CHP neden kaybetti ?

Bir Kasımın üzerinden henüz birkaç gün geçti. AKP’nin dışında seçime giren diğer siyasal partilere gönül verenler,  üyeleri sanırım kaybetmenin üzüntüsünü halen içlerinden atamamışlardır.

Seçim öncesi yapılan anketlerde AKP yüzde 38+40 larda CHP ise 28+ 29 larda gösteriliyordu.

Bazı CHP milletvekilleri en az   %35 diyorlardı.

Halkta heyecan yoktu.

Ortalık sanki bir fırtına öncesi sessizliğe bürünmüş gibiydi.

Bir yandan bombalar patlıyor, diğer yandan her gün gelen şehit haberleri ile bayraklara sarılı tabutlar…

Gözyaşları ve ağıtlar.

Türkiye sanki karanlığa bürünmüştü.

Yer, gök, insanlar hepsi karanlıktı.

Halk sanki yarınları değil de o gününü düşünüyordu.

Böyle olmakla birlikte seçime katılım yüksekti.

Akşam saatlerinde sandıklar açılmaya başladı ben de çoğu insan gibi televizyondan takip etmeye başladım.

Birkaç saat içinde sonuçlara gidildi ve AKP kazandı.

Çoğu yerde daha torbalar teslim edilmeden, oraların sonuçları ilan ediliverdi.

Görevli arkadaşlarımdan telefonlar geliyordu.

Torbayı 15 dakika önce teslim ettim veya daha sayımı bitiremedik, bu nasıl sayım ya?

Evet, bunlar söyleniyordu.

AKP beklenmedik şekilde kazandı.

Yapılan anketler bir işe yaramadı, AKP bile görünüşte bu işe şaştı.

Oysa sonuçların böyle olacağı şüphesi içimi kemirip duruyordu.

31.08.2015 tarihli “Sır perdesi ve oyun içinde oyun ”başlıklı yazımda da bunu belirtmişim.

***

“7 Haziran seçimlerinde AKP’nin tek başına iktidar olamayışı da bir kurguydu.

13 yıldır ülkede tek erk olan Erdoğan’ın partisi yine birinci parti çıkartıldı.

Dünyada hiç bir ülkenin uygulamadığı “Sun election control system”e ( oyların paylaşımını ayarlayan bilgisayar programı) muhalefet partileri tarafından itiraz edilmedi

(Bu sistem ile Türkiye’de seçim çökertilmiştir ve böyle bir sistem yok edilmedikçe AKP sittinsene iktidarda kalacaktır.)

Yani sandık mandık hepsi laftır…

1 Kasımda Erdoğan’ın aynı sonucu alacağı, hatta daha aşağılara ineceği anketlerle gösteriliyor. “Bana bu da inandırıcı gelmiyor.”

Evet o yazımdan alıntıdır bu.

Yine haklı çıktım.

İçinizden bazılarınız şöyle sorabilirsiniz;

Mademki öyle neden 7 Haziranda AKP kazanmadı?

Tabi akıllara bu gelir doğal olarak.

Ben AKP’nin kazanmayıp birinci parti çıkmasının kurgu olduğunu düşünerek şöyle demişim:

Koalisyon hükümeti kurdurmaması, zaman geçirmesi ve sonunda HDP li geçici Hükümet oluşturulması proje dâhilindedir.

AKP ve HDP’nin 80 milletvekili ile bir hükümet çıkarmadığına gelince halkın tepkisinden çekindiler.

Alıştırma yapıyorlar.

Bunca şehitler ve PKK’lının ölmeleri hiç umurlarında değil.

Oyun içinde oyun oynuyorlar.

İşte en güzel bir örnek, düne kadar terörist dediği HDP li vekillerle dün (30 Ağustos) Anıtkabir’e çıktı.”

Siyaset öylesine kirlendi ki şahsen iğrenir oldum.

Erdoğan’ın derdi anayasa değişikliği ile diktatörlüğünü pekiştirmek, diğerinin ise Öcalan’ın özgürlüğü ve Büyük Kürdistan.

***

Gelelim günümüze, bakınız o yazımda” AKP ve HDP’nin 80 milletvekili ile bir hükümet çıkarmadığına gelince halkın tepkisinden çekindiler” demişim ya, şimdi AKP tek başına iktidar oldu ama yeni anayasa için 366 yı tamamlaması gerekecek bunu da HDP nin katkısı ile yapmaya çalışacak diyorum.

Seni başkan yaptırmayacağız diyen HDP şimdi ağız değiştirdi farkındaysanız.

“HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen: Başkanlık sistemi dâhil her şeyi tartışabiliriz! “diyor.

Bunu düşünmek gerek.

CHP neden kaybetti dersek:

7 Haziran seçimlerinden bir ders çıkartmamış, iktidar olmayı istemezcesine sadece koalisyona odaklanmıştı.

Atatürkçü, Devrimci, Antiemperyalist ve Tam Bağımsızlıkçı kimliğini yok sayarak ve AKP ye eş değerdeki politikalar yapmasındandır.

Millet aslı varken suretine itibar etmedi.

İkincisi Türk Silahlı Kuvvetlerinin yanında olmaması, PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP ile

yakınlaşmasıdır.

Bunları uzun uzun her yazımda anlatmış ve CHP’nin özüne dönmesini münasip bir dille yazmıştım.

AKP ise CHP’nin yapması gerekeni yapmış, Milliyetçilik ve Vatanseverlik felsefesini kullanarak halkın sempatisini kazanmıştı.

Halk yolsuzlukları, hırsızlıkları düşünmez olmuştu artık.

Tabi bu arada devlet gücünü kullanması ve kasasından bolca para ve odun, kömür vs. dağıtmasının da çok önemi var.

Camiler, İmam Hatipler, Kuran Kursları, Tarikatlar arka bahçesi olan AKP yine bildiğimiz gibi dini saptırmış ve Eğitimi de dini referanslara göre ayarlamıştı.

Araya SEÇSİS te girince kazanmasını kimse yadırgamadı.

Geçen zaman içerisinde CHP tüm bunları içine sindirerek adeta Atatürkçü, Ulusalcı kimliğini bir yana bırakarak AKP’nin önünü açmıştı.

Oysa eriyen AKP karşısında CHP’nin iktidar olmaması için bir neden yoktu ve tam zamanıydı kazanmasının.

HDP’nin dışında hiçbir birlikteliğe katılmadı.

CHP, yanlış politikalarını ısrarla devam ettirdiği için kaybetti.

Altı seçim kaybeden CHP de mutlaka değişim şarttır.

Kılıçdaroğlu bunu ciddi ciddi düşünmelidir.

Amerika’nın projesi olmaktan kurtulmalı özüne dönmelidir.

Dönüp dönmemesi de tabi ki kendi bileceği iştir.

 

Tünay Süer

Bir Kasımın üzerinden henüz birkaç gün geçti. AKP’nin dışında seçime giren diğer siyasal partilere gönül verenler,  üyeleri sanırım kaybetmenin üzüntüsünü halen içlerinden atamamışlardır. - tunay suer1

Yorumlar

  1. Mehmet Mesut Uzal avatarı
    Mehmet Mesut Uzal

    Efendim,bana öyle geliyor ki sapla samanı karıştırıyoruz.CHP ağzı ile kuş tutsa zaten ne birinci parti olabilecekti ne de iktidar.İki seçim arasındaki geçen zamanda parlamentoda yaşananlara bakarsak AKPnin 1 Kasım seçimlerinde bu önemli oy oranına ulaşmasının birinci nedeni MHPdir.Oylamada sayın Oktay Vural’ın gruba bakması bile AKPye yaramıştır.Nitekim 1 Kasım seçimlerinde en fazla oy ve milletvekili kaybını MHP yaşamıştır.Bugün durum çok farklıdır.”Yeşil faşizmin” ayak sesleri duyulmaya başlamıştır.HDP’nin kısmi özerklik,eyalet sistemine doğru gidiş,yerel yönetimlere daha fazla yetki ve bağımsızlık talepleri karşılık bulursa “başkanlık” sistemine “evet” diyebilecektir.Bu durumda Türkiye cumhuriyeti devletinin kuruluş ve varoluş felsefesi olan Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı her kesim,anti-faşist her kesimle asgari müştereklerde birleşerek yeşil faşizme giden bu yolu tıkamalıdır.Yarın çok geç olabilir.AKP,zaman içinde MHP’yi de çözebilir.Yani topun ağzındaki parti MHP’dir.CHP’nin “beyaz Türklerden” ve okumuş bilinçli alevi kesimden kemikleşmiş % 25 oyu vardır.Bu bakış açısını da değerlendirmekte yarar vardır,diye düşünüyorum.Saygılarımla.

  2. Mustafa Aslan AKSUNGUR avatarı
    Mustafa Aslan AKSUNGUR

    Sayın Tünay Süer Hanımefendi Kardeşimiz;
    87 Yaşındayım. Her seçimde olduğu gibi, 1Kasım seçimlerinde de ağlaya ağlaya CHP.ye verdim “OYYYY”umu. Çünkü listedeki partiler içinde, sakalından tutup ta yüzüne TÜKÜRMEYE yakışır yine o vardı. Ötekileri, o balgamlı tükürüğüme de layık görmemiştim…
    Yazılarınızı bulabildiğim yerlerde zevkle okuyorum. Dürüst ve samimi, buluyorum. Yararlanıyorum. “Siyaset öylesine kirlendi ki şahsen iğrenir oldum.” deyişinize de %100 katılıyorum. Siyasetçiler içinde (hele sorumlu ve yetkili kurullarında) kirlenmemiş, saf ve temiz kalmış Allahın bir tek kulu yok ki, TİKSİNMEDEN “Merhaba..!” diyebilelim.
    CHP. HALKIMIZA İHANET EDEN Yönetici insanların elinde, ÖN DİŞİ ÇÜRÜMÜŞ GEDİK AĞIZ GİBİ “H” harfini bile taşıyamaz hale geldi. UTANIYOR HALKIMIZDAN DA. HALK sözcüğünden de CHP yöneticileri. Dümenlerine bakıyorlar. O yüzden, Kılıçtaroğlu’na yaptığınız çağrı yanıtsız kalacaktır. O Halkın adamı değildir; Halkı hiçe sayanlar sınıfına hizmeti şiar edinen bilinçli hizmet adamlarından birisidir…
    Saygılarımı sunarak sonlandırayım bu acı ve gerçekçi düşüncelerimin yirmide birini bile sunamadığım yazımı izninizle… Güneşli ve Ürünlü çalışmalarınızın süreklice devamını dilerim. m.a.a.

  3. Tünay Süer avatarı
    Tünay Süer

    Sevgili üstadım
    Evvela sizin gibi çok değerli bir büyük insanın naçizane yazılarıma yanıtlarınızla katkı vermenizden ötürü ne kadar teşekkür etsem azdır.
    Allah size uzun ömürler versin.
    Sizin gibi aydınlara bu ülkenin çok ihtiyacı var.
    Sizi çok iyi anlamaktayım. Çünkü ben de 25 sene emek verdiğim ve her görevde aktif çalıştığım partimin bu haline inanın çok üzülmekteyim.
    Evet, CHP iktidar olmayı elinin tersi ile itmiştir.
    Çünkü iktidar olmayı istememiştir!
    İlk yorumunuzda söylediğiniz gibi sapla samanı asla karıştırmam.
    Sanırım doğru ifade edemedim.
    Ne var ki öz eleştirilerimi daima siyasi etik içinde yaparım.
    Yani canım yansa da hakaret etmem.
    Seçimi kaybettiğimiz gece Sn. Kılıçdaroğlundan istifasını isteyen ilk bendim.
    Bu Facebook’taki sayfamda durmaktadır.
    Turkish Forum’a yeni katıldığım için önceki yazılarımı haliyle bilemezsiniz.
    CHP’yi en çok eleştirenlerden birisiyim.
    Buna kendimde hak bulmaktayım.
    Zira 25+ 26 yıl bir nefer gibi ve karşılıksız emek verdim bu partiye.
    Kadın kolu başkanlığı yaptım ben ve diğer bayan arkadaşlarım gece gündüz,
    yaz kış demeden partimizi iktidar yapmak için çalıştık.
    Sn. Kılıçdaroğlu gelince bazı değerli Kemalist, Ulusalcı vekil arkadaşlarımızla ne yazık ki dışlandık.
    Partimizden kopmadık asla.
    Çünkü yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün iki büyük eseri olan Cumhuriyet ve CHP bize onun emanetidir.
    Bizler emanete asla ihanet etmedik.
    Halen üyesi olduğum partimin bu hali inanın beni de kahretmektedir.
    Lütfen sizde umudunuzu kesmeyin.
    Ve lütfen üzülmeyin.
    Ne derler her gecenin bir sabahı vardır.
    Saygı ve sevgilerimle.
    Tünay Süer

  4. Tünay Süer avatarı
    Tünay Süer

    Sayın Mehmet Mesut Uzal Bey
    İlk önce geç yanıtladığım için özrümü kabul edin lütfen.
    Yorumunuzda ,
    İki seçim arasındaki geçen zamanda parlamentoda yaşananlara bakarsak AKPnin 1 Kasım seçimlerinde bu önemli oy oranına ulaşmasının birinci nedeni MHP dir” diyorsunuz.
    Yanıt: Haklısınız çünkü bana göre MHP gizli bir AKP dir. Bunu defalarca ondan yana olarak ispat etmiştir.
    Yakın örnek, CHP’nin terör olaylarının araştırılmasına yönelik Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesinde Oktay Vural’ın gruba bakması çekimser kalan vekillerine ret oyu kullandırması gibi.
    Meclis başkanlığı seçiminde bu başkanlığı AKP ye kazandırması gibi.
    (” Yeşil faşizmin” ayak sesleri )duyulmaya başlamasına gelince bugün değil 1946 dan beri başlamış, AKP döneminde adım adım kamuya hap gibi yutturularak günümüze gelinmiştir.
    -“HDP’nin kısmi özerklik, eyalet sistemine doğru gidiş, yerel yönetimlere daha fazla yetki ve bağımsızlık talepleri karşılık bulursa “başkanlık” sistemine “evet” diyebilire gelince:
    Bu, ABD’nin Türkiye’yi bölmek için hazırlamış olduğu proje paketinin içinde olan ancak zamana bırakılan oyunun son perdesidir.
    Bu tiyatro Abdullah Gül’ün Kolin Powel ile imzaladığı 2 sayfalık 9 maddelik ikiz yasalar ile başlamış OSLO Anlaşmaları ile perçinlenmiştir.
    Erdoğan’ın konuşmalarında sabrede sabrede bu günlere geldiğini söylemesi
    doğrudur.
    Hatırlayalım, Erdoğan’ın “Ben BOP Projesi eş başkanlarından birisiyim “ dediği günlerde bu projenin güzel şeyler yapacağını işliyordu kamuya. Ortadoğu’ya özgürlük ve refah, kardeşlik getirileceğinin, Diyarbakır’ı BOP ’da yıldız ve merkez yapılacağı gibi…
    Uyutulmaya müsait bir halk çoğunluğuna sahip olduğumuza göre üzerimize adeta ölü toprağı dökülmüşçesine sindik.
    Türkiye’yi çökertmek için ilk önce kahraman ordumuzdan başladılar.
    Sahte delillerle yıllarca hem değerli subaylarımızı hem de aydınlarımızı zindanlara kapattılar.
    Bu insanların hepsi Kemalist düşüncede olan vatanseverlerdi.
    Ne zaman 17 Aralık yolsuzlukları, rüşvet olayları meydana çıktı Erdoğan o zaman paralel devleti, kumpası öne sürdü ve Silivri davaları çökmeye başladı.
    Eğer bu yolsuzluk olayları meydana çıkmasaydı bugün askerlerimiz ve aydınlarımız halen zindanlarda olacaklardı.
    Değerli Mehmet Bey
    Bunları bizler biliyoruz fazla uzatmaya gerek yok.
    Halk yandaş basın ve iktidar yöneticileri tarafından aldatıldı ve korku imparatorluğu yaratıldı adeta.
    “CHP ağzı ile kuş tutsa zaten ne birinci parti olabilecekti ne de iktidar”
    diyorsunuz ya, haklısınız.
    Çünkü vatandaşa doğruları anlatamadı, kendi ideolojisinden uzaklaştı.
    Sizin dediğiniz gibi Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı her kesim, anti-faşist her kesimle asgari müştereklerde birleşmedi.
    Oysaki ben, en az yüz yazımın ellisinde bu çağrıyı defalarca yaptım partime.
    Kendi bildiklerine gittiler.
    AKP’nin karşısında dik durarak Atatürk’ün aydınlık çizgisinden çıkmasaydı
    ne AKP Türkiye’yi bu karanlık günlere taşıyabilirdi ne de iktidarını sürdürebilirdi.
    CHP, SEÇSİS’e karşın tek başına iktidar olabilirdi.
    (Belki o zaman SEÇSİS bile olmazdı.)
    Saygılarımla.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir