NECDET BULUZ
AK Parti’nin tek başına iktidar olması ve seçim öncesi verilen vaatlerini yerine getirmeye başlaması bir bahar havası yaratmıştı. Ancak, bu uzun sürmedi. Asgari ücretin 1300 lira olması, emeklilere her ay 100 lira ek zam verilmesi, öğrenci burslarının az da olsa artmasının da çare olmadığını artan pahalılık ve enflasyonla gördük.
Bu satırlar yazılırken, Aralık 2015 enflasyon rakamları da açıklanmıştı. Enflasyonun beklentilerin üzerinde çıkması “Hükümetin memura, emekliye yaptığı zamlar cebimize girmeden çıkmaya başladı” yorumlarına neden oldu. Geçinememe sıkıntısı içine düşenlerin endişeleri daha da yoğunlaştı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) açıkladığı verilere göre, Ekim ayında enflasyon yüzde 1.90 artışla dokuz ayın en yüksek düzeyine ulaşmış ve ekimden ekime yıllık enflasyon da yüzde 8.96 olarak gerçekleşmişti. Yetkililer, enflasyon rakamlarının yüksek olduğunu, 2016 yılında bunun en az % 6’lara gerileyebileceğine dikkat çekmişlerdi.
Ancak, Aralık 2015 enflasyon rakamları bu öngörünün yanlışlığını ortaya koydu.
Enflasyon aralık ayında yüzde 0,21 oranında artarken, yıllık enflasyon yüzde 8,81 olarak gerçekleşti. Analistler, kasım ayında yüzde 0,67 yükselen enflasyonun aralıkta yüzde 0,09 düşmesini beklendiğini söylüyorlardı. Yılsonu enflasyon beklentisi ortalaması yüzde 8,49 seviyelerindeydi. Ekim ayında ortaya çıkan enflasyon rakamlarının da üzerinde seyreden bu yükseliş, hiç kuşkusuz dar gelirlileri daha da sıkıntıya sokacaktır.
İşin daha da sıkıntılı bölümünü sanıyoruz önümüzdeki aylarda yaşamaya başlayacağız. Nedenine gelince:
Şimdilik elektriğe, sigara ve içkiye, köprüden geçişlere, karayollarına, trafikle ilgili değerli kâğıtlara, bazı vergilere zam geldi. Ancak, zamların süreceğini görüyoruz. Bu zam sağanağı temel gıda maddelerini de etkiliyor. Zaten meyve ve sebze fiyatlarındaki artış, et ve süt ile yan ürünlerindeki yükseliş zaten dar gelirlileri tehdit ediyordu, şimdi daha da etkileyecek.
Özetleyecek olursak pahalılık ve enflasyon daha çok can yakacağa benziyor. Alınan tüm önlemlere rağmen enflasyon rakamlarında beklenen düşüşlerin olmaması da hiç kuşkusuz düşündürücüdür.
Yukarıda verdiğimiz enflasyon rakamları TÜİK’in resmi verileridir. Mutfaklardaki enflasyonun % 20’lerin çok üzerinde olduğunun da altını çizelim.
Bu nedenle Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı enflasyon rakamı, mutfaktaki gerçek enflasyonu, halkın canını acıtan enflasyonu yansıtmıyor. Gıda fiyatları son bir yılda yüzde 109 oranında artarken halkın en çok tükettiği temel gıda maddelerindeki artış yüzde 41’e ulaşmış bulunuyor.
Burada pahalılık ve enflasyondan söz ederken, özellikle piyasalardaki denetimsizliği ve gelişigüzelliği de vurgulayalım. Piyasaların iyi denetlendiğini söyleyebilir miyiz? Et ve süt ürünlerine sürekli zam geliyor, bunların önlenmesi için önlemlerin alındığını ifade etmek mümkün mü? Sebze ve meyve fiyatlarındaki artışların önüne neden geçilemiyor? Tarlada 1 lira olan bir ürün marketlerde 5-7 lira arasında satılıyorsa bu neden önlenemiyor? Yıllardır kronik bir hastalık haline gelen aracıların büyük kar elde ettiği bu tezgâha neden seyirci kalınıyor?
Tarımda fiyatlar neden artıyor? Bunlara da şu gerekçeler gösteriliyor:
“İthal girdi” dolayısıyla tarımda hem maliyet artıyor, hem de üretim düşük olduğu için pazara az mal sürülüyor, bu da fiyatların artmasına yol açıyor. Tarım alanlarının imar rantlarına açılması, tarımsal üretimin dışa bağımlı hale gelmesiyle üretim düşüyor, dolar kuru nedeniyle daha maliyetli hale geliyor ve tüm bunlar tüm dünyada fiyat düşüşü yaşayan gıdayı Türkiye’de pahalılığın zirve noktasına oturtuyor.
Bu duruma müdahale etmek, gerekli önlemleri almak Hükümet olanların görevidir. Ortada böylesine çarpık ve sıkıntılı bir durum varsa bunu da bizi yönetenlerin düzeltmesi gerekmiyor mu?
Dikkat edilecek olursa burada bütün yük çeken üretici ve tüketici oluyor. Arada komisyoncular büyük kazanç elde ediyor. Biz, bunun önüne geçilecek önlemlerin alınması gerektiğini anımsatmak istiyoruz. Yıllardır oynanan bu oyun neden bozulamıyor, bunu birileri ortaya çıkıp kamuoyuna açıklasın.
Neyse ki, dünya petrol piyasalarında petrol fiyatları dibe vurdu da son günlerde petrol fiyatlarında gözle görülür bir artış yapılmıyor. Dolardaki artışın da belirli seviyelerde kalmış olmasını da bir şans olarak değerlendirelim. Yoksa Dolardaki ve petrol fiyatlarındaki artışları da bunlara eklemiş olsak, ekonomimizin çökme noktasına dayanmış olduğunu yazmak durumunda kalırdık.
Şimdi son sözümüze gelelim:
Hükümet olanlar seçim öncesi verdikleri vaatleri her ne kadar yerine getirmiş görünüyorlarsa da, piyasalardaki oynamalar, gelen zamlar ve çıkan enflasyonlar rakamları ile memura, emekliye ve asgari ücretliye verilen zamların ermesine de neden oldular. Ortada sevindirici ve özellikle de dar gelirlileri rahatlatıcı bir ortamın olmadığını görmekteyiz.
Bunun adını da sizlerin koymasını istiyoruz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın