Yine yaya kaldık.
Yine dediğimizi yapamadık.
Yine sözümüzün arkasında duramadık.
Sn. Erdoğan, Rahip Brunson için dediklerini tutamamış. “Ver papazı al papazı, bu can bu tende durduğu sürece papazı alamazsın!” demesinin/efelenmesinin hemen akabinde papaz, ABD’ye uçmuştu.
Dediklerimizle baş başa kalmıştı.
O büyük sözleri neden söylemiş, neden de gereğini yapamamıştık?
Evet neden esip gürleyip de yağmamıştık?
Kaşıkçı davasında da aynı, çukura düşmüştük. Katilin kim olduğu belliydi, Türkiye bir hukuk devletiydi. Katiller Prens Salman’ın adamlarıydı. Biz dava dosyasını asla vermeyecektik.
Gel gör ki, dediklerimizin tam tersini yaptık ve dosyayı özel ambalajıyla S: Arabistan’a itinayla iade etmiştik.
Neden?
Niçin söylediklerimizin arkasında duramadık?
Bizi böylesi bir dönüşe neler mecbur kılmıştı?
İsveç ve Finlandiya, NATO’ya girmek için girişimde bulundu.
Biz, bu iki ülke PKK/PYD’nin hamisi diyerek üyeliklerine itiraz ettik.
Etmekle de kalmadık, böyük böyük laflar da ettik.
“Bu can bu tende durdukça, İsveç ve Finlandiya NATO’ya giremezler” dedik.
Bu çıkıştan dünya tırstı, Nato merkezinin feleği şaştı, ABD ve J. Biden’nin hesapları tutmadı, dünya bizi konuşuyor, kimi ülkeler bizi bu onurlu çıkışımızdan ötürü kıskanıyorlar diyecektik ki….
İspanya’da yapılan zirvede her iki ülkenin de adaylıklarına ONAY verdik.
Öp babanın elini!..
Şimdi soralım: Ne oldu?
Sahi ne oldu da biz birden bire efelenmemizden birden bire vaz geçtik?
Biden’le ne konuştuk ya da nasıl bir tehdit aldık?
Halkbank dosyasını mı önümüze koydular ya da özel mal varlığımızı mı?
Efendim 70 kadar PKK militanını teslim edeceklermiş. Hemen o kadar mı? PYD/YPGliler ne olacak? Sözlerinde durmazlar ise nasıl bir yaptırım uygulayabileceğiz?
İsveç ne dedi; “Bizde iadelere mahkemeler karar verir.”
Bu tür efelenmelerin, “Eyyytttlerin” sonunda yelkenleri indirmek, kişisel olarak sizi zedeler. Ama sizin temsil ettiğiniz makam ve ülkeyi de zedeler.
Buna hakkınız var mı?
Yapılan kişisel hata ve yanlışların ceremesini bu ülkeye neden çektiresiniz?!
Bu tür iç siyasete yönelik açıklama ve efelenmeler ve yerine getirilmeyen sözler; içte de, dışta da size itibar kaybettiriyor.
Devlet adamı, ağır azam olmalı, neyi neden ve niçin söylediğini iyi ölçüp, tartmalıdır.
Devlet makamı, gırgırına vakit geçirdiğiniz dörtlü okey masası değildir.
Ne oldu? İsveç ve Finlandiya NATO üyesi oldular. Neyin karşılığı?
Esen kalınız. Nazım PEKER
Bir yanıt yazın