CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e “Acaba Atatürk bu Cumhuriyeti kurmasaydı o makamda oturacak mıydınız? Otursaydınız hangi tarikat mensubu kitlenin, bilmem kaçıncı hanımı durumuna düşerdiniz?” diye bir soru yöneltmesi Mecliste büyük bir olay olmuş gibi gösterildi. AK Partili kadın vekillerin tekmili birden Kamer Genç’e savaş ilan etti adeta. Oysa doğruları söylemişti Kamer Genç. Atatürk olmasaydı bugün vekil olamayacaktı kadınlar. Kim bilir hangi ülkenin boyunduruğu altında olacaktı canım ülkemiz veya eski düzen devam edecek, o dönemlerde yaşanan çok eşlilik devam edecekti. Yani Kamer Genç doğru söylemişti aslında. Atatürk’ün adını ağızlarına almakta imtina edenlerin suratına bu gerçek tokat gibi çarptığı için mi acaba bunca tepki. Gerçek mi korkutuyor onları?
Ak Partili kadınlar kendi partilileri kadınları aşağılayıcı onca söz söylerlerken hiç seslerini çıkarmamışlardı oysa. Örneğin;
* 2006 yılında AKP Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir TBMM’de “Kadınların cehennemlik” olduğunu anlatan dini bir kitap dağıttı. Tüm AKP Kadın milletvekilleri sessiz kaldı.
* 2009’da Bakan Veysel Eroğlu seçim gezisinde kendisinden iş isteyen kadınlara “Evdeki işler yetmiyor mu?” diye karşılık verdi. AKP’li vekiller yine sustular.
* 2011 yılında AKP Ünye Tanıtım ve Medya Başkanı sosyal medya üzerinden başı açık kadınlar için “ Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralıktır” diye yazdı. Hepsi de başı açık olan AKP’li kadın vekiller sessiz kaldı, hiçbir açıklama yapmadılar.
* 2012 yılında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç CHP’li Aylin Nazlıkaya’ya TBMM kürsüsünden “Bir evli, çocuklu olan milletvekili kendisiyle ilgili cinsel organını nasıl böyle açıkça konuşabilir, yüzü kızarmaz” diye konuştu. AKP’li kadın vekiller yine sustu.
* Başbakan Recep Tayyip Erdoğan iktidarı boyunca her fırsatta kadınlardan önce 3, sonra 5 çocuk doğurmalarını istedi. Kürtaj konusuyla kadınların bedenleri üzerinden siyaset yaptı. Ancak AKP’li kadın vekiller Erdoğan’ı savunan demeçler vermekle yetindiler. Kadınların vücudunun bir siyasi malzeme yapılamayacağını haykıramadılar bir türlü.
* 2013 yılında daha yeni, AKP Tokat milletvekili Zeyid Aslan’ın güya kadın bakanı savunmak için Kamer Genç’in annesi üzerine kurduğu küfürlü cümlelere sesleri çıkmadı bir türlü. Üstelik savunması da hayli traji komik iken; “Kamer Genç’in annesinin ölmüş olduğunu bilmiyordum.” Yani Zeyid Aslan diyor ki, “Annesi sağ olsaydı söyleme hakkım olurdu.” Ama AKP’li vekiller çıkıp da “ Hiç şart ve koşulda bir anaya, bir anaya söz söylemek kimsenin harcı değildir” çıkışı yapamadılar.
Dünyada cinsiyet eşitliği sıralamasında 135 ülke arasında 124. sırada olan, konuyla ilgili tek Bakanlığın adından “Kadın”ı çıkaran, “Kadın Erkek Fırsat Eşitliği” Komsiyonunu Meclis Başkanı eliyle işlevsiz hale getiren, kadınların yaşam ve özgürlük hakkıyla ilgili düzenlemeleri “aile” üstbaşlığında birleştirenler değil midir bunlar? Bülent Arınç örneğinde olduğu gibi, “kadın” kelimesi bile aşağılama amaçlı kullanılırken meclis alkıştan yıkılıyor. Daha ötesi, bir kadın milletvekilinin erkek milletvekiline soru sorarken bakması bile, “göz zinası”, “flört” gibi yansıtılabiliyor. Ana/avrat küfür etmek, “leşini sererim” diye tehdit etmek, erkekliğin şanından sayılıyor. Kadın vekillerimiz sessiz kalıyor tüm bunlara.
Kamer Genç’in sözlerinde, Bakan Şahin’e kişisel bir hakaret kastı olduğunu düşünen yoktur sanıyorum. Açıkcası, Kamer Genç’e gösterilen büyük tepkinin bizzat kendisi de sorunlu ve cinsiyetçi dikkat ederseniz. Verilen yanıtların hiçbirinde Genç’in sorduğu sorulara değinilmemesi de çok garip bir durum. Kadın erkek eşitliği, kadınların siyasi ve medeni hakları konusunda pek bir şey söylenmiyor. Açıkçası bu nokta epey düşündürücü… Bir kadın (ve ne alakası varsa bir anne) olarak hakarete uğradığı varsayılan Şahin’in “bacılık” ya da “namus” saikleriyle sahiplenildiğini düşündürüyor. Egemen Bağış’ın Fatma Şahin’e dönük süreklilik kazanan “bacı” söylemi ya da Binali Yıldırım’ın “Osmanlı’yı ayakta tutanlar Sultanlar değil, saraydaki Sultanlardır. Bakan olmak bir şey ifade etmiyor, Bakan’a da bir bakan olması gerekiyor.” sözleri hiç irdelenmiyor örneğin…
AKP döneminde kadına yönelik şiddet artmış, kadının karar mekanizmalarındaki temsiliyeti azalmış, kadın istihdamı düşmüş, 4+4+4 sistemiyle kız çocuklarının okullaşma oranında yüzde 10 oranında azalma yaşanmış. İşte AKP’nin kadına bakışının sonuçları bunlar. Kadın milletvekilinin kadın cinayetlerinin araştırılmasının aleyhinde konuşabiliyor olması da aklın alabileceği bir şey değil. Kadınlarla ilgili yasalar kadını aile içine hapsederek düzenleniyor. Ama tüm bunlar yaşanırken Kamer Genç’in sözleri tepki çekebiliyor, AKP’li kadın vekiller kadın derneklerini göreve çağırabiliyorlar. Oysa söylenen tek şey Atatürk’ün getirdiği kazanımlardı.
AKP içinde kadınlara yönelik aşağılayıcı açıklamalar yapanlara, bu yönde davranış sergileyenlere karşı sessiz kalan AKP’li kadın milletvekillerinin Kamer Genç’i şikayet etmeleri, bu kadar hiddetlenmeleri oldukça düşündürücüdür doğrusu. AKP’li kadın vekiller, kadın duyarlılığı konusunda ne kadar duyarlı (!) değil mi?