CHP ve HDP Dayanışması

CHP ile HDP’li eski ve yeni bazı milletvekilleri “dayanışma grubu” oluşturarak TBMM. De, Meclisin dikkatini Güneydoğu bölgesine çekmek için basın açıklaması yaptılar.

CHP İst.Milletvekili ve Genel başkan yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ( orada olmasa şaşardım) ve CHP İst.Milletvekili Filiz Kerestecioğlu da destek verdiler.

Basın açıklamasında savaşın bitmesi için meclisi göreve çağırdılar bir an önce müzakere ve çözüm sürecine dönülmesini istediler.

Hasip Kaplan, kaosun Lahey’de bitmesini istemiyoruz dedi.

Sonra pankartlar açarak oturma eylemine geçtiler.

Pankartlara “Barışı ve Özgürlükleri savunuyoruz ve hemen barış, şimdi barış” diye yazmışlar.

Meclis nasıl çözüm bulacak?

Parçalanmak için hukuki ve demokratik zeminini hazırlayarak mı?

Barış veya açılım dedikleri şey aslında Türk Milletinin “Güneydoğu’da federatif yapıya ve özerk Kürdistan oluşumuna razı olmasıdır.

Yani diyorlar ki verin kurtulun.

Hatırlayalım geçmişte Türkiye Talabani’den PKK yı beslememesini ve onları teslim etmesini istemişti.

Talabani ise “Türklere bir Kürt kedisi bile vermem” demişti.

Şimdi Türkler vatan topraklarının Doğu ve Güneydoğusunu PKK ye verecek ha?

Neden?

Büyük Kürdistan kurulsun diye.

Türkiye’nin ulusal birliği bozulsun Amerika istediği gibi at koştursun…

Avucunuzu yalarsınız…

Ah! AKP ah! Türkiye’yi ne hale getirdin sen?

***

Kaplan’ın sözlerine gelince tehdit kokusu var.

Kaosun Lahey’de bitmesini istemiyorlarmış…

Bu sözleri sanırım Abdullah Gül’ün “2003 yılında ABD Dışişleri Bakanı Powell ile 2 sayfalık 9 maddelik yaptığı gizli anlaşmaya güvenerek söylüyor. (24 Mayıs 2003 günü Vatan gazetesinin birinci sayfa manşetinden yayınlanmış, Gül yalanlamamıştı.)

Gül sadece “Ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki… Powell Suriye’ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü gelişme var” demişti.

İşte o anlaşmanın 4. Maddesinde aynen şu satırlar var.

Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK/KADEK’e karşı ABD askeri makamlarına bilgi vermeden ve izin almadan harekât yapacak olursa, ABD hükümeti, Kürt halkına karşı şiddet kullanıldığı ve soykırım uygulandığı çerçevesi içinde uyarıda bulunma hakkını kullanabilecek. Bu durumda ABD gerekli gördüğü ambargo ve silahlı müdahale gibi siyasal ve askerî yaptırımları saklı tutacak.

PKK’nın yöre halkını canlarından bezdirip göçlerine sebep olduğu saldırılarının cinayetlerinin altında yatan güvence budur.

Bu hainlerin tümünün amacı da budur.

İyi niyetli olsalar barış diyen kişiler PKK’ya silah bırakması ve teslim olmaları için çağrı yaparlar.

***

CHP’nin PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP ile birlikte dayanışma içinde olması büyük hatadır.

Ne yazık ki CHP’nin içine sızmış olan ırkçı, Kürtçü, Atatürk düşmanları takımı hem partiyi yok etmek hem de Türkiye’nin parçalanması için üstlendikleri misyonu aleni yapmaktadırlar. Parti içinde bunlara geniş yetkiler verilmesi vicdanları sızlatmaktadır.

CHP genel başkan yardımcısının işi ne orada diye soramıyoruz zira onlarla birlikte hareket ettiği öteden beri bellidir.

Aslında onun yeri CHP değil HDP dir.

İktidarın PKK ile mücadelesi belki Erdoğan’ın başkan olabilmesinin önünü kesen HDP’ye giden oyların hıncı, öcü olabilir ama ne olursa olsun neticede 30 senedir anaları ağlatan, kamu mallarını yakıp yıkan, katliamlar yapan PKK’ye savaş açması ve bitirmek istemesinin neresi kötüdür?

Polis ve mehmetçiğin birlikte güneydoğudaki teröre karşı kapsamlı bir mücadele yürütmesi bazılarını neden rahatsız ediyor?

Tanrıkulu CHP Şanlıurfa İl kongresinde Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan olayların diyalog ile sona erdirilmesini istedi.

Güzel bir öneri, o zaman PKK’ya silah bırakıp teslim olması çağrısını yapsanıza…

***

PKK öylesine canavarlaşmış ki hastaneleri, okulları bombalıyor evlerinde oturan halkı zorla emellerine alet ederek kan kusturuyor.

Görmüyor, duymuyorlar, TSK suç işliyor havasını yaratmak istiyorlar, hem de utanmadan.

Tanrıkulu, mevcut iktidar için “Temizleyeceğiz, süpüreceğiz, yok edeceğiz diyorlar. Şimdi yeniden darbecilerin dilini kullanıyorlar. Derin devleti temizlemeye geldiler fakat şimdi aynı derin devleti kendileri kurdular diyor.”

Sözleri elbette doğrudur, doğrudur da bu güne kadar neden sustunuz, görmezden geldiniz?

Türkiye’nin bu günlere gelmesinde ana muhalefetin hiç mi suçu yok?

PKK devlete ait araçlarla belediyeler vasıtası ile tonlarca bomba ve silah yığınağı yaparken Tanrıkulu’nun bir Diyarbakırlı olarak haberi yokmuydu acaba?

Gelelim sayın genel başkana.

“PKK’ya silah bıraktıracaksa Oslo görüşmeleri devam etmeli demişti. Oysa Oslo görüşmeleri 2003 teki anlaşmaların devamıdır.

Şimdi ise bölgede olanlar için CHP’nin taraf olmadığını söylüyor.

Bunları söylemesi büyük hatadır.

Ben onun yerinde olsaydım şöyle derdim.

Elbette CHP taraftır.

Bölgedeki halkın ve PKK ile mücadele eden askerimizin, polisimizin tarafındadır.

Bölgede yaşayan halkımızın refahı ve Türkiye’nin huzuru için PKK bitirilmelidir.

Bunları gönül rahatlığı içinde söylerdim. Çünkü PKK asla Kürt halkımızı temsil etmemektedir.

Bilhassa bölgenin gelişmesine engel olmakta orada yaşayan halkımıza bile kurşun sıkmaktadır. Bırakın halkı örgüt içinde başarılı olamayanları bile öldürtmektedir.

PKK Amerika’nın taşeronudur.

Amacı ABD yararına Türkiye’yi parçalamaktır.

Tanrıkulu halen barış deyip duruyor. “Hendeğin de, barikatın da, topun da, tankın da karşısında yeni bir yol mümkündür “diyor.

Kolayı var yukarıda dediğim gibi PKK’dan silah bırakmasını, Kürt Halkından elini çekmesini, teslim olmasını istersin ki CHP’nin de tutumu, siyaseti belli olsun.

Parlamentoda diyalog içerisinde birbirimizi anlamak, masa, biz hazırız sözleri boştur…

Türk Milleti Kürdüyle, Türküyle, Laz’ı, Çerkez’i ve tüm mozaikleri ile canı pahasına asla parçalanmaya izin vermeyecektir.

Çünkü mevzubahis olan vatanın bölünmez bütünlüğüdür, gerisi ise teferruattır.

 

 

CHP ile HDP’li eski ve yeni bazı milletvekilleri “dayanışma grubu” oluşturarak TBMM. De, Meclisin dikkatini Güneydoğu bölgesine çekmek için basın açıklaması yaptılar. - tunay suer1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir