GÜÇ İÇİN ÖNCE YCHP SİLKELENMELİDİR

 
 
AKP hükümeti bir tarafta,hem yurt içinde hem Kuzey Irak Kürt Yönetimi bölgesinde PKK mevzilerini bombalıyor ve operasyonlar tertipliyor.
PKK ise Siirt/ Pervari’de karayoluna tuzakladığı bombayı askeri bir aracın geçişi sırasında uzaktan kumanda ile patlatınca 8 Türk askeri şehit oluyor.
 
*
Bu noktada PKK, taktik olarak da stratejik olarak da yenilendikleri iddiasındadır.
Savaşa “Devrimci Halk Savaşı ” stratejisi çerçevesinde misilleme ile dağlarda ve şehirlerde katılmaya başladıklarını,
Sonuçta, Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve politik ilişkilerinin stabilizasyonunu ve kontrolünü hedefledikleri ileri sürüyorlar.
 
*
Öteki tarafta  AKP hükümeti, Suriye vekâlet savaşının başından itibaren en fazla talep ettiği  sınır hattında güvenli bölge oluşumunu,
Mare-Cerablus arasında 90 kilometre boyunca ve bazı bölümlerde Suriye içine 50 kilometre kadar derinlik oluşturulması kaydıyla sağlamıştır.
Güçlü ülkeler Suriye krizinin siyasi çözümü için bütün savaşan güçlerin ortak tehdit  İŞİD terör örgütü üzerinde anlaştığı bir koalisyonun kurulması, ardından ülkelerinde nasıl yaşamak istediklerini müzakere etmeleri anlamında yeni stratejiler geliştirirken,
AKP hükümeti güçlü ülkelere rağmen IŞİD’den temizlenecek bu bölgede Arap,Türkmen ve PYD’den arındırılmış Kürtlerden oluşturacağı sivil bir yönetimle,
Suriye’de geçiş dönemini sağlayacağına ve oynanan oyunu değiştirebileceğine inanıyor…
 
*
Bu hengame, 2008- 2011’de,Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetinin “Kürtçü Ayrışmayı” bir kurum olarak kabul ettiğinin bir göstergesi olan,
Devletin resmi bir heyetini “Barış ve Kardeşlik Projesi” çerçevesinde belli aralıklarla İmralı’da A.Öcalan ile devamında örgütle Oslo’da olmak üzere müzakere etmeye görevlendirmesiyle başladı.
 
*
Müzakereler, Öcalan’ın 2009’da cezaevi yönetimine teslim ettiği 10 ilke ve 3 aşamalı yol haritası çerçevesinde yapıldı.
10 ilke; Demokratik Ulus İlkesi: Ortak Vatan: Demokratik Cumhuriyet: Demokratik Anayasa: Demokratik Çözüm: Bireysel ve Kollektif Hakların Ayrılmazlığı: İdeolojik Bağımsızlık ve Özgürlük: Tarihsellik ve Şimdilik İlkesi: Ahlak ve Vicdan: Demokrasilerin Öz Savunması ilkeleriydi.
3 aşamalı çözüm planı ise PKK’nın çatışmazlık ortamını kalıcı olarak ilan etmesi:TBMM onayından geçen Hakîkat ve Uzlaşma Komisyonu’nun Teşkili:  Demokratikleşme’nin Anayasa’ya işlenmesi süreciydi. 
 
*
A.Öcalan, 2 Haziran 2011 Genel seçimlerine doğru yerleşik konuma oturtmak üzere Kürt kimliğine özgürlük talebinde bulundu.
“Ya 12 Haziran’dan sonra büyük anlaşma olur ya da topyekün büyük bir savaş olabilir, kıyamet kopar” dedi.
Hükümetten hem genel seçimde yeterli milletvekili hem de finansman sağlamaya yönelik idari ve mali ayrıcalıklar talep etti.
 
*
Ama PKK’nın konfederalist, toplumcu siyaset  ve ekonomi felsefesi ile AKP’nin Büyük Ortadoğu coğrafyasına yayılmacı  islami-liberalizmi uzlaşmadı.
O günlerde Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin Türkiye’den İslam ülkelerini sömürüye açmak ve güvenlik içinde İsrail’in itikâdi hedeflerine de yol açmak üzere “İslam Birliği” hedefinde ulusal devletlerin aşılması, sınırların anlamsızlaştırılması projesini yürütüyordu.
Bütün bunlardan sonra PKK, Temmuz 2011’de “Demokratik Özerk Kürdistan” konsepti ile Kürt toplumunun ekonomi, siyasal, hukukî, öz savunma,sosyo-ekonomi,ekoloji ve diplomasi örgütlülüğü yönünde sivil itaatsizlik eylemlerini başlattı.
 
*
Bu eylemlere karşı Recep Tayyip Erdoğan, “Terörle Mücadele, Siyasetle Müzakere” stratejisini yeni bir yol haritası olarak sundu.
Kamuoyunda “Annelerin Ağlamaması” için PKK’ya bağlı silahlı unsurların sınır dışına çekilmesi, silahların bırakılması ve kalıcı ateşkes beklentisi ve Öcalan için özgürlük beklentisi oluşturuldu.
Bir beklenti oluşturuluyordu ama umuda düşürülenlerin de Erdoğan hükümetinin samimiyetini ve ehliyetini dikkatle algılaması gerekiyordu…
 
*
Kürtler ise Türkiye, Irak, Suriye coğrafyasında uluslararası ve bölgesel güçler ile konjonktürel ve stratejik şartlar etkisiyle öncelikle bir parti gibi hareket etme zorluklarına rağmen, bu süreçte yok edilmemek için kimlikleri üzerinden  Büyük Kürdistan’da uluslaşma hedefini adım adım ilerletiyordu.
PKK diğer bölgelerdeki Kürt hareketleriyle eş zamanlı kendi payına düşeni Doğu Anadolu’da Devrimci Halk Savaşı Stratejisi ile işletiyordu…
 
*
Nitekim PKK, Cumhuriyetin ulusçu ve üniter esasına  belediyelerin yönetimlerinde uyguladıkları örgütlü toplum,demokratik katılım,ekolojik yaklaşım ve toplumcu ekonomi modelinden yükselttikleri konfederal ulus, anayasa ,siyaset ve vatan konsepti ile direndi.
Giderek büyük yerleşimlerde kitleselleşmenin taban örgütlenmesinden hareketle daha çok aktifleştiler, orta sınıf içinde örgütlendiler, tabana doğru aydınlatma çalışmalarında genişlediler, kitlesel kadın hareketliliğinde ve alternatif medya aktivizminde daha çok güçlendiler.
Cizre’de Kürdistan Futbol Federasyonu ve Futbol Ligi dahi kurdular…
 
*
O gün-bugün PKK, Öcalan’ın Türkiye ulus/üniter devletini kast eden 10 temel ilkesi, 3 aşamalı çözüm planını, 
Son olarak “Çözüm Süreci” ve “Dolmabahçe Mutabakatı” üzerinden Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetine etnikçi baskı olarak uyguluyor.
Irak ve Suriye’deki savaşı parça parça Türkiye’ye taşıyor.
 
*
Yakın zaman önce de IŞİD’in oluşturduğu rüzgarla Irak Kürt Yönetimi  silahlı birimi Peşmerge güçleri,
Türkiye’den PKK’nın silahlı kanadı Halk Savunma Güçleri,
Suriye’de Demokratik Birlik Partisi’nin Halkçı Koruma Birlikleri ortaklık temeli attı.
Bu ortak silahlı kuvvete “Kürt Savunma Güçleri” deniyor.
 
*
Kürt Savunma Güçleri, ABD’nin çekildiği Irak’a yeniden dönmesinin sözkonusu olmadığı bir durumda,
ABD Başkanı B.Obama’nın IŞİD stratejisinin koordinatörü J.Allen’in söylediği doğrultuda, 
Suriye, Irak ve Türkiye Kürt bölgesinin enerji kaynaklarının riske atacak hamlelere karşı arkasında bırakacağı  kuvvet olarak gelişiyor.
 
*
Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetleri teröristlerin bulunduğu alanda hakimiyet kuramamıştır, teröristi etkisiz hale getiremiş, örgütün uluslararası desteğini kesememiş, finansman yollarını engelleyememiş, terörle mücadelede ulusal gücü oluşturamamıştır.
Erdoğan ve AKP hükümetlerine ilişiklenen sivil ve askeri bürokrasi, YCHP ,çok sayıda sivil toplum kuruluşu, üniversiteler,medyanın büyük bir kısmı, işadamları da bu başarısızlığın yüzde yüz ortağıdırlar.
 
*
Bugün Türkiye, tam anlamıyla duvara toslamış bir otomobil görüntüsü arz ediyor.
Recep Tayyip Erdoğan, AKP hükümetleri ve yandaşların aymazlığıyla düşülen bu badireden çıkmak ise çok güçtür. 
 
20.8.2015

Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir