Kimyasal silah endişesi…

Rusya Lideri Putin savaşta geri adım atmıyor. Yakılıp yıkılan Ukrayna’da nükleer ve kimyasal silahların da kullanılabileceği endişesi de artıyor.

Hatta Rusya’nın bazı kentlerde kimyasal silah kullandığı da iddia ediliyor. Bu konuda uluslararası bir komite araştırma yapacak.

Kimyasal silahların üretimi, kullanımı ve stoklanması 1997 tarihli Kimyasal Silahlar Sözleşmesi (CWC) kapsamında yasaklandı. Sadece Mısır, Kuzey Kore ve Güney Sudan uluslararası silah kontrolü anlaşmasını imzalamadı ya da onaylamadı. İsrail ise imzaladı ancak onaylamadı.

Sözleşme, zehirli kimyasal maddelerin kullanılıp kullanılmadığını tespit edebilen ve 2018’in ortalarından bu yana Suriye’deki failleri belirleyebilen Lahey’deki Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) tarafından denetleniyor.

Anlaşmaya göre, en tehlikeli toksinlerin ve bunların öncüllerinin kullanımı yasak. Bunlara sinir gazları sarin, VX ve Sovyet döneminde geliştirilen Noviçok’un yanısıra zehirli risin ve deriyi yakıcı kükürtlü hardal maddesi dahil.

OPCW, kimyasal silahı toksik özellikleri nedeniyle “yaşam süreçleri üzerindeki kimyasal etkiyle ölüme, geçici veya kalıcı hasara neden olabilen herhangi bir kimyasal madde” olarak tanımlıyor. Klor gibi bir kimyasal madde, bir çatışmada kullanılırsa kimyasal silah haline gelebiliyor.

İnsan hakları grupları tarafından kınanmasına rağmen, beyaz fosfor Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’nde yasaklanmış değil. Ayrı bir uluslararası anlaşma kapsamına giren misket bombaları da listede değil.

Hardal gazı, büyük çapta ilk kez Birinci Dünya Savaşı sırasında kullanıldı. O tarihte Belçika’nın Ypres kentinde kimyasal silahlara maruz kalan yaklaşık 90 bin kişi hayatını kaybetmişti.

İran-Irak savaşı sırasında, Mart 1988’de, Halepçe’ye yapılan büyük çaplı bir kimyasal saldırıda çoğu kadın ve çocuk binlerce Kürt öldürüldü.

Japonya’da bir tarikat, 1995’te Tokyo metrosuna sarin gazı atarak 13 kişinin ölümüne ve binlerce kişinin hastalanmasına sebep oldu.

Uzun yıllar çok az kullanılan sarin ve klor varil bombaları Suriye’deki iç savaş sürecinde savaş alanlarında sistematik olarak kullanılarak binlerce insanın ölmesine ya da yaralanmasına yol açtı. OPCW tarafından incelenmekte olan yaklaşık 150 vakanın 20’sinde klor varil bombalarının kullanıldığı doğrulandı.

Rusya tarafından desteklenen Suriye güçlerinin ve daha az ölçüde de olsa IŞİD savaşçılarının on yıldır devam eden savaş sırasında kimyasal silah kullandığı tespit edildi.

Rusya ve Suriye, kimyasal silah kullandıklarını reddediyor ve isyancı grupları ve siyasi muhalifleri suçluyorlar ya da bu “düzmece saldırıların” kasten uydurulduğunu söylüyorlar.

Batılı ülkelerin yaygın biçimde Suriye hükümet güçlerini suçladığı Suriye’deki en büyük saldırı, 2013 yılı Ağustos ayında, sarin gazının kullanılmasıyla yüzlerce kişinin ölümüne sebep olduğu Şam’ın Guta banliyösünde düzenlenmişti.

OPCW ülkeleri, Rusya’yı iki olayda Noviçok isimli sinir gazını kullanmakla suçluyor. Bunlardan ilki 2018 yılı Mart ayında İngiltere’de eski Rus askeri istihbarat yetkilisi Sergei Skripal ve kızına, ikincisi de 2020 yılı Ağustos ayında Sibirya’da Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’i eleştiren Alexei Navalny’e yönelikti.

2021 yılı Nisan ayında askeri güçlerinin iç savaş sırasında defalarca zehirli gaz kullandığının tespit edilmesinden sonra OPCW üyesi ülkeler Suriye’nin oy hakkını elinden aldılar.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir