Kürt Sorunu

Her seçim öncesi olduğu gibi yine “Kürt Sorunu“ piyasaya sürülmüştür. Artık “Kürt Sorunu“ varmıdır, yokmudur konusu aşılmış, “Kürt Sorunu“ nun çözümü için kimin muhatap alınacağı aşamasına gelinmiştir.

Kürt sorunu, ABD’nin organize ettiği terör örgütü PKK’ya göre Kürtlerin bağımsız bir devlet kurmaları ile, Türkiye’de “Kürtlerin Partisi“ konumunda olan HDP’ye göre ise, anadilde eğitim ve eşit yurttaşlık  temelinde çözülmelidir.
Aslında her iki tarafın amacı da bağımsız Kürdistan’dır. PKK, el eliyle gerdeğe girmeye çalışmakta, HDP ise bağımsız Kürdistan talebini eşit yuttaşlık ve ana dilde eğitim talepleriyle kamufle etmektedir.

CHP, Kürt sorunu için HDP’nin muhatap alınması gerektiği görüşündedir. 
HDP ile daha önce de görüşülmüştü. CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, TBMM’de 26 Ekim 2011’de yapılan gizli oturumda BDP’nin (daha sonra HDP) çözüm sürecine ilişkin 6 talebini açıklamıştır.
a) Türkiye’nin 25 eyalete bölünmesi,   
b) Öcalan’ın serbest bırakılması,
c) Özerklik koşullarının gündeme getirilmesi,
d) Eyalet başkanlarının TBMM’ye getirilmesi,
e) Özerklik hakkının saklı olması,
f) Her eyaletin kendi özerk güvenlik güçlerinin olması.
Yani HDP, bağımsızlık yolunda sağlam güvenceler almak istemektedir.
HDP’nin talepleri PKK’nın taleplerinden farklı değildir. Türkiye sanki bir savaşı kaybetmiş, galipler de isteklerini dayatmaktadırlar.

Keza, 28.02.2015 tarihinde AKP Hükumeti ile HDP temsilcileri tarafından yapılan ortak bir açıklamada, Öcalan’ın göndediği 10 maddelik bir ilkesel anlaşma metni üzerinde mutabakata varıldığı bildirilmiştir. HDP, silahlı terör örgütü PKK adına hareket etmiş, onun adına mutabakat imzalamıştır. Ancak,  AKP‘nin, PKK silahları bıraksın metni uygulayalım, HDP ise önce metni uygulayın sonra silah bırakma çağrısı yapılır konusunda anlaşamadıkları için mutabakat uygulanamamıştır.

Bu safhada CHP, HDP’yi muhatap alarak nasıl bir sonuca ulaşmayı düşünmektedir? Kürt halkını temsil ettiklerini söyleyen PKK ve HDP, gerçekten Kürt halkının isteklerini mi dile getirmektedirler?

Yapılan anketler Kürt kökenli vatandaşların bu ülkede barış içinde yaşamaktan yana olduklarını göstermektedir.

AKP‘nin, Türk vatandaşlarını  bizden olanlar-olmayanlar şeklinde ayırarak  anayasayı çiğnemesi, kendi dönemiyle sınırlı bir uygulama olup, AKP’den sonra Türkiye yeniden demokratik düzene geçecektir.

Mevcut anayasaya göre Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, lâik, sosyal bir hukuk devletidir. Tüm vatandaşları yasalar önünde eşittir. Yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında herhangi bir ayırım sözkonusu değildir.  Bu nedenle HDP’nin eşit yurttaşlık talebi, anlamsızdır.

Türkiye’de, Kürt kökenli vatandaşlar için, herhangi bir sınırlama, engelleme ya da dışlama sözkonusu değildir. Kürtlerin ana dillerini öğrenmeleri ve kullanmaları serbesttir. Devletin televizyonu Kürtçe yayın yapmaktadır.

Anadilde eğitim konusuna gelince, üniter ya da federal yapıdaki tüm ülkelerde eğitim dili tektir, farklı etnik grupların dilleri eğitim dili olarak kabul edilmez. Çünkü farklı dillerde eğitim ülkenin bölünmesiyle sonuçlanır. Federal yapıdaki ABD’de İspanyol, Alman ve Latin Amerika kökenli güçlü etnik gruplara rağmen eğitim dili tek İngilizcedir. Üniter yapıdaki Fransa’da dilleri farklı olan önemli bir Korsikalı etnik grup bulunmasına rağmen eğitim dili tektir ve Fransızcadır.   

Türkiye’yi ilgilendiren tüm sorunların çözüm yeri TBMM’dir. Bunun dışında çözüm arayışlarının iyi niyetle bağdaştırılması mümkün değildir.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir