Deniz Kokan İstanbul’um. Dr. Gülara Yenisey -Bakü /Türkish forum- Abdullah Türer yener
İstanbul’da bir kere bile bulunmuş herkesin içinde bir İstanbul masalı saklıdır sanki. Gerçi masallar da gerçek hayatta olduğu gibi, güzelliklerle olduğu kadar hüzünlerle de doludur ama masalların bir özelliği daha vardır ki, o da her birinin büyülü bir tarafının bulunmasıdır. İşte İstanbul da böylesi bir şehirdir. Bir büyüsü vardır bu şehrin. Bütün karmaşasının, keşmekeşinin yanında bu yönüyle herkesi büyüler, kendine çeker, kendi âlemine alır götürür.
Denizin kokusu, uçuşan martıların coşkusu, vapurların uğultusu, seyyar satıcıların sesi, İstanbul’un büyülü âlemine taşır bu şehirde yaşayan insanları.
Ben de havasında deniz kokan bir şehirde doğup büyüdüm. Azerbaycan’ın, Hazar’ın kıyısındaki başkenti Bakı (Bakü)’da. Sadece denize kıyısı olmasıyla değil iklimiyle de İstanbul’a çok benzeyen bir şehirdir Bakı. Hava raporları bile bu iki şehrin benzerliğini doğrular gibidir. İstanbul’a kar düşse Bakı da karlıdır, burada hava ılımansa orada da güneş yüzünü gösterir. Bakı’nın havasının İstanbul’un havasından tek bir farkı vardır o da, deniz kokusunun yanında bir de petrol kokusu gelir burnunuza hafiften. Tabi bir de deli rüzgârları vardır, yılın her mevsiminde esen. Bakı’nın o petrol çeşnili deniz kokusu burnuma, bütün duyu organlarıma tanıdık, içimi sızlatacak kadar bana özgü, genlerimin belleğinden çocukluk anılarıma kadar bütün varlığıma işlemiş bir kokudur.
İstanbul da deniz kokar. Güzel Marmara İstanbul’la sarmaş dolaştır. Boğaziçi kıskanç âşıklar gibi kucaklamıştır bu şehri; kollarını kıvırmış, her tarafını sarmıştır İstanbul’un. 0 yüzden İstanbul’un her yeri deniz kokar ve nereye baksanız Marmara’nın yeşil gözlerini kendinize çevrilmiş bulursunuz.
Ben bu yüzden severim İstanbul’un kokusunu: çarşılarında ki baharatların ve taze kahvenin kokusunu…
Bir de balık satıcıları vardır ya sarı çizmeli; en taze balığı sattıklarını iddia eden ve kendinden emin edaları ile ses sese verip, tezgâhlarının altındaki sarıgözlü kedi ile birlikte müşteri bekleyen… Simitçileri de bir başka âlemdir İstanbul’un. Vapurlarda kalın sesleri ve taze susam kokusu ile bir anda belirip, acıkmış yolcuların ve martıların imdadına yetişiverirler.
Sokaklarındaki Roman’larını da unutmamak lazım tabi ki… Dünyanın başka şehirlerinde meslekleri pek yoktur fal bakmak dışında. Fakat İstanbul’da güzel bir meslek edinmişlerdir kendilerine. Sık sık rastlarsınız bu insanlara. Çiçek satarlar İstanbul’un cadde ve sokaklarında… Ama illa ki meydanlarında… Kara gözlerine, esmer yüzlerine inat renkli elbiseler giyinmiş kadınlar, rengârenk çiçekler uzatırlar yoldan geçenlere. Alev rengi kıpkırmızı güller, İstanbul’un coşkusunu; diğer rengârenk çiçeklerse bu şehrin umutlarını simgeler gibidir.
Bayramları da çok güzel ve özeldir İstanbul’un. Her günü coşku dolu bu şehrin bayramları ayrı bir canlılıkla yaşanır. Ama bayramı doyasıya yaşamak istiyorsanız yılbaşında mutlaka Beyoğlu’nda, Ramazan’daysa Feshane’de olacaksınız.
Çocuksu bulurum İstanbul’u. Hep genç ve dinçtir. Yaşı yetkindir şüphesiz, fakat içindeki çocuk hiç büyümemiştir sanki. Böyle düşünmem, parklarında oynayan binlerce çocuk ve her yerde göze çarpan çocuk sevgisiyle özdeşleştirmemdendir. Belki de o yüzden bu kadar eğlenceye düşkündür, kim bilir?
Asil bir havası vardır İstanbul’un; Sade bir ihtişamı ve güzelliklerini “Değerimi anlayan bilir” edası ile sergileyen bir asaleti. Bu asaleti dünyanın başka hiçbir şehrinde göremezsiniz. Çünkü kendinden öncekini ezme, izlerini yok etme çabalarından uzak bir büyüklüktür bu aynı zamanda. Sultanahmet Camii’nin ihtişamına bakarken hemen yanı başındaki Ayasofya’yı gördüğünüz anda sezersiniz bu asaleti.
İşte senin bu güzelliklerine hayranım benim deniz kokulu, asil ve aziz İstanbul’um!
1968’de Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de doğdu. Edebiyatçı olmasını bekleyen ailesini şaşırtarak eğitimini yabancı diller alanında tamamladı. 1992 yılından beri Azerbaycan’daki çeşitli yayın organlarının İstanbul temsilciliğini üstlenen ve hâlen doktorasını sürdüren Yenisey, evli ve iki çocuk annesidir.
Gülara Yenisey —
Bir yanıt yazın