MANKURT

MANKURT - untitled

MANKURT

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

Türk alfabesindeki T,R,K ve M harflerinin ilginç özellikleri ve diğerlerine göre daha fazla yetenekleri vardır.

Aralarına uygun ince sesliler yerleştirirseniz TÜRK olur, TÜRKMEN olur, TEREKEME olur..

“TERKETMEM” olur..

TÜRKÜ olur, mertçe ve erkekçe söylenir. Dilden dile, nesilden nesile; tarih ötesinden, coğrafya ötesinden zaman ve mekânımıza taşır millî hafızamızı..

Tarihi anlatır bize, coğrafyayı anlatır.

Tarihimizi ve coğrafyamızı  öğretir bize, tarihin ve coğrafyanın paçalarımıza yapıştığını hissettirir..

Harflerin yerini değiştirip aralara kalın sesliler koyun, KART olur, KURT olur..

Dağların tepelerinde karda yürürken kart-kurt diye ses çıkarır.

U’nun noktalarını koyun, KÜRT olur..

İki satır geri dönün..

KURT’un önüne çeşitli sıfatlar da konulur.

Yakışır..

DİŞİ KURT olur, BOZKURT olur..

Ama….

MANKURT da olur.

Ünlü Türk romancı Cengiz Aytmatov; ‘’Gün Uzar Yüzyıl Olur’’ (Cem Yayınevi-İstanbul) adlı “ŞAH”eserinin  125 ve 127’inci sayfalarında ‘’o işlem’’i şöyle anlatır.

Juan Juanlar Kazak bozkırlarını istilâ eder ve Kazak gençlerini tutsak ederler.

“…Önce tutsağın kafasını kazırlar, kesilen bir devenin boyun bölgesinden yüzülen bir deri parçası tutsağın kafasına bir başlık gibi geçirilir. Kafasına deri geçirilen tutsak başını yere sürtmesin diye boyuna tahta kalıp takılır, yürek paralayıcı çığlıklarını kimse duymasın diye ıssız bir yere götürülürdü. Kolları, bacakları bağlı tutsak orada güneşin alnacında, aç-susuz birkaç gün kalırdı. Başına deri geçirilenlerden çoğu acıya dayanamayıp ölür, sağ kalanlarsa belleklerini yitirerek geçmişlerini anımsamayan birer ‘mankurt’ -köle- olurlardı. Tutsakların ölüm nedeni açlık, susuzluk değildi. Zavallılar başlarına geçirilen taze deve derisinin güneş altında kuruyarak büzülmesi sonucu acıya dayanamadıkları için ölürlerdi. Sımsıkı sarılan deri kurudukça tutsağın kazınmış başını mengene gibi sıkıştırırdı. Bütün bu acılar sonunda tutsak aklını yitirmeye başlardı. Juanjuanlar işkencenin beşinci gününde sağ kalan var mı diye bakmaya gelirlerdi. İşkenceye tutulanlardan biri bile sağ kasa amaçlarına ulaşmış sayarlardı kendilerini… ‘Mankurt’ kim olduğunu, soyunun-sopunun nereden geldiğini, adını, çocukluğunu, anasını-babasını bilmezdi kısacası insan olduğunun bile farkında değildi. Benlik bilincini yitirdiği için efendisine iktisadi açıdan büyük avantajlar sağlardı… Herhangi bir köle sahibi için en büyük tehlike, kölesinin başkaldırmasıdır. Her köle fırsat bulunca isyan eder; oysa mankurt köleler arasında kaçmayı, karşı koymayı, başkaldırmayı düşünmeyen, alışılmışın dışında tek varlıktı. Köpeklerin sahiplerini dinlemeleri gibi mankurt ta efendisinin sözünden dışarı çıkmazdı. Efendisinden başkasının sözünü dinlemez, bedeninin gereksinmelerinden başkasını düşünmezdi…. En kirli, en ağır işler mankurtlara verilir, sonsuz sabır isteyen bıktırıcı, sıkıcı, sinir törpüleyici işler onlara yaptırılırdı.”…

Lâfın burasında okurun cep telefonu saatinin analog mu, yoksa dijital mi olduğunu merak ediyorum..9 Nisan 2013

 

 57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 

 

MANKURT - mankurt

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir