İster dinime laf söyletmem der okumazsınız ister okursunuz. Ama biliniz ki bu tarz görüşleri yasaklatarak görüşü değil görüşten haberdar olunmasını engellersiniz. Haberdar olunmasını engelleseniz de, Dünya’da bu görüşde olan insanlar bunları konuşmaya devam ederler.
Müslüman toplumu genelde pasif, silik, dünyaya ciddi bir katkı sağlamayan, nasıl sağlanacağını da bilmeyen karakterdedir.
Dünyayı değiştiren, ses getiren buluşları, markaları, organizasyon yetenekleri, güçleri, yetenekli gençleri değerlendirecekleri üniversiteleri, güçlü sanat kurumları, güçlü politika kurumları, kısacası, gurur duyacakları herhangi bir şeyleri yok.
Sadece müslüman olmaktan gurur duyabilir haldeler. Kendilerinden kat be kat üstün ülkelere aptal muamalesi yaparak, onları cehennemde yanarken izlemenin zevkini hayal etmekten başka yapabilecekleri pek birşey yok.
Dolayısıyla, “en müslüman” olan, dinine en bağlı olan, peygamberini en çok seven olmak sosyal olarak önemli. güçlenen dini kurumlar, bunu her aşamada tercih ediyor.
“En müslüman” insan da en çabuk tahrik olup en hızlı ve en sert tepkiyi gösteren insan olunca müslümanları tahrik etmek kolaylaşıyor. Ümmetten ayrılıp “sizin bu yaptığınız yanlış” diyen adam linç edilebiliyor, çünkü yeterince müslüman değil.
İşte böyle böyle, “müslüman türkiye” sloganları ile insanları canlı canlı yakan insan müsvettelerine ulaşıyoruz.
Ekşiden
Bir yanıt yazın