İslamcılık: AKP’nın süresi dolmuştur

Türklerin gelişmesini engelleyen İslamcılık’tır

AKP’nin süresi dolmuştur

Eskilerden demişler “it ürür kervan yürür”, ancak eşek anırınca kervan durur demeyi unutmuşlar nedense! Atın belinde dünyalara hüküm süren Türk neden bu günlere kaldı? Atatürk’ün Türkiye’si kimin tavuğuna kışt demiştir de, imdi gerek tüm  düşmanları el ele verip onunn gözün oyalar?

20 yıldan beri kimseyi umursamadan tek bir parti ülkeyi yönetiyor, bunları iktidara getirenler, çalışan bir sistemin üstüne çöküp çullanmakla onu altüst edip kendi yararlarına kullanıyorlar. Türk Ordusu’nun başına çuval geçirmeden, “Açılım”-dan, Kozmik Oda’ya girilmesinden tut Şam’da kebap kokusu deyip eşek dağlaması ile karşılamalara dek. Geriye dönersek: Kadınların iki üç saç telinin açık olması islamcılara kiyametin kopmasını, adaletin olmamasını simgelemekle zamanında uygar dünyaya savaş açmalarına da hak kazandırtmıştır. Bu düzeyde kazanılan “başarı” yüzünden ardıcıl inzal (meni akıtma) sarhoşluğuna kapılan bunlar, kutsamaları pozulmasın diye gerçek yaşamdan uzak durmaya devam ediyorlar.

01.12.21: Recep Tayyip Erdoğan, bir laik cumhuriyetin elbaşkanı, 20. Eğitim Şurası adını taşıyan bir toplantıda konuşuyor. Yenilikçi kimliğine bürünmeye çalışırsa da, sözünü nedense ortaçağ anlayışı ile Ebutalib oğlu Ali’den, müslümanların dördüncü halifesinden bir söylev (hadis) anlatarak yasallaştırmaya çabalıyor. Bu söylev, denilen kişiye ait olup olmadığı burada tartışma konusu olmadığı gibi, yüzyıllardan beri, kulağa hoş gelen her sözü geçmişdeki dinadamlarına mal etmeler de bizi ilgilendirmiyor. Ancak, Ali kılıncı elinden hiç düşmeyen birisi, İslam peygamberi Muhammed’in özel askeri (celladı) olarak günümüzde kime, nede, nasıl örnek olabilir sorusu hala açıktır. Müslüman olmasını örnek alırsak, o zamanında herkesten daha çok müslümanların kanına girmemiştir mi? (Bak: Sıffin, Cemel, Nehrevan savaşlarına). Olsun bay Recep seçim kurnazlığından Alevilerin gönlünü okşamak için ondan söz etmiştir, yalnız bir devlet başkanı işini doğru düzgün yaparsa neden dini siyaset aracı olarak kullansın? Demek onun bilgi ağı klasik dinci literatürden öteye geçemiyor, eğitimi sorunludur. O, sözünün devamında “1400 yıllık millet karakteri”-nden de söz ediyor, bu iddia ile o açıkça Türk tarihini çarpıtarak İslamcılığa yamalıyor. Bunun adı, başkalarının tarihini çalıp uydurmaktan başka değil, çün o dönemde Türkler ne müslüman ne de o ortamın oluşturmasında payları olmuştur, o tarihi Türk tarihi diye halka sırımak da düpedüz şarlatanlıktır. “Artık her öğrencimiz ülkemizdeki tüm okullarda mukaddes kitabımız Kuran’i kerimi, peygamberimizin hayatını oğrenebiliyor” müjdesini vermekle de katılımcıların sürekli alkışları (de: Allahu Ekberleri) ile karşılaşan bay Recep [aleyhis selam]-in “biz eğitime başkaları gibi ideolojik gözlükle bakmıyoruz” demesine pişmiş tavuğun da gülmesi gelir deyimi tam yerinde olur. O, 60 yıl önce kendi okuduğu çağdaki kağıd kıtlığını bugünle karşılaştırarak durumun artık öyle olmadığını derin bir ihlas yansıtmasıyla “rabbime hamdolsun” demekle bunu kendi hükümetinin büyük bir başarısı olarak değerlendiriyor. Nedense, akıllı telefonların da Türkiye’ye ilk onun saltanatında geldiğini söylemeyi unutmuş!

Nasıl PKK gibi terör örgütleri Türkiye’nin demokratikleşmesine engeldirler, öylesine de İslamcılar gelişmesine yükselmesine engeldirler. Bunlar eğitim-öğretim sistemini çökerderek her neyi kendi anlayışları doğrultusunda değiştirip yozlaştırmışlar. Her cemaat, tarikat, tekke kendi “üniversitesini” kurmuş, buna da “ülkenin her yerinde hamdolsun üniversiteler var, artık” diyorlar. Gerçek ise Türk üniversitelerinin kalitesi bozulup, her köşe başında üniversite adıyla okullar açılmıştır. Bu durum sadece eğitimle sınırlı kalmayıp kitle iletişim kurumlarında da bu süreç başın alıp gidiyor.

TRT kurumunun ne güne kaldığı içler acısıdır. Bir sıra çalışanların ne değin niteliksiz, deneyimsiz oldukları gizletilse de yandaş olmaları, kışkırtıcı karakterlerinin propaganda aracı olarak kullanıldığı gözden kaçmıyor. Örnek: Brüksel, Fransa, Avusturya’da TRT daha doğrusu AKP-RT adına çalışan başörtülü haberciler öylesine de Erdoğan’la yurt dışına gidenler. İşte partili cumhurbaşkanlığının getirileri! Arkadaşın birisi diyor: Erdoğan’ın “haremi” hep yanındadır, uçakta bile. Adnan Oktar’ın “kedicikler”-ine bir analoji “kapalıcıklar”.

Televizyon verilişlerinin bir çoğunun nasıl bayağı, nasıl baskıcı, nasıl ideolojik olduğu da ortada, bunu kanıtlamak için izleyici istatistiklerine bile gerk yoktur. Haberler “havuz medyası”-nın ürünü olmakla yanaşı bilgi içeriği düşük tek taraflı ucuz bir magazin verilişinden öteye geçmiyor, artı ölü namazlarında helallık alınmalar, içi boş hutbeler, üniversite görmemiş kadıncıkların akademisyenlere konferans verme gibileri de günlükten düşmüyor. Filmlerin çoğu ise misyoner karakterli olduklarından süre doldurmak için namaz, tekbir, hadis, vaaz gibi kolay yapılır ritüellerle bilgelik süsü verilerek sulandırılır.

Eski Türkiye’de insanlar saf duygular ile inançlarına yürekten bağlı idiler, ne yazık bu artık böyle değil. Bu İslamcılar, ister FETÖcüler (Nurcular) ister Tayyipçiler (İhvancılar) olsun kendi düşük çıkarları için mandacılığa soyunup güzelim Türkiye’ni uçuruma götürdüler. Türk Ordusu, Türk tarihinde dünyaya damgasını vurmuş en özgün kurumdur, ordumuz devletimizin temel taşıdır, subaylarımızı düzmece suçlarla zindanlara kapatmak, Türk devletçiliğine karşı çıkmak değilse nedir? Ordumuz, dini devlet işlerine karıştıranların çeşitli mekirli oyunları ile kan sızdırmaya başlayınca onu tutsak edip kul etmek istediler. Yalnız, bilmediler Türk’ün Ordusu onun özüdür, Türkler ordusu olan bir ulus yok, ulusu olan bir ordudurlar. Bu nedenle de bütün baskılara, bütün fitnelere, bütün kumpaslara karşın toprağını korumak için kimseye aldırmadan kan da verir, can da. Türk Ordusu Türk’ün yüceliğidir, O ideolojilere sığmaz.

Yöntem bakımından İslamcılara en yakın olanlar Komünistler’dir: Her iki grup da halkı kendi kimliğinden ayırmakta, yalanlarla kandırmakta ustadır. Yalnız İslamcılar gericilikde öndedirler, çağdaş dünya ile bağdamadan uzaktırlar. Müslüman toplumlar toplumsal sorunlarını çözmede başarılı değiller, bunun nedeni eğitim eksikliği olsa da, kaynağı tüm güzellemelere karşın din anlayışındadır. İnsanlar zorbalıktan (istibdattan),  savaştan, yoksulluktan, umutsuzluktan ülkelerinden Batı’ya doğru kaçıyorlar, sonuç: yeni toplumlar, yeni kültürel tokkuşmalar (çatışmalar), yeni sorunlar. Bu sorunlardan biri “İslamofobi”, önde gelen bulucuları da Tayyipçiler’dir. Böyle bir sorunun olup olmaması doğal olarak değişik açılardan değerlendirilebilir, bir türlü fizikte olduğu etki-tepki sonucu gibi. Bir yandan evinden eşiğinden didergin düşmüş 8-9 milyon insanı Türkiye’ye toplayacaksın, çadırlarda bile çok sayılı üremelerine ortam yaratacaksın, obir yandan da Batı onlara kapılarını kapatınca orada İslam düşmanlığı olduğunu diyeceksin. Batılılar kendilerine koruyucu düzeneği kurmağı iyi biliyorlar, gelen kalabalık Hristiyan olsa bile tepki verirler. İslamofobi diye bir söylem varsa bu bir tepkiden öteri olamaz ancak Avropa’da tarihsel olarak bir rekabetçi Türk karşıtlığının olduğu kanıtlanmıştır, birileri bunu İslamofobi diye algılıyorlarsa, onda onlar Türk varlığını umursamıyorlar.

Batılı devletler kendi insanlarının geleceğini, gönencini (refahını) düşünür, ona göre de planlar yaparlar. Sizce bu zavallı Müslümanlar Batı’ya giderek orayı fethedebilir mi? Bu işler kışkırtıcı eylemlerle olmaz, saygınlık toplumlara uyum sağlamakla kazanılır,  21. yüzyıl artık Muhammed’in çağı değil, yeni peygamberin geleceğine inananlar da varsa gerizekalılardan başka değiller. Tayyipçiler de obirleri gibi sökmezler. Bu arada en büyük hüsrana uğrayan da İslam dini olmuştur.

Demokrasilerde, 20 yıllık iktidar tek parti için çok uzun bir süre, bozulmalar daha çoğalmadan toplumun sağlıklı bekası için AKP gitmelidir. 

Yaşasın Cumhuriyet. Egemenlik Türk Ulusu’nundur.

Hilal

Köln, Almanya

09.12.21

Türklerin gelişmesini engelleyen İslamcılık’tır - Eski Diyanet Isleri Baskani Mehmet Nuri Yilmaz Erdoganin meydanlarda Kuranin Kurtce mealini gostermesine tepki gosterdi.

Yorumlar

  1. Sadegül avatarı
    Sadegül

    Teşekkür, Hilal Ay, bu yazınla ortalığı gece karanlığından aydınlatan, bir AY olmuş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir