TÜRKİYE VE FEDERATİF SİYASAL YAPI

ERGUN OZGEN

Av.  ERGUN ÖZGEN

Turkish Forum Danisma Kurulu Uyesi

          Son günlerde, gündeme getirilmeye çalışılan şekli ile, sivil  Anayasa düzenlemesi içinde, Türk siyasi yapısının federatif bir şaplon içinde yeniden biçimlendirilmesinin ön görüleceği, bazı yorumlara yollama yapılarak, tekrar gündeme oturtulmaya çalışılmaya başlanmıştır!…

Federal devlet sistemi, tarih sürecinde farklı coğrafyalarda yer alan ülkelerin, yaşam ve siyasal tercihleri paralelinde  kendi ihtiyaçlarına göre biçimlenmiştir…Bu kapsamda, somut örnekler içinde  ABD ve  Almanya’nın federatif  siyasal yapıları özgün modeller oluşturmaktadır.  İfade edildiği üzere, öncelikle, ABD’nin  idari yapısını esas teşkil eden  federal oluşum  ele alındığında, 1570 li yıllarda ilk kuruluşunu  sağlıyan  13 Anglo Sakson  kökenli  püriten  inancına bağlı   kolonilerin, ülkenin   temellerini  oluşturduğu görülür.  Bu oluşumun , giderek  kıtanın içlerine  doğru yayılması sonucunda, 1787/1789  tarihinde İngiliz  hakimiyetine son verildikten sonra, esaslarını  kabul ettikleri  Federal Anayasa  kapsamında, birliğin  temellerini atmışlardır… Giderek, coğrafyadaki yayılma  sonucunda , diğer  eyaletlerin  de bu birliğin  varlığını  onayladıkları ve birliğe  iradeleriyle  katıldıkları  görülmektedir. Bu oluşum sürecinde,  ABD’nin,1802 de Fransa’dan  Louisiana’yı ,

  • 1819 da, İspanya’dan Florida’yı,
  • 1845 de, Meksika’dan  Teksas’ı, New Mexıco’yu ve  Californiya’yı ilhakı,
  • 1846 da, İngiltere’den  Oregon’u,
  • 1867 de, Rusya’dan Alaska’yı  satın alması ve  bu oluşumun sürekli olarak coğrafya üzerinde  devamı,birliğin  yapısal karakterinin temellerini giderek güçlendirmiştir… Bu genişleme süreci, XX yy. da   da devam etmiştir…

ABD’nin kendi coğrafyasındaki genişlemesinin  siyasal sonuçları da,  bir  Federatif  Anayasa etrafında, devlet unsurlarının  ortaya çıkan koşullar  sonucunda, eyalet  karakterinde, bir  Federatif birliğin şekillenmesine  neden olan ortamı yaratmıştır. Gerçekte ise, bu Federal  yaklaşımların ve  bu konudaki  irade beraberliğinin  gerisindeki ana  amacın BİR ÜNİTER  DEVLET  ARAYIŞININ  mevcudiyetidir…

ABD’nin  siyasal evriminde, 1860  da, Güney’in  Federasyondan  ayrılma  iradesinin göstermesi karşısında ise, Birleşik Devletler  dört yıl süren  bir iç harbin  birlik uğruna dehşetini  yaşamıştır… Yalnız  bu iç harp süresince,  Birliğin korunması için  yapılan muharebelerde ortaya çıkan insan zayiatının sayısı 600.000 kişi  civarında olmuştur. Kuzey’in başını çektiği üniterlik arayışında, bölücülüğe  fırsat vermeyen  ABD’i, Güney’in ayrılıkçı iradesini  silah gücü ile kırarak, Birlikte ki yerinin almasını sağlamıştır…

Kısaca, bu silahlı zorlamanın bile gerisinde,her ne kadar  Federatif  bir devlet yapılaşması  olsa  bile, siyasi irade yönünden  gerçek anlamda arayışın, bir ÜNİTERLİK hedefinin olduğu   ortaya çıkmaktadır….

Önemli Federatif ülkelerden biri olan Almanya ise farklı bir tarihi sürecin seyri içinde, federal yapısını oluşturmuştur.  Bu ülkenin Federal siyasi karakterinde, geçmişteki 30 yıl savaşlarının  izlerinin görmek mümkündür…

Reform hareketlerinin siyasal sonuçları içinde, Katolik  Kilisesinin  merkeziyetçiliğine  karşı başlayan  ve bazı  hanedanlarca da desteklenen  bu sosyo politik  dönüşüm, uzun süren ve bütün Avrupa’yı kavuran savaşlardan sonra, 1648 Westfalya  antlaşması  sonucu olarak, Almanya’da, 350 ye yakın devletçiğin ortaya çıkmasına neden olmuştur.Siyasi coğrafyada ve  Avrupa’nın merkezinde  teşekkül eden bu devletçikler, 1648 den, 1834 yılına kadar  geçen süre içersinde, kapalı bir ekonomik yapı düzeyinde gelişme şansları olmadan  varlıklarını devam ettirmişlerdir…1834 Yılında ise,  bu devletçikler bir  araya gelerek (Zollverein)  anlaşması ile aralarında gümrük birliğine giderek,  350 ayrı devletçik yerine 18  devlet yapısında siyasal düzenlemeye gitmişlerdir… Bu sürecin de genel yapısına bakıldığında, burada da bir üniterlik arayışının varlığı gözlenmektedir… XIX yy. sonlarına doğru da, bu siyasal yapılaşmayı yeterli görmeyen  Prusya Kırallığı, askeri gücü ile 1871 de  önce Avusturya İmparatorluğunu ve sonra da, Fransız İmparatorluğu’na  silah gücü ile  kabul ettirdiği  II. Reich’in  kuruluşunu,bir Ulus Devlet olarak  Avrupa’nın merkezine yerleştirmiştir….

Kısaca, ABD’nin  siyasal oluşumunda olduğu gibi, Alman Federal  Devleti de parçaların birleşmesinden oluşan, bir diğer anlatımla, parça devletçiklerin bir merkez etrafında birleşmeleriyle şekillenmişlerdir…

İkinci Dünya Harbi  mağlubiyetinin  Almanya’nın  siyasi yapısındaki  olumsuz etkileri  dikkate alındığında ise, bu ülkenin  tarihi geçmişindeki oluşumların günümüz  Federal Devlet yapısına  yön veren ve geçmişten gelen  siyasal karakterinin bir tarih temeli üzerindeki  yansımasının son şeklini göstermektedir…Almanya bugünkü  yapısı itibariyle, Federal bir devlet örneği veriyorsa, geçmişindeki Westfalya anlaşması sonucu ortaya çıkan 350  devletçiğin bir  siyasal miras olarak günümüze taşınan değerlerinde   bu gerçeği görmek gerekmektedir… Özetle, bütün federatif arayışlarda bile tarihi farklılıklara rağmen bir ÜNİTERLİK arayışı mevcuttur…

.

Federal yapı tarzında uluslar arası toplumda yer almış bulunan gerek Latin Amerika’daki  bazı devletler olsun, gerekse coğrafyanın farklı bölgelerindeki benzer siyasal yapılanmalar olsun, hepsinin federal düzen içinde yer almalarında, bu ülkelerin devlet yapılarının ilk oluşum değerleri mevcuttur.  Yugoslavya ve Sovyetler Birliği gibi ETNİK TEMELE DAYALI federatif yapılar oldukları için , kısa sürede dağılmışlardır…

Özetle, federal devlet yapısı, bir devlet için ,onun tarihi diyalektiğinde şeklini oluşturmaktadır. Gene tarihe bakıldığında, bölünme ve parçalanmaların daha çok ETNİK TEMELE dayalı  federal yapılarda  kolay ortam bulduğu da görülmektedir…Yukarıda  değinildiği üzere,” etnik hedef olmayan zeminlerde ki “ federatif oluşumlarda, bir siyasi güdü olarak ortaya çıkan süreçte, ÜNİTERLİK arayışının varlığı gözlenmektedir. Diğer yönden, tarihte hiçbir ÜNİTER devletin, tersine bir işlemle kendisini FEDERAL  yapıya döndüren uygulamaları görülmemektedir…Bu tarz ince hesapların ise, maliyetlerinin büyük olacağı da iyi hesaplanmalıdır…Fukuyama’nın, Türkiye’yi bir şekilde ön gördüğü biçimde ele alarak  ileri sürdüğü görüşler içinde,federal sisteme göre değerlendirilmesi hatırlandığında,şu yorum dikkate çarpmaktadır.

(…Fukuyama, bu özel ilgiyle Türkiye’yi değerlendirirken, Türkiye’de devletin, Brezilya ve Meksika örneklerinde olduğu gibi, zayıf etkili ama aşırı derecede büyük çaplı olduğunu öne sürüyor. Bu noktada, devletin çapının küçülmesi için Eyalet Sistemi, güçlendirilmesi için ise Başkanlık Düzeni gündeme geliyor…)

Türkiye üzerinde sürekli olarak, farklı senaryoların peş peşe oynandığı güncel olaylarda izlendiği kadar, kahve sohbetlerin de bile, bu konular tartışılır hale gelmiştir. Bu güne kadar her metodu deneyen demokrasi aşığı batılı dostlarımızın(!)  bu  senaryoda da, Türkiye içinde yeni figüranlar bulması ve konuyu gerek görsel ve gerekse yazılı medya yolu ile toplumu yönlendirmeye çalışmaları, ileriki günlerde de, hiç de  sürpriz olmayacaktır…Bu süreçte, kamu oyu oluşturmada özellikle, medyatik malum çevrelerin ve   bazı ağzı kalabalık bilmişlerin yer almaları ise, kanıksanır duruma gelmiştir….

Bununla  beraber, her seferinde unuttukları gibi, zor oyunu bozar kuralını belli çevrelerin hala anlayamamış olmaları da şaşırtıcı değildir!… Bunda da fazla şaşılacak bir durum yoktur, süreçte, siyasi ihtirasları aklın önüne taşımamak gerekmektedir…Gelişmeler dikkate alındığında, olaylara tarih şuuru içinde bakan halkın sağduyusu unutulmadığı takdirde,  eninde sonunda   bu hesaplanan oluşum , tarihin gerçeğiyle yüzleşecektir….

Av.  ERGUN ÖZGEN - ERGUN OZGEN

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir