Sivil halkın üzerine at bombaları, insanlar çaresiz kalsın, sonra ülkesinden kaçanları, Türkiye’de depola ve kendi planlarına göre düzenlemeler yap.
Türkiye’nin toplumsal dokusu bozulsun, Türkiye yönetilemez hale gelsin. Türkiye halkı, bir daha, emperyalizme bir sorun çıkaramasın.
Emperyalizmin Türkiye taşeronları, bu insanları, insan hak ve hukukuna karşı çalıştırsın, Türk işverenler ucuz işçi çalıştırarak, bir yol ile emperyalizmin taşeronluğunu yapmış olsun.
Böylece emperyalizm bir bedel ödemeden kazançlı çıksın.
Yerli sermaye gibi görünen, ama yerli olmayan sermaye de emperyal sermayenin taşeronlarıdır. Ulusal pazarlarımızı emperyalizme peşkeş çekenlerdir.
Şimdi ortaya çıkıp, “Afgan mülteciler olmazsa, Türk sanayisi batar” diyenler de onlardır.
Ulusal pazarlarımız, zaten çok uluslu şirketlerin kontrolündedir. Ülke idaresini de pazarlarımızı da kontrol eden çok uluslu şirketlerdir. Dışarıdan kontrolsüz mülteci akınına kapılarımızı açık tutmamızı da zaten onlar bizden istemektedirler.
Bu mesele, sadece siyasal İslam’ın bir ideolojik yapılanmasının sonucu değildir. Siyasal İslam emperyalizmin bir aparatıdır.
Emperyalizm bir taş ile çok kuş vurmaktadır. Hem Türkiye’nin toplumsal dokusunu bozuyor hem de kendi yerli ortaklarına ucuz iş gücü temin etmiş oluyor.
Emperyal Fantasma bu şekilde işlerken, ekonomik ve siyasi olarak ulus devletin, yetkileri elinden alınmış olduğundan, sadece Amerika’nın talimatlarını yerine getirmiş oluyoruz.
Suriye sorunu da Afganistan sorunu da böyle bir sorundur.
Küreselleşme ile çok uluslu şirketlerinin dünya devleti iddialarını hatırlamak gerekir.
Çin ve Rusya’nı askeri olarak büyük atılımlar yapmış olması, Amerikan devletinin gerilemesine sebep olmuştur. Lakin çok uluslu şirketlerin, hala ulus devletler üzerinde derin etkisi sürmektedir. Pazarlar hala onların denetimindedir. Henüz Lozan Antlaşması imzalanmamıştır.
Biden’ı ikna edenler de çok uluslu şirketlerdir. Biden Erdoğan anlaşmazlığını ortadan kaldıranlar da çok uluslu şirketlerdir.
Çok uluslu şirketler için esas olan ulus devlet pazarlarını kullanmasıdır.
Siyasal İslam anlayışıyla, emperyalizme karşı durmanın imkân ve ihtimali yoktur.
Sığınmacı meselesi veya mülteci meselesi, bir büyük projenin uygulama alanlarıdır. Büyük Orta Doğu Projesinin şu veya bu şekilde devamını gösteren bir uygulamadır. Mülteci sorunu, bir planın uygulanmasıdır.
Ülkenin kurtuluşu; emperyalizmin aparatlarından kurtarılması sorunudur.
Gericilikten devrimcilik çıkmaz.
27 Temmuz 2021
Bir yanıt yazın