NECDET BULUZ
Aylardan bu yana güvenlik güçlerimiz PKK terör örgütü ile çatışıyor. Onlarca şehit veriyoruz. Yakılan, yıkılan evler, dükkânlar, kamu binalarının yanı sıra Türkiye’nin imajı da zedeleniyor. Bütün bunlara rağmen terörün kökünün kazınması için güvenlik güçlerimizin verdiği olağanüstü mücadeleyi milletimiz de destekliyor.
Biz de konu ile ilgili yazdığımız her yazıda PKK ile mücadelede devletin kararlılığını destekledik ve destekliyoruz. Hiç kuşkusuz yapılmakta olan bu mücadelede tahribat olacak, şehitler de verilecektir. Ancak, terörle mücadelede kararlılığın da gerekli olduğunun altını çizmek istiyoruz.
Ancak, son günlerde kamuoyunda da büyük rahatsızlık yaratan bazı gelişmeler ve iddialar var. Hükümet kanadının buzdolabında dondurduğu “Açılım Paketi”nin yeniden gündeme taşınacağı söyleniyor. Bunun için de PKK ile yapılan mücadelede terör örgütün iyice zayıflatılması hesaplanıyor. Bunun da birkaç ay alabileceği vurgulanıyor.
Hükümet kanadına yakınlığı ile bilinen Yeni Şafak Yazarı Abdulkadir Selvi, konu ile ilgili yazısında “Öcalan ne zaman devreye girecek?” diye soruyor. Selvi de yazısında eninde sonunda İmralı’nın devreye gireceğine vurgu yapıyor STK’ların, kanaat önderlerinin süreçte yerini alacağını iddia edip “Hükümetin, reform sürecini başlatıp, yeni anayasanın düğmesine basmasıyla birlikte iklimin değişmesi bekleniyor. İşte tam bu aşamada Öcalan’ın da devreye girmesi bekleniyor. Daha doğrusu Öcalan’ın ancak bu zemin sağlandıktan sonra devreye girmesinin anlamlı olduğu düşünülüyor. Edindiğim izlenim, PKK ciddi bir ölçüde geriletildikten sonra yeniden sivil gündeme dönüleceği yönünde.”diyor.
Görebildiğimiz kadarı ile iddialı bir yazı. Abdulkadir Selvi, bununla da kalmayıp “Öcalan’ın devreye girmesi antibiyotik tedavisi gibi. Antibiyotik tedavisine zamanında başlanılıp, saati geçirilmeden düzenli olarak alınırsa etkili olur. Bu kış ağır geçecek. Birkaç ay içinde ise antibiyotik tedavisine geçilecek” diyerek yazısını noktalıyor.
Şimdi gelelim MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ümit Akdağ’ın iddialarına:
Bizi yönetenlerin “Buzdolabına attık” dediği “Açılım Paketi’nin dolaptan çıkacağını iddia eden Akdağ Güneydoğu Anadolu’ya özerklik verileceğini, Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılacağını, Kandil’deki PKK kadrosunun geri döneceğini iddia ediyor. Akdağ, iddiasında konu ile ilgili olarak da AKP, HDP ve Öcalan’ın anlaşmaya vardığını söylüyor.
Akdağ’ın iddiaları bu kadarla da sınırlı değil. “Bütün bunlara karşılık Başkanlık elde edilecek” diyor.
Selvi’nin yazdıkları ile Akdağ’ın iddialarının bir noktada kesiştiğini görüyoruz.
Kaldı ki, dikkat edilecek olursa son günlerde Amerika ve AB’den yükselen sesler de “Sorunu siyasi yoldan çözün” deniliyor.
PKK’nın siyasi uzantısı HDP’liler de boş durmuyor. “Siyasi çözüm” diyor. Özerklik isteklerinde ısrar ediyor. Kısa zaman içinde Öcalan’ın devreye girmesi ve silahların susması gerektiği anımsatılıyor.
Tüm bu gelişmelerde hangi noktaya varılacak?
Terörle mücadelede terörün etkisinin kırılabileceğini, ancak terörün bitmeyeceğini söyleyenler de var. Bu nedenle bazı çevreler de “çözüm siyasi zeminde aranmalıdır” diyor. Hatta teröristlerin başka planlarını ortaya koymak için hazırlık yaptıklarını iddia edenler de bulunuyor.
Bir başka önemli konu da, artık Kandil ile Öcalan’ın arasında bir kopukluğun olduğu, koşulların değiştiği ve artık Kandil’in Öcalan’ı dinlemeyeceği yönündeki söylentilerdir. Bundan sonra Öcalan ile Kandil arasındaki ilişkilerin de hangi noktaya dayanabileceğini kestirmek şu an için mümkün görülmüyor.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, yaptığı açıklamalarda PKK ile mücadelede Hükümetin yanında yer aldıklarını, ancak İmralı ile yapılacak her türlü pazarlığın şiddetle karşısında olacaklarını söylüyor. CHP ise konuya daha ılımlı yaklaşıyor.
İşte kamuoyunda en büyük rahatsızlık da bu noktada başlıyor. Gerek sosyal paylaşım sitelerinde, gerekse çeşitli kanallardan seslerini duyurmaya çalışanların söyledikleri özetle şöyle yankılanıyor:
“Eğer terör örgütü ile yeniden masaya oturulacaksa, eğer dondurulan açılım paketi yeniden açılacaksa, eğer Güneydoğu’da özerkliğe izin verilecekse bizim çocuklarımız ne için şehit oluyor? Başkanlık uğruna terör örgütünün isteklerinin yerine getirilmesini içimize sindiremeyiz. Bunca verilen mücadele ortada kalır. Şehit olanlar da öldükleri ile kalırlar. Özgürlük ve huzur getirme sözü verenlerin bundan uzaklaşmaması gerekiyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor.”
Seçim öncesinde ve sonrasında AK Partililer “Huzur isteniliyorsa, şehitler gelmesin deniliyorsa tek parti hükümetinden yana tavır alınmalıdır” demişlerdi. Tek başına iktidar olan AK Parti’nin terörle mücadelede şehit sayısının da artmış olmasına dikkat çekiliyor. Güneydoğu’da okulların, hastanelerin, camilerin, kamu binalarının yakılıp yıkılması da terörün acımasız yüzü olarak gösteriliyor.
Kamuoyunda bir başka rahatsızlık da, bir yandan teröristlerle mücadele edilirken, öte yandan kapalı kapılar ardında Öcalan ile yetkililerin gizli görüşmelerin sürdürüldüğü iddialarıdır. Bu konuda son günlerde medyaya yansıyan haber ve yorumların yalanlanmaması da böyle bir gidişin sürdürüldüğünü doğrular nitelikte değerlendiriliyor.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın