Köy Enstitülerinin kuruluş gerekçesini M.E. Bakanı Hasan Âli Yücel şöyle açıklar:
” Biz Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, sosyal hayatımızda yaptığımız büyük devrimleri köylere götürecek adam yetiştirmek istedik.
Çünkü:Ümmet devrinin böyle bir adamı vardı. Bu imamdır. İmam, insan doğduğu vakit kulağına ezan okuyarak, vefat ettiği vakit mezarının başında telkin vererek, doğumundan ölümüne kadar manen köylünün hâkimidir. Bu manevi hâkimiyet, maddi tarafa da intikal eder.
Çünkü:Köylü hasta olduğu vakit de sual mercii imam olur. Biz imamın yerine, devrimci düşüncenin adamını göndermek istedik. (İmece, Ocak 2011)
Köy Enstitülerinin düşünce(fikir) ve eylem adamı İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, enstitülerin eğitim felsefesini ve insanın uygarlaşmasını şöyle dile getirir :
”İnsan, sanat, demokrasi merkezli, ezbersiz öğrenmeyi, hayatın gerçek problemleri üzerinden gerçekleştirmeyi hedefleyen bir eğitim” (…) “İnsanı öteki varlıklardan ayıran, ayakta durabilmesi ve elini kullanabilmesidir. El doğanın insana verdiği, en kullanışlı araçtır. Uygarlık insan eliyle, insan beyninin birlikte yarattığı bir sonuçtur. İnsan, eliyle beynini birlikte kullanmaya başladığı gün, uygarlığı da, tarihi de başlatmış olmaktadır.” (İmece, Ocak 2011 )
Bir yanıt yazın