Ukrayna savaşı diye anladığımız, Rusya NATO savaşı derinleştikçe, ittifakların da gerçek anlamı ortaya çıkıyor.
En basiti dünkü gelişmeden başlayalım. NATO Nükleer Tatbikat yapacak.
Bu haberi okuyunca, hemen aklıma bu tatbikata, Türkiye katılacak mı sorusu geldi.
Kendimize ait atom silahımız yok ki, bu tatbikata katılalım.
Soruyu çok daha açık sorayım; Rusya NATO savaşında biz ne yapacağız?
Hemen cevap vermek gerekirse, Kurtuluş savaşında yaptığımızı yaparız.
Rusya ile savaşı, Türk halkı istemediğine göre, ama içinde bulunduğumuz NATO cemaati savaş istediğine göre, biz ister istemez tarafsız kalmak zorunda kalacağız.
Çünkü bu savaş bizim savaşımız olmayacaktır. Emperyalist Batı Kolektifinin, Rusya’yı dize getirtme ve emperyalizme boyun eğdirme savaşı olacaktır.
Emperyalist devletlerin yanında yer alamayacağımıza göre, Rusya ile de düşman olmamamız gereğinden ötürü tarafsız kalacağız.
Birinci dünya savaşına girişimiz bir provokasyon sonucunda de facto olmuştu.
Bu güne kadar emperyalizm, ülkemizi bölme parçalama adına içimizdeki etnik ve mezhepsel ayrılıkları kullanarak geldi.
Batı ittifakı içinde, bir ittifak ortağı olmaktan ziyade, yönetilen ve önümüze konulan Amerikan planlarında görev konumları oluştu. Irak, Libya, Suriye, v.s. BOP eşbaşkanlığı ülkemizin çıkarına değildi. Ama ittifakın gereğince, görev yerine getirildi.
Yani Amerika bizi 70 yıldır yönetmektedir.
Bu haksız ve ülkemize sömürülmekten başka hiçbir şey getirmeyen ittifaktan, acilen çıkmamız gerekiyor.
Zaten emperyalist ülkelerin paralarını kullanarak haddinden fazla onların dedikleri çemberin içinde kalmış oluyoruz.
Şimdilerde Amerikan emperyalizmi, Rusya enerjisini kontrol altına almak, Rusya’da rejim değiştirmek gibi bir amaçla yola çıktı. Ukrayna savaşı enerji savaşıdır.
Her zaman olduğu gibi, bizi gene koç başı olarak kullanmak isteyecektir.
Dolayısıyla, biz de facto başka, bir başka ittifaka zorlanıyoruz. Aynı şekilde Rusya’da emperyalizmin tehdidi altında yeni ittifaklar arayışındadır.
Muhtemel ittifakta tarafların eşit oranda kararlara katılma süreci işleyecektir.
Rusya da Türkiye de bu ittifaka mecburdurlar.
Yaşadığımız süreç budur.
Enerji üssü haline gelmemiz dünya enerji piyasasında söz sahibi olmamızı sağlayacaktı.
Mevcut iktidar tarihsel sürecin dayattığı ve ayağına kadar gelen bu fırsatı değerlendirir mi bilemiyorum.
İttifaklar sorumluluk ister. Bir gün Amerika ertesi gün Rusya olmaz.
Bir sözüm de içimizdeki Amerikancılaradır. Onlar meseleyi halkın önüne çok adi bir biçimde şöyle koyacaklardır.
Amerika’nın kucağından kalkıp, Rusya’nın mı kucağına oturacağız? Bu soru onların kendilerinin bir kucakta oturduklarını itirafı olacaktır.
Keşke onlara rağmen böyle bir ittifak kurulabilse.
Çünkü Rusya’da da böyle bir ittifaka, muhalif olan bir kesim var.
Dünya değişiyor ve dönüşüyor. Onun sancıları bunlar.
18 Ekim 2022
Bir yanıt yazın