Bu gün sizlere çok farklı bir olayı, oluşumu, gelişimi ve sonuçları itibariyle anlatacağım.
Hukukçu değilim amma, zamanında temel hukuk dersleri alıp okumuş birisi olarak derinlere fazlaca dalmadan bir hususta üç-beş kelamda bulunacağım.
Bunu yapmadan önce bazı kavramların ne anlama geldiğini de yazmak gerekmektedir.
Örneğin taammüdenin anlamına bakmak istediğimizde TDK sözlüğünde şunları görmekteyiz: Kasten, işlenecek bir suçu önceden planlayarak, planlı bir biçimde, tasarlayarak yapmak. Bunun yanı sıra birde “dev” nedir ona bakalım istiyorum. Devin birkaç anlamı olmakla birlikte; “çok büyük, çok önemli” sıfatı bizim için ehemmiyet arz etmektedir…
Toparlayacak olursak çok önemli, çok büyük bir dev taammüden öldürüldü…
Nasıl mı?
Nasıl olduğundan önce öldürülen bu devin hem adını, sanını hem de kısa bir hikâyesini anlatmak gerekiyor…
Kestirmeden gidecek olursak devimizin ismi Ankaragücü. O Ankaragücü ki, Türkiye’de kurulan en eski kulüplerimizden birisi (K.T. 31.08.1910). Daha düne kadar hemen her dalda faaliyet gösteren bu kulübümüz; Futbolda 2 defa Türkiye Kupasını almış ve 1959 yılından beri süper ligde en fazla yer alan 4 takımdan biri…
Kuruluş ve yaşam öyküsü sayfalar dolusu olan Başkentimiz Ankara’nın sembollerinden birisidir Ankaragücü.. Bu güzide kulübümüz, Cumhuriyetimizde ilk harcı olanların önemli eserlerinden birisidir. Ayrıca kurucularının İstiklal Savaşımızdaki önemli rollerinden ötürü üstelik “gazi” sanlı bir kulüptür de…
Türk Milli Takıma sayısız milli futbolcu veren, gol kralları çıkaran; Selçuk Yalçıntaş’ ları, Ertan Adatepe’leri Melih Atacan’ları, Konyalı Memetleri, Ali Osman Renklibay’ları, Adil Erinç’leri, Halil İbo’ları kadrosunda bulunduran bir takımdır MKE Ankaragücü…
“Onunla ağlayıp, onunla gülen” fanatik taraftarı derseniz onlarda tam bir alemdir.. Hemen hepsi takımlarına apayrı bir aşk ve sevdayla bağlanmışlardır…
Coşkuları, takımları için yaptıkları tribün besteleri, yazdıkları sözleri hep başka takım taraftarlarının gıptayla izledikleri fenomendir Ankaragücü taraftarları…
Hal böyleyken kısa ve dar bir çerçeveyle anlattığımız bu dev; kendi vazifesinden başka hemen her şeye el atmaya meraklı bir yerel yöneticinin büyük oranda dahli sonucu taammüden öldürüldü!
Bu yerel yönetici kim diye soracak olursanız?
Ufak bir ipucu bile kendisini tanımanıza yetecektir diye düşünüyorum…
Mesela desem ki, “twitterden sorumlu Belediye Başkanı kim?!!” desem cevabınız hemen hazır değil mi?
İşte bu zatın, toprağın altını unutarak dünyadaki duygusal işler dâhil her nevi işlere karşı önlenemez hırs ve zafiyetinden ötürü; Ankaragücü’ne de kafalarındaki senaryo gereği (2009) el atmasıyla. Bir asırlık koca çınarın idam fermanı yazılmış oldu…
Orta Anadolu’nun sporda/futbolda lokomotifi olan koskoca kulüp kendisine kurulan komplo ve türlü oyunlar sonucu eridi, eridi ve 3 yılın sonunda az önce de yazdığım gibi kasten ve bilerek öldürüldü…
Evet ya, bizi ve taraftarları derin teessürlerde bırakarak koskoca bir dev birilerinin intikam hırslarına kurban edildi!
Yazacak çok şey olmakla birlikte, yazıyı bitirmeden önce şu son birkaç kelamı etmekte fayda var diye düşünüyorum.
Efendim devin diğer manası da masalsı bir varlıktır.. O nedenle koca dev yeniden dirilir mi? Onu ancak ve ancak Yüce Allah(c.c) bilir!
Rabbim bilir bilmesine de, fakat ölümünün baş sorumlusuna ve onu senelerdir koruyup kollayan “usta”ya siyaseten hesap sormak, sanırım takımın asıl sahibi Başkent Ankara’nın sporseverlerine ve sağduyulu halkına düşüyor…
Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalınız!