Bir iki üç derken 4’üncüsü de geldi. 5’incisi ise yolda…
Herhangi bir maraton koşusundan veya bisiklet yarışında finişe gelen atletlerden yada sporculardan bahsetmiyoruz.. AKP’nin şu meşhur yargı paketlerinden bahsediyoruz.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e ve Hükümete göre adı yargı paketi denilen hukuki düzenlemeler bazı suçları suç olmaktan çıkartıp, özellikle siyasi suçlular olmak üzere çeşitli suçluları af etmenin diğer bir adı..
Daha açık bir ifadeyle “yargı paketi” adıyla cilalayıp janjanlı ambalajlara da sarıp millete yutturmaya çalıştıkları iş. Bal gibi Mehmetçik-polis katili PKK’lı teröristlere ve onun şehir yapılanması olan KCK’lılara yönelik affın AKP/BDP eliyle kanunlaştırılmasıdır.
Nitekim AKP ile BDP’nin ortaklığında yürürlüğe konulan son Dördüncü Yargı Paketiyle, terör örgütünün şehir yapılanması olan KCK’lı bir çok sanık veya hükümlü sessizce serbest kaldı..
Yaptıkları bu aflar genele yönelik değil, bilakis direk nokta aflarıdır. Yani terör örgütü mensuplarına AKP hükümetince çıkartılmış özel aftır. Yazı girişinde de belirttiğimiz gibi ilk dördü (3.’üncü yargı paketinden 35.000, 4’üncü yargı paketinden ise 45.000 kişiye af çıktı) terör örgütü mensuplarının tamamının dışarı çıkmasına kifayet etmemiş olmalı ki 5.’incisi de yolda.
Çünkü AKP’nin –resmi olmayan- koalisyon ortağı BDP’ li yetkililerden bu yönde yeni istekler gelmeye başladı.
Güya bağımsız vekil Ahmet Türk dahil hepsi diyorlar ki, “eğer varılan mutabakat gereği yürütülen ‘barış sürecinin’ sekteye uğramadan kesintisiz devamı isteniyorsa AKP Hükümeti yeni yargı paketini de çıkartmalıdır..”
Mesela yine Gültan Kışanak Ş.Urfa’da aynı meyanda yaptığı bir açıklamasında “…binlerce Kürt politik tutsak ve cezaevlerinde. Şimdi sıra ceza evlerini açmaya geldi. Halka terörist diyen bu yasaları kaldıracağız. Tüm siyasi tutsaklar halkı ile buluşacak.” diyor (Basın 16.05.2013)
Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: Eski Genel Kurmay Başkanını “terör örgütü üyesi” iddiasıyla suçlu ilan edip, âdeta mahkûm ettirilmesine gayret gösterilirken. Anlaşılan iş kademe kademe bebek katili ve gerçek terörist-katil Apo’ya kadar uzayacak…
Bunu biz kafamızdan uydurmuyoruz gidişat o yönü işaret ediyor. Hem hatırlarsanız İmralı’daki bebek katili tarafından çizilen yol haritasında, böylesi kapsamlı afların yapılması özellikle şart koşulmuştu.. Üstelik şimdilik bu kadarıyla iktifa etmekle birlikte ve (kendisinin affı da dahil) devamı afların yürürlüğe konulması kaydıyla.. Apo’nun yol haritasına harfiyen uyan AKP Hükümeti; Avrupa Konseyi’nin veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (sadece bizim ülkemizde uygulanmasını talep ettiği) bazı kararlarıyla ilişkilendirerek. Daha doğrusu fırsat bu fırsat diyerek böylesi bir kılıf altında terör örgütü elebaşına verdiği sözleri bir bir yerine getirmektedir…
Bunlarla da yetinmeyen hükümet, siyasi manada gerçekleştirdikleri ve sonucunun mutlaka karşılıklı olarak yeni anayasaya dayandırdıkları “barış surecinden” sonra. Şimdi de mali konuda da “varlık barışı” adı altında daha yeni yürürlüğe koydukları uygulama ile 130 milyarı bulduğu iddia edilen ve menşei belli olmayan oldukça büyük bir para, %2 gibi cüzi bir vergi ödemek suretiyle sorgusuz sualsiz aklanacaktır. Ki bu paranın 30 milyar (eski parayla 30 katrilyon) lirasının; uyuşturucudan veya kaçakçılıktan elde edilen ve PKK’ya ait para olduğu yine dillendirilen iddialar arasındadır..
Demem o ki, sahiplerinin her kim olduğunu bilmediklerimizin paralarının aklanmasının(!) yanı sıra; siyaseten önünü açtıkları bölücülerin, mali/iktisadi yönden de önlerini açtıkları gün gibi aşikârdır.
Bütün bu işler bazen sessiz, bazen de büyük gürültüler arasında gerçekleşti veya gerçekleşecek. Fakat maalesef ki dikkat çektiğim gibi gerçekleşecek. Çünkü milletin büyükçe bir çoğunluğu hâlâ olayların ya farkında değil, yâda hipnotize olmuş durumda.
Eğer öyle olmasa, çeşitli gerekçelerle 15 sene öncesinde şiddetle karşı çıktığı 3.’üncü köprünün geçtiğimiz günlerde temelini İstanbul’da bizzat atan, çark etme ustası Başbakan Erdoğan’ın; yılını ayını değil, saati saatini tutmayan beyan veya uygulamalarına ufakta olsa bir ikaz yapardı…
Hal böyle olmasına rağmen ümitsiz miyim?
Bursa’yı, İzmir’i ve Adana’yı gördükten sonra diyorum ki…
Asla!
Velhâsılıkelam, “bayrak inmesin, ezan susmasın ve dilimiz çatallaşmasın” diyen vatan ve millet sevdalılarına çok iş düşüyor.
Bu bağlamda, “alnı secdeli” zannedip fakat aksine Müslüman katili ABD’nin taşeronu veya bölücü başıyla siyasi koalisyon kurarak bölücülerin hamisi çıkanları.. İktidara getirmekle düştüğü gaflet uykusundan Türk milletini bir an önce uyandırmak üzere; yılmadan, usanmadan her alanda çok çalışmaya devam..
Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalınız…