Türkiye Ergenekon İddianamesi’ni tartışıyor.
İçeriği basında geniş şekilde yer alan iddianame ile ilgili her gün yeni bir iddia ortaya atılıyor. Ve bu iddialar kafalarda birçok soru işareti bırakıyor.
Odatv.com olarak, Türkiye’nin gündemini sarsan soruşturmanın iddianamesini Prof. Dr. Yalçın Küçük’e sorduk.
İşte Türkiye’nin en çok soruşturmaya uğrayan ismi Prof. Dr. Yalçın Küçük’ten Ergenekon İddianamesi’nin şifreleri:
‘Bazı kimselerin isimlerini ağzıma alarak onları onurlandırmak ve kendimi kirletmek istemem. Ama bu gayet açıktır. Bizim telefonlarımızı dinliyorlar, aynı kaynaklar dinliyor. Görüyorsunuz Hilmi Paşa ile ilgili bir hazırlık yaptılar. Askeri Mahkemeye gideceği ile ilgili Sabih Kanadoğlu 32. Gün’de açıklama yapmıştı. Bunun üzerine bundan vazgeçtiler. Bunu da malum kişiler yazdı. Şimdi aynı kişiler Paşalar hakkında ek bir iddianame yazılamayacağını söylüyorlar. Bütün mesele burada çok açık. Bu davanın doğal, hukuki mahkemelerine gitmesini engellemek istiyorlar. Bu mahkemeler Askeri Mahkemeler ve Ankara Mahkemesi’dir. Devlete karşı isyan olursa meclis kapatılır. Meclis Ankara’dadır. Hükümet berdest edilir. Hükümet Ankara’dadır. Dolayısıyla da iddia edilen mahal Ankara’dır. Bunu kaçırmak istiyorlar.
Bu bir iddianame değildir, bunu birlikte hazırlıyorlar. Türkiye’de Türk halkının teker teker bireylerinin akıllarına karşı darbe yapılıyor. Akılsız yapmak içindir bu. Bu ne demektir, hayatında futbolla ilgilenmemiş bir insan yine bir darbeyle Futbol Federasyon’un başına getiriliyor. Bu dünyadan ayrıldıktan sonra futbolda mucizeler yarattığı söyleniyor. O kişinin şahsiyetini bir tarafa bırakıyorum, bu Türk halkını akılsızlaştırma demektir. Şubat ayında Futbol Federasyonu’nun başına gelmiş bir kimse, 4–5 ay sonra futbolu, futbolcuları etkileyerek bir sonuç alamaz. Bu toplumumuzu akılsızlaştırmaktır.
Ümraniye’den bir savcı buluyorsunuz. Birkaç da bomba buluyorsunuz. İsimlerimi ağzıma alarak kendimi kirletmek istemediğim, onları da onurlandırmak istemediğim kişiler demokrasi getireceklerini söylüyorlar. Savcılar eliyle ilk defa demokrasi geliyor. Demokraside reformlar yaparsın, tekelleri etkisizleştirirsin, toprak reformu yaparsın, sanayi, seçim reformu yaparsın, meclis sistemini değiştirirsin, eğitimini değiştirirsin.
Tüm bunları bırakıyorsunuz, bu insan aklına bir düşmanlıktır. Ya buna inanacaksın, akılsız olacaksın. Yahut buna inanmayacaksın hapse gireceksin. Bu iddianamenin bütünü insan aklına bir saldırıdır, tecavüzdür. 600 yıl önceki bir efsaneyle bu işi çözüyorlar. Şaka mı yapıyorlar? Ortada bir iddianame yok. Bugün beyhude yere insanların konmaması gereken F Tipi denen yerlerde değerli insanlar kapatılmış durumundadır. Bugün fiili bir durum vardır. Buna nasıl iddianame denir.
Bu iddianame ile ilgili bir tek iddia doğrudur, Tayyip Erdoğan’ın savcı ve dolayısıyla da iddianameyi hazırladığı iddianamesi doğrudur. Çünkü bu iddianame Tayyip Erdoğan’ın kafası kadar karışıktır. Bu bir siyasi simge, diyanete sorun, ananı da al git vb. her şey bu iddianamede var. Bu iddianame önünde sonunda içtihata karşıdır.
Bu tesadüf değildir. Hilmi Paşa’nın Genel Kurmay Başkanlığı’nda Atatürk’ün resmini çıkarmasıyla, Türklerin uzun kılıcı yerine Arapların kılıcını koymasıyla bu iddianame aynıdır. Bu iddianame Türkiyata karşıdır. Toplum öyle bir hale gelmiş ki, bizim gibi adı solculuğa çıkmış insanlara Türklüğü savunma mecburiyetini bırakıyorlar. Bunu da seve seve yapıyoruz. Sosyalistler Türklüğe karşı değildir. Türklüğü abartmaya karşıdır.
Bu iddianame Türkiyat’a karşıdır. Ergenekon adına da karşıdır. Başsavcı Ergenekon adını biz koymadık diyecek, gerçek olmayan bir savcıya yakışmayan ifadelerde bulunmaktadır. Neden yakışmıyor? Ümraniye savcılığından İstanbul savcılığına gelen, eleştirilere ne diyorsunuz dedikleri zaman; Ergenekonculara sorun, diyor. Adını onlar koymuş. Başsavcının açıklamaları da Türkiye’de hukuk adına son derece üzücü ve umut kırıcıdır. Ben terör yasasından çok yargılanmış biri olarak, başsavcının buradakiler terör suçlusu değildir, bu o anlamda değildir sözünü hukuken kabul etmem mümkün değildir. Dolayısıyla bu iddianame tamamen kafa karışıklığı aklı ortadan alma üzerinedir.
Hilmi Özkök’ün darbeci olduğunu söyledim. Bugünkü internet sitelerinde bu konuşuluyor. Ecevit’e karşı darbeci olduğunu da söyleyeyim! Bu Fikret Bila’nın ‘Sivil Darbe’ kitabında da var! Darbe girişimini Bülent Ecevit’e duyuran bana göre de ahlaklı bir iş yapan Murat Yetkin’dir. Murat Yetkin Bülent Ecevit’e darbe girişimini duyurduğu sırada yanında Hüsamettin Özkan vardı.
O zaman görevli olan Hilmi Paşa, Hüsamettin Özkan’ı Ecevit’in yerine başbakanlığı kabule zorlamıştır. Burada bir darbe girişimi vardır. Bu darbe girişimine karşı doğrudan doğruya Bülent Ecevit’i bakanlıktan istifa ettirerek yerine Hüsamettin Özkan’ı getirmek isteyen görevli Hilmi Özkök’tür. Başbakan Bülent Ecevit bunu kabul etmediği için de hastalığı ortaya atılmış, Hilmi Özkök ve arkadaşlarının tahrik etmesiyle basın Bülent Ecevit’in hasta olduğunu söylemiş, sonra da hastaneye yatırılmıştır. Bülent Ecevit ise beni öldürecekler diye hastaneden kaçmıştır. Bunun faili Hilmi Özkök’tür. Bu ne demektir, dinime küfreden bari Müslüman olsa!
Bunları iddianameye almaya korkmuşlardır. F tipi cezaevlerinde tuttukları yüksek paşalarımızı bu iddianameye katmamaya karar verdiklerini yine basından okuyoruz. Kısaca ortada bir iddianame yok, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayanların akıl düzenini bozmak isteyen bir belge var. İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay bu iddianamede suçludurlar, teröristtirler ama bu iddianameye göre de aynı zamanda Cumhuriyet gazetesini bombalayan adamlardır. Ya İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay akıllarını kaybetmişlerdir ya da bu iddianamede akıl düzlemiyle ilgili hiçbir iz yoktur. Ben ikincisine inanıyorum.
1923’te kurulan Cumhuriyeti ortadan kaldırıp yerine İslami bir devlet kurmak için bizim insanların hepsinin aklını silmek istiyorlar. Bu iddianame Türkiye’de yaşayanların hepsini beynini bombalamaya yöneliktir. O el bombalarını beyinlerinde patlatıyorlar. Hukuki değerini göremiyoruz. Herkes iddianameyi birlikte hazırlıyorlar.’
Odatv.com
Bir yanıt yazın