Değerli dostlar,
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu
“Siyaset kurumunun 35-40 yıldır çözemediği bir Kürt
sorunu var. Kürt sorunu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz” açıklaması ile.
HDPKK’nın seçim desteğini almak ve seçim kazanmak uğruna ulusal değerleri kurban etmeye çalışıyor.
Bununla da kalmayıp, sayın Kılıçtaroğlu, ‘’Meşru’’ kelimesi merkezli söylemi ile Türkçe’yi bilmediğini veya biliyorsa da aptal ayağına yatmış olduğunu ortaya koymuş oldu.
Hiç eğip bükmeden konuya girecek olursak.
Ama önce, çokca konuşulan, İran’lıların dili olan Farsca kökenli ‘’Meşru’’, ‘’Meşruiyet’’ kelimesinin öz türkçe anlamının,
‘’Meşru=Kanunlarla uyum içinde’’ anlamına geldiğini halkımıza söylememiz gerek. Bu kelimenin tersi ise ‘’Gayrimeşru’’dur. (Türkçe fukaraları için:Legitim und illegitim).
Şimdi ise gelelim detayın içindeki şeytana.
HDP’nin T.C. Seçim Yasasına uyğun olarak teşekkül etmiş olan bir partidir. Burada hemfikiriz. Yalnız bu durum, HDP Milletvekili olan bir kişinin PKK Terör örğütüne yardım ve yataklık etmesinin MEŞRU (T.C. Kanunları ile uyum içinde) olduğu anlamına gelmez. Herhanği bir Milletvekilinin veya belediye başkanının dokunulmazlığı, kanunlarla uyum içinde (Meşru) hareket ettiği müddetce geçerlidir. Terör örğütü PKK’ya ispatlı şahitli yer ve yataklık yapıyorsanız, o kişinin dokunulmazlığı kaldırılır ve belediye başkanının yerine de kayyım atanır.
Burada kastedilen ‘’kayyım atama’’, kendi kendini idere edemeyen (Hükümetten aciz) kuruma atama yapmak anlamındadır.
(Türkçe fukaraları için, “Regierungsunfähig“).
Zira, hiç bir belediye başkanının;
‘‘Beni halk seçti, ben hendek de kazarım, teröriste yer ve yataklık da yaparım, PKK silahlı bir direniş örgütüdür‘‘ demesini MEŞRU sayamaz (Kanunlara uyğundur diyemez).
Kayyım atamayı kanunlara aykırı (Gayrimeşru) görebilirsiniz, lakin bu görüş, sizin PKK’yı MEŞRU (Kanunlara uygun bir örgüttür) demenizle eşdeğerdir.
Bilmem anlatabildim mi.?
Başa dönecek olursak, sayın Kılıçtaroğlu anılan söylemi ile (Ben kalbini okuyamam) ya Türkçe’yi bilmiyor, yahut da aptal ayağına yatıyor. Zira sayın Kılıçtaroğlu burada olayı anlatan cümlenin istediği yerini okuyor, istemediği yerin üzerini eli ile adeta kapatarak okuyor.
Teşbihte hata olmaz.
IV. Murat zamanında şarap içenin ve tütün kullananın kafası vuruluyordu.
IV. Murat’ın o meşhur;
‘‘Şarap helaldir, eğer derde deva ise‘‘,
fermanını hepimiz biliriz.
Devriye gezen yeniçeriler tarafından sızmış halde bulunan üzüm suyu akşamcısının, ‘neden içtin‘? sorusuna, fermandaki, ‘‘Eger derde deva ise‘‘ kısmını ısrarla eliyle kaparak,
‘‘Bak burada şarap helaldir, yazıyor‘‘, diye kendini savunduğunu da hepimiz biliriz.
Sadete gelecek olursak, belediye başkanları ve milletvekili MEŞRU davrandıkları müddetce, halka hizmet ettikleri müddetce, işleri halkın dertlerine deva olduğu müddetçe makamlarında kalacaklardır, vesselam.
Türkiye yol geçen hanı değildir.
İkinci ve bir o kadar da can alıcı konu ise, ‘‘Anadilde Eğitim‘‘, talebidir.
Hemen söyliyeyim, bu talebi dillendiren ve desdekleyen kişi, ‘‘Ben bağımsız Kürdistan istiyorum‘‘ demektedir.
Neden.?
- İlk okulda bütün dersler kürtçe
- Orta okulda bütün dersler Kürtçe
- Lise’de bütün dersler Kürtçe
- Üniversite’de bütün dersler Kürtçe
Ondan sonra adama sormazlar mı, (HDPKK bu soruyu daha sonraya saklıyor) yahu bunu sevk ve idare eden ‘‘Milli Eğitim Bakanlığının adı da ‘‘Kürdistan Milli Eğitim Bakanlığı‘‘ olsun demezler mi.?
Haa, dedik belliyelim. Bu defa, bakanlığı olan bir kurumun bir de yasama organı olan Kürdistan Büyük Millet Meclisi olması gerekmez mi‘‘?
Yahu, olmaya oldu, bu kadar yaptık bu meclisin bir de bayrağı olması gerek, değil mi, yani.?
Diyeceğim odur ki, bazı aklı evveller, Kürtçe’nin Türk okullarında Almanca, İngilizce, Fransızca gibi yabancı dil olarak okutulması gerektiği konusunu, ‘‘anadilde egitim‘‘ adı altında, Kılıçtaroglu vs. gibileri bir eliyle fermanın üzerini kapatıp, bizi aptal yerine koymaktadır veya kendileri aptal ayağına yatmaktalar.
Kaldı ki, şu anda Türkiye’de TRT 6 (ŞEŞ) adı ile Kürtçe yayın yapan TV kanalı gibi bir dizine TV kanalı mevcuttur.
CHP Genel Başkanı Kılıçtaroğlu ‘‘Kürt sorununu çözeceğim‘‘ diyor.
Soru:
- Kürt kökenli vatandaşımız kendi dilini mi konuşamıyor.?
- Kürt kökenli vatandaşımız siyasi olarak kendini ifade mi edemiyor.?
- Özel okul açıp Kürtçe dilini mi okutamıyor.?
- Sayın Kılıçtaroğlu, karnından konuşmayı bırakıp, eteğindeki taşları döküp, zurnanın zırt dediği neyse dillendirmelidir.
- Sayın Kılıçtaroğlu MUĞLAK söylemlerle, köşeye sıkışmış olan HDPKK’ya can suyu vermekten şiddetle sakınmalıdır.
Ek not:
HDP“nin Terör örgütü PKK’nın siyasi kolu olduğunu anlamak için, Lenin’in 1920’de, sekter solcuların komünizmi anlamamalarını şiddetle eleştirdiği, 1920’de kaleme aldığı:
“Sol” Komünizm, Bir Çocukluk Hastalığı
adlı kitabı okumalarını tavsiye ederim.
(Der ‘‘Linke Radikalismus‘‘ die Kinderkrankheit im Kommunismus) (Türkçe’ye ancak 1970 yılında çevirisi yapılabilmiştir. )
PKK, sosyal faşit ve karşı devrimci, Emperyalizmin kucagına oturmuş bir terör örgütü olmasına ragmen, beslendiği fikir yukarıda anılan temellere dayanmaktadır.
Lenin’in bu öğretisine göre, devrimciler:
- Gerici sendikalarda örgütlenmelidirler
- .Burjuva demokrasisinin (T.C. Parlamentosunda) içinde siyaset yapmalıdırlar. Parti yani PKK Bu siyasi partiye (HDP) bir SİYASİ KOMSER atar.. SİYASi KOMSER’in dediği HDP için tayin edicicir
- .Gerektiğinde taktiksel ödün vermelidirler..vs…vs..
- .Ama asla ‘’hedeften’’ (Burada söz konusu olan ‘’Kürdistan’’dan) şaşmamalıdırlar.
- HDP, PKK’nın burjuva demokrasisi içindeki siyasi uzantısıdır.NOKTA
Diyeceğim odur ki, Türk ulusu düşmanlarını artık çok iyi analiz edebilmektedir.
Doğru teşhis, yarı yarıya tedavidir.
Sayın Kılıçtaroğlu ise maalesef hâlâ ilk okul müsameresinde konuşur gibi yapıyor.
Way ki, ne way..
Refik Mor
[2003-2018 Neumünmtser Meclis Üyesi]
Bir yanıt yazın