İtaatkâr İyi Kızlar
Üç çocuklu bir tanıdığım var yurtdışında, çalışma hayatıyla nasıl başa çıktığını sordum. “Üçü birbiriyle oynuyor, tek çocuk daha zor, ilginin hep üzerinde olması gerek” yanıtını aldım.
Ekonomik sorun yoksa…
Evde bakıcı, işyerinde kreş varsa…
Çocukların iyi yetişeceğinden eminsen…
Trafikte saatlerin geçmiyorsa…
Erkek çayını kendi koyuyorsa, ev işlerini ve çocuk bakımını üstleniyorsa…
O zaman isteyen kendi bireysel kararıyla istediği sayıda çocuk yapar.
Kaldı ki kim ne derse ve de ne teşvik verirse versin, aileler küçülüyor. Almanya’daki Türklerin ikinci kuşağından itibaren bıçak gibi kesilmedi mi çocuk sayısı? Konu teşvikse, âlâsı orada vardı.
Bu konulara “bireysel özgürlükler” bağlamında yaklaşabilmeyi sağlayacak zihinsel değişim yok henüz ortada.
***
8 Mart’taki gazete haberlerini gördüyseniz, “Sahi bugün kutlanacak ne var” diye soruyor insan.
Hâlâ Nisa Suresi’nin 34. ayetinin yorumunda anlaşamamış bir toplum! Kadınları dövmek ya da kimine göre “hafifçe vurmak” dinen caiz mi değil mi? Diyanet “değildir” diyor, adam hâlâ anlamıyor. Çünkü kafa yapısı müsait değil. Çünkü yine aynı sure, iyi kızların itaatkâr olmalarını emrediyor.
Topyekûn zihniyet değişikliği gerek, ama toplum muhafazakârlaşıyorsa, hatta lumpenleşiyorsa, kadın meselesini nasıl çözecek Türkiye?
İktidar bir yandan “3 çocuk da yetmez, 5 çocuk” derken Türkiye 2023 kalkınma hedefine nasıl ulaşacak? Nasıl dünyanın 10’uncu ekonomisi olup, milli geliri 25 bin dolara çıkacak?
Artık herkes biliyor ki kadını istihdama katmadan kalkınma, ancak bir yere kadar…
Kadın istihdamı oranı hükümetin 2023 hedeflerinde yüzde 38 olarak hedeflenmiş durumda. Bugün bile OECD ortalaması yüzde 61. Yüzde 28.8 çalışan kadın oranımızla bu ortalamayı düşüren de biziz!..
Türkiye kadınlarını çalışma hayatına çekmedikçe, erkeklerinin yüzde 100’ü çalışsa bile kişi başına 25 bin dolar geliri yakalayamıyor.
TEPAV’ın bu konudaki araştırmasına göre 25 bin dolar milli gelir için Cumhuriyetin 100’üncü yılında kadın istihdam oranının yüzde 72’ye çıkartılması gerek.
Bunun için de kreş gerek, teşvik gerek zihniyet değişikliği gerek. Kadın emeğinin kayıt dışı sistemden çıkarılıp kayda geçirilmesi gerek….
Kadın girişimciliğini teşvik eden bir iki proje yeterli olamaz bu hedefi yakalamaya. Erişilmesi gereken çok daha hırslı bir hedef.
BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon da 8 Mart konuşmasında tam da bu konuyu gündeme getirdi. “Kadınsız kalkınma olamaz” dedi. Kadının istihdamı dünyanın baş gündem maddesi.
***
8 Mart, kutlama yapacak durumumuz yoksa bile, en azından bu konuları vurgulu biçimde gündeme getirmemize yarıyor.
Çiçekle böcekle, indirimli satışlarla geçsin isteniyor kadınlar günü. Ha bir de hemen, işin içine anneleri de sıkıştırdılar.
Kadınları itaatkâr iyi kızlar olarak yetiştirmeyi, etmeyeni dövmeyi teşvik eden sosyo-kültürel altyapı kolay değişmiyor.
Oysa biz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü annelik, kız kardeşlik ya da eş durumundan değil, “birey” olarak kutlamak istemiştik.
Sanırım bizi yine, görmek istedikleri gibi, itaatkâr iyi kız sandılar.
Buna çanak tutmadığımıza emin miyiz?
9 Mart 2013 – Cumhuriyet
Bir yanıt yazın