ayrıcalıklı pozisyonlarını dünya siyasetinin belirleyicisi yapan mevcut statükonun değişmesi işbirliğinin yürütülmesine hız verilmiştir.

*
İşte, liderler geçiş hükümeti ve yeni Suriye’nin kurulmasının kapısını aralayacak Cenevre Konferansı’nda “Esad’ın görevini bırakması” çağrısından vazgeçmiştir -ama, konferansın tarihi de haziran’dan temmuz ayına -derken, ağustos ayına ertelenmiştir!
Çünkü G8 liderleri 1.5 milyar dolarlık yardımla Suriye’de insani yardımı arttırmak ve bir iyileşmenin hissedilmesini,
İslamcı radikal örgütler dışında zayıf Özgür Suriye Ordusuna petrol karşılığı silah satarak Yeni Suriye kurulması sürecinde güçlü rejime karşı bir denge tutturmaya,
Kimyasal silahların yayılmasını, İslamcı radikallerin ellerine geçmesini önlemeye yönelik bir programın başlatılmasına öncelik vermektedir.
Daha da önemlisi Suriye’de artan İslamcı radikalizmin aşırıcılık tehdidinden endişeli liderler;Suriye hükümetine ve muhalefetine Cenevre Konferansında El-Kaide bağlantılı tüm örgütlerin ve ayrı şahısların lağvedilmesi ve Suriye’den kovulması konusunda ortak bir pozisyon sergileme davetinde bulunuyor -ki,Türkiye’de Başbakan Erdoğan çok rahatsız oluyor.

*
Açıktır -ki, Rusya Suriye’de 93 bin insanın hayatını kaybetmesi faturasının yalnızca Esad rejimine kesilmesinin muhalifidir.
Kuşkusuz Erdoğan iktidarını Suriye Devletinin iç işlerine müdahale etmek, barışı tehdit edici uygulamalarda bulunmak,sorunları barışçıl yollardan çözme yerine savaş yöntemlerine başvurmak, hukuku ihlal edenlerle yardımlaşmak ve iç savaşı körükleyerek uluslararası hukuku ihlal etmekle töhmet ediyor; G8 ülkelerinin diğer 7’sini etkiliyor…

*
Hoş, diğer 7 lider bir zaman ve bir şekilde özel kuvvetleri ve istihbarat ajanları ile Türkiye’de ve Arap ülkelerinde besleyip yetiştirdiği İslamcı dini ve siyasi liderler, siyasetçiler, İslami özgürlük savaşçıları ve aktivist kuruluşlarla oluşturmak istedikleri,
Dinin demokrasiye aykırı olmadığı düşüncesinden geliştirilen İslam Birliği düşüncesinin akla-bilime ve vicdan-düşünce özgürlüğüne değil taassuba dayalı toplumlar oluşturduğunu fark etmiştir.
Cemaat ya da tarikatların Tunus’ta,Libya,Mısır,Suriye,Türkiye gibi ülkelerde kitleleri çağdaş düzeyi sorgulama, yakalama ve aşma anlayışından,insan hakları,düşünce, inanç ve girişim özgürlüklerinden,laik hukuk devleti, katılımcı demokrasi,liberal ekonominin benimsendiği bir toplumsal düzenin oluşmasından alıkoyduğunu -bizzat, İslami radikalizmi üretmekten başka bir şeye yaramadığını,
radikalizmi üreten felsefelerin BM İnsan Hakları kapsamında olamayacağını yaşanılan bir çok tecrübe ile anlamışlardır.

*
Eşbaşkan Erdoğan, G8 liderlerinin ABD ile Rusya’nın koordinasyonunda başlattığı bu sürecte İslam Birliği’ni ve bu düşün her alanda ürettiği radikalizmi hedef aldığını biliyor.
Bir süre önce Tunus,Fas,Cezayir’de yıllarca İslam Birliği hedefinde ortaklaştığı liderlere yaptığı ziyarette, Cenevre Konferansının Esad’sız yapılmasına destek istemiş -bu suretle,Suriye’de işlenen suçların yalnızca Esad’a yıkılması ve İslam Birliği hayalinin sürüklenmesini ya da doğrudan-doğruya üzerine atılı suçlardan kurtulmayı öngörmüştü.
Aynı hedefte bir diğer kardeşi Mısır Cumhurbaşkanı Mursi de Suriye’de Esad rejimini tanımadığını ilan etmiştir-ki,sürgit konferans tarihinde rötarlar oluşuyor.

*
Halbuki G8 liderleri BM merkezli uluslararası hukukun üstünlüğünün uluslararası sistem ağlarına yansıtılması suretiyle kurulacak yeni dünya yolunda İslami radikalizminin mutlaka bertaraf edilmesi kararını vermiştir.
Yurtdışında da sıkışan Erdoğan siyaseti kefen giymek mertebesine düşürmüş karakteriyle çıkmayan canından umudu kesmiyor.
G8 liderliğinde dünyayı İslamcı kriz ile tehdite devam ediyor, bütün dünyanın bir ağızdan ” Yeter Tayyip İstifa et” demesine az kalmıştır…

20.6.2013

20.6.2013 - think tank dusunce kurulus