“Geliyorum” diyen deprem tehlikesi…

NECDET BULUZ

 

Ege Denizi ve Çanakkale açıklarında meydan gelen deprem sonrası yaşananlara baktığımızda bugüne kadar deprem tehlikesini hiç de ciddiye almadığımızı görüyoruz. Deprem ve artçılar sonrası yaşanan panik, insanların kaçışması, ne yapacağını bilememesi, telefonların çökmesi, trafikteki kargaşa Türkiye’nin hala beklenen büyük depremlerde büyük kayıplar verebileceğini de göstermiştir.

 

1999 yılında yaşanan Gölcük depremi sonrası ortaya çıkan tablo tek kelime ile korkunçtu. Bu deprem, Marmara’da daha büyük bir depremin olabileceğinin de habercisi olarak da değerlendirilmişti. Deprem uzmanları, akademisyenler ve yabancı profesörler “Daha büyük depremlere hazırlıklı olun, önlemlerini de şimdiden alın” uyarılarını sürekli yaptılar. Bir süre okullarda da olası bir depreme karşı nasıl hareket edilmesi gerektiği dersleri verildi, tatbikatlar yapıldı. Bazı binaların güçlendirilmesi gerektiği söylendi.

 

O dönemde Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara ile bir televizyon programında bir araya gelmiştik. Işıkara’nın söylediği şu uyarıları hiç unutmuyoruz:

 

“Depremden korkmayalım. Depremle iç içe yaşayan bir toplumuz. Önemli olan binaların depreme dayanıklı olması, deprem anında nasıl hareket edeceğimizin bilinmesi ve panik yapılmamasıdır. Önlemini alırsak, yaşanacak olan depremlere de hazırlıklı oluruz ve korkmamızı gerektiren bir şey de olmaz. Bugün Japonya’da ya da diğer deprem bölgelerinde 7 şiddetinde depremler oluyor, can kaybı olmuyor. Çünkü bu ülkeler yapıları depreme dayanıklı yapıyor, deprem anında nasıl hareket edileceğini biliyor. Bunu biz de toplum olarak mutlaka geliştirmeliyiz.”

 

Yaşamı boyunca Işıkara sürekli olarak bu uyarıları gittiği her yerde tekrarladı. Deprem konusunda çalışmalar yaptı, deprem anında nasıl hareket edilmesi gerektiği konularında tatbikatlara katıldı. Ama en çok “Depreme dayanıklı binalar şart” uyarısını sürekli tekrarlamak zorunda kaldı. Bugüne baktığımızda Deprem Dede’nin söylediklerinin ve uyarılarının da bir işe yaramadığını görüyoruz.

 

Arada yıllar geçti. Yaşanan büyük felaket unutuldu. İstanbul’da olası büyük deprem ile ilgili bazı çalışmaların yapıldığını biliyoruz. Sonuç olarak bir deprem anında kim ne yapacak, nereye sığınacak, kiminle temas edecek hala bilen yok. Bir sallantıda bir anda savrulan İstanbullu, acaba Marmara’da beklenen büyük depremde ne yapacak? Ne acıdır ki “Geliyorum” diyen bu tehlikeyi hala ciddiye almadığımız son Ege ve Çanakkale açıklarındaki sallantıda bir kez daha gördük ve yaşadık.

 

Güvenli yapılar ve bilgili toplum, depremle savaşta iki vaz geçilmezdir. Japonya ve depremle iç içe yaşayan bazı ülkeler bunu gerçekleştirmiştir. Dikkat edilecek olursa Japonya’da ve diğer bazı ülkelerde 7 üzeri şiddetinde depremler oluyor, sadece birkaç ölümle atlatılıyor. Binalarda da önemli hasarlar olmuyor. Marmara’da beklenen büyük deprem ihtimali giderek artıyor. Buna karşılık güvenli yapılara ve bilgili topluma sahip miyiz? Bu sorulara “evet” yanıtını veremediğimiz sürece en küçük sarsıntılar bile bizi felaketlere sürükleyebilir, halen bunun farkında değiliz.

 

Açık söylemek gerekirse bugünkü iktidarın da deprem konusunda ciddi çalışmalar yaptığını söyleyemeyiz. Son sallantılarda ortaya çıkan tablo, bunu gösteriyor. Peki, beklenen büyük Marmara depremi gelmiş olsaydı ne olacaktı? Bunu düşünmek bile istemiyoruz. Kaldı ki, ülkemiz sadece Marmara depremine kilitlenmemeli, her an her yerde sallantılar olabilir. İş işten geçtikten sonra alınan olan önlemler bugüne kadar neyi değiştirdi? Ölen öldüğü, yıkılan yıkıldığı ile kaldı.

 

Biz, depremleri önemsiyoruz, depremlerle iç içe yaşadığımızı da biliyoruz ama hasarı en aza indirmek için de güvenli yapılar ve bilgili toplumun oluşturulmasını destekliyoruz. Her sallantıda bu konular gündeme geliyor, sonra rafa kaldırılıyor. Mutlaka bir felaketin mi yaşanması gerekiyor? 1999 Gölcük depreminde olduğu gibi facialar yaşamamak için de önlemleri şimdiden almamız gerektiğini yinelemek ve ilgileri uyarmak istiyoruz. Depremleri de mutlaka bir Milli Güvenlik sorunu olarak kabul etmek durumunda olduğumuzu unutmayalım.

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

necdetes@mynet.com

 


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir